Suriye’de yıllardır devam eden iç savaş, Halep ve Hama’da muhalif grupların ilerleyişi ve Şam’da darbe girişimi iddialarıyla yeni bir boyut kazandı. Beşşar Esad rejimi hem muhalif saldırılar hem de iç çatışmalarla sarsılırken, bu gelişmelerin Türkiye ve bölge üzerindeki etkileri giderek daha belirgin hale geliyor. Muhaliflerin kazanımları, rejimin zayıflayan kontrolünü gözler önüne sererken, Türkiye’nin bu krizden nasıl etkileneceği merak konusu.
Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) öncülüğünde ilerleyen muhalif güçler, rejimin 2016’dan beri elinde tuttuğu Halep’te büyük bir kazanım sağladı. Bu durum, rejimin askeri savunma kapasitesindeki zayıflığı ortaya koydu. Halep’in geri alınması, muhalifler için hem stratejik hem de psikolojik bir zafer niteliğinde.
Hama, Suriye’nin coğrafi olarak en kritik bölgelerinden biri. Şam ile Lazkiye ve Tartus gibi sahil bölgelerini birbirine bağlayan bu koridorun muhaliflerin kontrolüne geçmesi, rejimin lojistik hatlarını kesme potansiyeline sahip. Hama’daki ilerleyiş, muhaliflerin yalnızca savunmada kalmayıp rejimi stratejik olarak zayıflatmayı hedeflediğini gösteriyor.
Halep ve Hama’daki ilerleyişlerin ardından Şam’da yaşanan çatışmalar, rejimin iç dinamiklerindeki çatlakları gün yüzüne çıkardı. Cumhuriyet Muhafızları ile Mahir Esad liderliğindeki 4. Tümen arasında Kfar Sousa bölgesinde çıkan çatışmalar, darbe girişimi söylentilerine yol açtı. Öte yandan, Beşar Esad’ın rejim karşıtı saldırılara cevap verileceği ve karşı saldırıya geçileceği beyanatı rejimin anca Rusya yardımıyla konumunu koruyabildiğini gösteriyor.
Rejimde bölünme: Olası sebepler:
1- Ekonomik Çöküş: Yıllardır süren savaş ve yaptırımlar nedeniyle Suriye ekonomisi neredeyse tamamen çökmüş durumda. Bu durum, rejim içindeki gruplar arasında kaynak savaşına neden oluyor.
2- İç Çekişmeler: 4. Tümen, kaçakçılık ağlarını kontrol ederek ekonomik bağımsızlığını artırdı. Bu durum, diğer askeri gruplarla gerilimi tırmandırdı.
3- İran Etkisi: İran’ın rejim üzerindeki artan kontrolü, bazı milliyetçi gruplarda hoşnutsuzluk yarattı.
Esad’ın tepkisi ve olası sonuçlar: Beşar Esad, darbe iddialarını yalanlarken, bu tür söylentilerin rejimin güvenilirliğini sarsma potansiyeli yüksek. Eğer bu iddialar doğruysa, rejim içindeki çatışmalar muhaliflere moral kazandırabilir ve rejimin dış destekçilerini tedirgin edebilir.
Türkiye, Suriye’deki bu gelişmelerin hem en yakın takipçisi hem de en büyük etkileneni. Ankara’nın güvenlik ve dış politika hedefleri, Suriye’deki dinamiklerle doğrudan bağlantılı.
Türkiye’nin stratejik hedefleri:
1- Kürt Koridorunu engellemek: Türkiye, YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde bir özerk yapı oluşturmasını önlemeyi birincil hedef olarak görüyor. Muhaliflerin Halep ve Hama’daki kazanımları, Kürt güçlerinin üzerindeki baskıyı artırabilir.
2- Muhalif grupları desteklemek: Türkiye, özellikle İdlib bölgesinde muhalif güçlere destek veriyor. Bu grupların ilerleyişi, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini güçlendirebilir.
3- Mülteci krizini yönetmek: Türkiye, halihazırda 3,6 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Yeni bir göç dalgası riski, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik yüklerini artırabilir.
Olası sonuçlar:
Suriye’deki gelişmeler, sadece yerel güçlerin değil, küresel ve bölgesel aktörlerin de stratejilerini etkiliyor.
– Moskova, Halep ve Hama’da rejimi desteklemek için hava saldırılarını artırdı. Ancak Ukrayna savaşı, Rusya’nın Suriye’ye ayırdığı kaynakları kısıtlıyor.
