Almanya Şansölyesi Olaf Scholz 19 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmek üzere günübirlik bir çalışma ziyareti için Türkiye’ye geliyor. Bütün iniş çıkışlara rağmen G7 ülkeleri arasında Türkiye ile en çok üst düzey temas Türkiye’yle Almanya arasında. Daha bir ay önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde Türkevi’nde görüşmüşlerdi. Bu da iki liderin yüz yüze konuşup karara bağlayacakları önemli konular olduğunu gösteriyor.
Gerçekten de var.
Ankara şu anda -görünüşte- daha çok iki konuyla meşgul. Biri Almanya’nın Türkiye’ye Eurofighter Thyphoon uçaklar satışına izin vermesi, diğeri de Türk vatandaşlarının Schengen vizesi sıkıntısı.
Berlin’in de -görünüşte- iki konusu öne çıkıyor. Birincisi, göçmenler. Onun da iki alt başlığı bulunuyor. Suriye iç savaşının patladığı 2011’den itibaren gündemi meşgul eden, Türk vatandaşı olmayan sığınmacıların engellenmesi ve Almanya’ya siyasi iltica başvurusu reddedilen binlerce Türk vatandaşının geri gönderilmesi. İkincisi, Ukrayna.
Ama yüzeyin biraz altına inildiğinde başka konular da ortaya çıkıyor.
Gazze Krizinden bu yana Scholz’un Filistin’deki katliama -ve şimdi Lübnan’ın işgaline- rağmen İsrail’e İsrail’e verdiği destek Türkiye’nin, Erdoğan’ın ise bu yüzden Almanya’ya Nazi döneminin Yahudi soykırımı holokostu hatırlatması da Almanya’nın sinir uçlarına dokunuyor.
Gerçi bu her iki ülkenin de bir yandan Hamas ve İsrail’in elindeki rehinlerin serbest bırakılması ve Filistinlilere insani yardım ulaştırılması için çalışmasına engel olmuyor. Ama bu keskin siyasi ve ideolojik zıtlaşmaya rağmen Scholz ve Erdoğan’ın bir ay içinde ikinci defa görüşmesi tek başına önem taşıyor.
Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ’a göre bunun bir nedeni iki ülkenin de “yeni bir hikâye arayışında” olması. Yalçındağ YouTube mülakatımızda bunun gerekliliğine kendisinin de inandığını söyledi. Sadece Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı ve yılda 55 milyar dolar ticaret hacmi nedeniyle değil. İki ülkenin geçmişten gelen bağlarını en az on yıllık bir ortak stratejiyle geliştirmesi gerektiğine inanıyor.
Konuştuğum Alman kaynaklarsa bir ortak başarı hikayesinin iki ülke kamuoyunu da iyi geleceği kanısında.
ABD Türkiye’yi Rusya’dan S-400 aldığı için F-35 programından çıkardıktan sonra ortaya çıkan hava savunma riskini ABD’yle varılan -ama hâlâ uygulanmayan F-16 anlaşmasının- yanı sıra Eurofighter Typhoon uçaklarıyla çeşitlendirmek istemişti. Eurofighter’ın dört üreticisi var. İngiltere, İtalya ve İspanya açısından sorun yok, hatta İngiltere Almanya nezdinde Türkiye’nin lobicisi gibi çalışıyor.
Alman parlamentosunda Orta Doğu’daki dengeler nedeniyle (Suriye ve Irak’taki PKK’ya vurulan darbeler dahil) görülen itirazlar Rusya-Ukrayna savaşının şiddetlenmesiyle yerini NATO’nun güçlendirilmesi ihtiyacına bırakmış durumda. Bunda BM’deki Erdoğan-Scholz görüşmesinin etkisi olabilir. Bu sadece Eurofighter değil, örneğin Donanmanın ihtiyacı olan bazı askeri malzemeler için de geçerli.
Scholz, Erdoğan’a bu konuda -hemen olup bitmese de- olumlu haberler verecek gibi.
Yeni yatırımlar açısından Almanya ve Türkiye ilişkilerinin üçüncü ülkelere yönelik gelişme imkânı daha fazla. Bunun bir nedeni büyük çaplı Alman yatırımlarının doygunluk noktasına gelmesi. Diğeriyse Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti uygulamalarıyla, Almanların işbirliği yapılabilecek büyüklükteki şirketlerin ticari değil, hükümetin siyasi kaygılarla davrandığına inanması.
Dönüp dolaşıp hukuk devletine geliyor mevzu, istesek de istemesek de.
İki konu daha var.
Birincisi, siyasi iltica başvurusu reddedilen (ki ret oranı yüzde 95 gibiymiş) ama Almanya’da bekletilen 13,500 Türk vatandaşının geri gönderilmesi önümüzdeki haftalarda başlayabilir. İçişleri Bakanlıkları şekli üzerinde görüşüyor. Almanya bunu kendi kamuoyu açısından büyütmek, Türkiye de aynı nedenle büyütmemek istiyor.
İkincisi, Yalçındağ’ın dikkat çektiği bir konu: Önümüzdeki “5 yılda Almanya’da 6 milyon kadar nitelikli işlerde çalışan kişi emekli olacak” dedi. “Almanlar bunların yerini doldurmak için çeşitli ülkeleri denediler ama bu vasıflara en uygun ve Alman toplumunu bu kadar yılda tanıyan işgücü Türkiye’de var.”
Yeni hikâye arayışı gerçek gibi. Bakalım Erdoğan-Scholz görüşmesi buna kapı açacak mı yoksa yine zıtlaşmayla mı sonuçlanacak?
MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan açılımıyla başlayan gelişme ve tartışmaların hem MHP hem de CHP’de oy…
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump's return to the US presidency. During Trump's previous tenure,…
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı.…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…