Hayat

Türkiye için stratejik eğitim: Geleceğin insan sermayesini hazırlamak

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: “Bugün Türkiye’nin sorunlar listesinin dökümünü yap” derseniz en başa eğitim sorununu yerleştirirdim.

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: “Bugün Türkiye’nin sorunlar listesinin dökümünü yap” derseniz en başa eğitim sorununu yerleştirirdim.

Ekonomik kırılganlık, dış politika çıkmazları, teknoloji, enerji, tarım, etnik gerginlik, din tacirliği, Suriyeli mülteciler, yoksulluk, terör ve benzeri aklınıza gelebilecek tüm diğer sorunları o listede kesinlikle eğitim sorununun altına dizerdim.

Niye mi? Çünkü eğitimi iyi kurgulanmamış, “nasıl eğitim, nasıl kuşaklar” sorusuna akıllıca yanıtlar geliştirememiş, eğitim politika ve icraatlerini dünya liginde üst sıralara taşıyamamış bir ülkenin bugünü de geleceği de olamaz da ondan.

Bir ülkenin kaderini, onun insan sermayesi yazar, belirler. Kalitesi düşük ise o ülke alt liglerden yukarı sıçrayamaz, boş sloganlarla ve gürültüyle hiçbir etki yaratamadan bulunduğu yerden dibe doğru debelenerek gider.

İçinde bulunduğumuz yüzyıl da öyle “Türk Yüzyılı” filan olamaz.

Türkiye’nin Eğitim Sorunları: Kaybolan Potansiyel

Önümüzdeki çeyrek yüzyılda Türkiye’nin dünya sahnesindeki yerini belirleyecek olan temel unsur, bugünden insan kaynağının niteliği ve bu kaynağın ekonomik ve stratejik bir öncelik olarak geleceğin ihtiyaçlarına göre nasıl şekillendirileceğidir.

Bugün, genç ve dinamik nüfusumuz, Türkiye’nin en güçlü varlığı olarak öne çıkarılıyor, “geleceğin teminatı” olarak pohpohlanıyor. Ancak, gerçekçi olmak gerekirse bu potansiyel, etkili bir eğitim politikasıyla desteklenmediği takdirde, ülke için bir fırsat olmaktan çıkıp ülkenin üzerinde her an patlamaya hazır saatli bir sosyal bombaya ve büyük bir riske dönüşebilir.

Türkiye, eğitim kalitesi, eşitlik ve erişim eşitliği açısından ciddi zorluklarla karşı karşıya. Müfredatlar, teknolojik ve ekonomik gerçeklerin hızla değiştiği bir dünyada çağın gerisinde kalmaktadır. Gençler, eğitimden aldıklarıyla iş dünyasının talep ettiği beceriler arasında büyük bir uyumsuzluk yaşıyor. Sonuç? Mezunların iş bulamaması, beyin göçü ve fırsat eşitsizliği.

Öğretmenlerin niteliklerinden eğitimde liyakat eksikliğine, teknolojik altyapı yetersizliğinden mesleki eğitime gereken önemin verilmemesine kadar birçok sorun, Türkiye’nin gelecekteki insan sermayesi stratejisini tehdit ediyor.

Kötüleşen Sıralamalar

Uluslararası eğitim sıralamalarında Türkiye’nin yeri ne yazık ki iç karartıcı. Örneğin, World Popülation Review’a göre Türkiye’nin seviyesi açısından dünyada 41. sıradayken, World Economic Forum sıralamasında ise ne yazık ki 99. sıraya geriledi. Bu sıralamalar, eksik yanlarına rağmen, Türkiye’nin eğitim sisteminde yapısal ve sistematik sorunlar yaşadığını açıkça göstermektedir.

Bu sonuçlar, “eğitimsiz bir nüfus daha kolay yönetilir” gibi karanlık bir stratejinin ürünü olabilir mi? Eğitim seviyesi düşük bir toplumun demokrasi ve özgürlük taleplerinin daha cılız olacağı gibi bir varsayımla mı hareket ediliyor?

Akılcı ve hızlı, kaliteli kalkınmayı hedefleyen bir iktidar, bu soruları boşa çıkartarak eğitim reformunu ilk sıraya koymalı, topyekün kaynaklarını bu alana seferber etmeli.

Stratejik eğitim konusuna en fazla kafa yoranlardan birisi ile, Emin Orhan ile, bu konuda uzun uzadıya sohbet ettik. Şöyle diyor: “Uzun vadeli eğitim yatırımları gerçekleştirilmeden ve insana yatırım yapılmadan rekabetçi olunamayacağı açık. Eğitim ve üretim iç içe olmalı. Eğitmeden üretemezsiniz; üretmeden refah ülkesi olamazsınız. Eğitim, bireye özgür olmayı, yetenek ve becerilerini ortaya koymayı sağlar. Kendi öz mücadelesini verme yetişini kazanmış birey, kendi kapısını süpürecek kadar donanımlıysa, herkesin başarılı olduğu bir ortamda sonuç da mutlu edici olacaktır.