– Tahran, Suriye’yi Lübnan’daki Hizbullah’a bağlayan bir koridor olarak görüyor. Muhalif ilerleyişler, bu koridoru tehdit ediyor ve İran’ı rejime daha fazla destek vermeye zorluyor.
– Washington, Kürt güçlerini desteklemeye devam ederken İran’ın Suriye’deki etkisini sınırlamayı hedefliyor. Ancak ABD’nin Suriye’de doğrudan müdahale etme olasılığı düşük.
– Netanyahu iktidarı, İran bağlantılı hedeflere yönelik hava saldırılarını artırarak, Tahran’ın Suriye’deki etkisini azaltmayı hedefliyor.
HTŞ’nin saldırıları Kürtlerin kontrolündeki bölgelerdeki dinamikleri değiştirdi. Örgütün Hama’nın güneyine odaklanması Halep ve Tel Rıfat’taki Kürtler üzerindeki baskıyı geçici olarak azalttı ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Deyrezzor ve Haşam yakınlarındaki kilit havaalanları da dahil olmak üzere rejimin terk ettiği bölgelerdeki kontrolünü pekiştirmesine olanak sağladı. Ancak bu durgunluk kısa süreli olabilir.
Türkiye’nin SDG ve YPG’yi zayıflatma çabalarını yoğunlaştırmasıyla Kürtlerin özerklik istekleri yeni zorluklarla karşı karşıya kalabilir.
Kürtler için fırsatlar, rejimin zayıflaması SDG’nin topraklarını genişletmesini ve özerkliğini güçlendirmesini sağladı. HTŞ operasyonlarının Kürt bölgelerinden uzaklaşması geçici bir rahatlama sağlayarak Kürt güçlerinin yeniden toparlanmasına olanak tanıyabilir
Tehditler: Türkiye SDG’nin toprak kazanımlarını doğrudan bir tehdit olarak görebilir ve ABD’yi Suriye’den çekilmeyi düşünmeye zorlayan 2019 operasyonuna benzer bir askeri eylemi tetikleyebileceği gibi, Kuzey Suriye’deki yapılanmanın Şam rejimi yanlısı olarak gösterilme, muhalif güçler tarafından saldırıya uğrama ve ardından korunmak için rejimle ittifak kurma kısır döngüsü özerklik umutlarını aşındırabilir.
Suriye’deki muhalif ilerleyişi ve darbe iddiaları, savaşın dinamiklerini ve bölgesel dengeleri yeniden şekillendiriyor. Beşşar Esad rejimi hem içten hem de dıştan gelen baskılarla yüzleşirken, bu gelişmeler Türkiye için de ciddi fırsatlar ve riskler barındırıyor.
Türkiye’nin bu süreçte atacağı adımlar hem sınır güvenliğini hem de bölgedeki nüfuzunu korumak açısından kritik öneme sahip. Muhalif kazanımları desteklemek ve bölgesel riskleri yönetmek, Ankara’nın öncelikli stratejileri olmalıdır. Ankara’nın odak noktası Kürt özerkliğini engellemek olmaya devam ediyor. Türkiye, SDG’yi Kürtlerin elindeki bölgelere saldırmaya zorlayarak SDG’yi zayıflatmayı ve sınırı boyunca birleşik bir Kürt oluşumunu engellemeyi amaçlıyor. Öte yandan, değişen savaş alanı dinamikleri, SDG’nin aşırı güç kazandığını düşünmesi halinde Türkiye’yi askeri operasyonlarını tırmandırmaya sevk edebilir.
Suriye’nin geleceği, yalnızca ülke içindeki tarafların değil, tüm bölgedeki aktörlerin stratejik hamleleriyle şekillenecek.
Kıdemli diplomat Feridun Sinirlioğlu’na Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) yolu açıldı. 3 Aralık’ta…
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 61 sanıklı Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davasında karar verdi.…
Süleyman Demirel’in 100’üncü doğum günü nedeniyle 1 Aralık’ta İstanbul’da düzenlenen toplantı, Türkiye’de siyasetin yönelimine dair…
Rusya, Ukrayna-NATO kriziyle, ABD İsrail-Lübnan ateşkes anlaşması ve Şükran Günü ile meşgulken fırsatı değerlendiren Heyet…
Suriye’de muhalifler baskın harekatla birkaç gün içinde inanılması güç ilerleme kaydettiler. Al Majalla gazetesinde 26…
Suriye’de radikal İslâmcı Heyet Tahrir üş-Şam (HTS) örgütü öncülüğündeki silahlı muhalif güçlerin iki gün içinde…