Geleceğe Yönelik Eğitim Stratejileri

Eğitim ve öğretim sürecinin ana işi, vatandaşını muhtaçlıktan kurtarmak olmalı. Yetenekleri karartılmadan her birey önce bir meslek edinmeli. Eğitim, kişileri iş sahibi yapabilmeli. Sanat, estetik ve sosyal duyarlılık gibi toplumun ortak değerleri zaten kendiliğinden gelişecektir.”

Emin Orhan çok önemli başka bir hususa daha parmak basıyor: “Eğitim, fiziksel sermaye ve farklı teknoloji ile çalışan bireyleri daha üretken hale getirebilir. Daha fazla eğitim, yöneticilerle işçiler, işçilerle işçiler arasında daha iyi iletişim kurmalarına yardımcı olur. Bireylerin eğitim sürecinde elde ettikleri ortak bilgi, beceri ve iletişim deneyimi, farklı ailelerden, kültürlerden gelen ve farklı yaşlardaki işçiler arasındaki anlaşmayı kolaylaştırır.”

Şayet öyle bir siyasi irade belirirse ateşi ya da tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok. Ne yapılması gerektiği aslında apaçık ortada, dünyanın başarılı örneklerine bakılınca:

1. Beceri Odaklı Eğitim

Geleceğin dünyası dijitalleşme, yapay zeka ve teknolojik dönüşümle hızla şekilleniyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin eğitim sistemi, gençleri yalnızca bilgiyle donatmakla kalmayıp aynı zamanda bu dönüşüme ayak uyduracak beceriler kazandırmalıdır. STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanlarına odaklanmak artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur.

Ancak STEM eğitimi tek başına yeterli değildir; yaratıcı düşünme, problem çözme, inovasyon ve tasarım becerilerinin de müfredata etkin bir şekilde entegre edilmesi gerekir.

Dünyadaki başarılı modellerden biri olan Singapur Eğitim Sistemi, analitik düşünme ve problem çözme becerilerine yaptığı vurguyla tanınır. Singapur, öğrencilerini yalnızca mevcut sorunlara çözüm üretmek için değil, geleceğin bilinmeyen problemleriyle başa çıkmak için de hazırlar. Bu anlayış, Türkiye için ilham verici olabilir.

Finlandiya ise öğrencilerin bireysel ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmelerine olanak tanıyan bir yaklaşım benimser. Bu, yalnızca akademik başarıyı değil, aynı zamanda öğrencilerin kişisel gelişimlerini ve öz güvenlerini de artırır. Türkiye’nin de müfredatını, gençleri sadece sınavlara değil, hayata hazırlayan bir yapıya dönüştürmesi gerekmektedir.

2. Yaşam Boyu Öğrenme

Eğitim, yalnızca okul sıralarında başlayıp biten bir süreç olmamalıdır. Bugünün dünyasında, kariyerlerin doğası sürekli değişirken bireylerin yaşam boyu öğrenmeyi benimsemeleri zorunlu hale geldi. Türkiye, yaşam boyu öğrenme kültürünü teşvik eden bir ekosistem oluşturmalıdır.

Dijital kurslar, mesleki sertifika programları ve üniversitelerle yapılan işbirlikleri bu sürecin temel taşlarını oluşturabilir. Özellikle Estonya gibi ülkeler, dijital öğrenme platformları sayesinde vatandaşlarının sürekli olarak kendilerini güncelleyebilmelerine olanak sağlamaktadır. Türkiye de benzer şekilde, vatandaşlarına kolay erişilebilir ve ekonomik dijital öğrenme seçenekleri sunmalıdır.

3. Fırsat Eşitliği ve Liyakat

Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadığı sürece, toplumdaki sosyo-ekonomik adaletsizlikler derinleşmeye devam eder. Türkiye’nin eğitim sisteminin temel taşı, her öğrencinin sosyo-ekonomik durumuna bakılmaksızın kaliteli eğitime erişim hakkını garanti altına almak olmalıdır.

Kanada Eğitim Sistemi, eğitimde eşitlik ve fırsat yaratma açısından dünya çapında bir örnek teşkil etmektedir. Kanada’da her öğrenci, ailelerinin gelir durumuna bakılmaksızın aynı standartlarda eğitim alır. Türkiye de eğitimde bölgesel eşitsizlikleri ortadan kaldırmalı, özellikle kırsal kesimlerdeki okulları daha donanımlı hale getirmelidir.

Ayrıca, öğretmen atamaları ve terfilerde liyakat esas alınmalı, öğretmenlik mesleği toplumda hak ettiği saygınlığa kavuşturulmalıdır. Finlandiya, öğretmenlerin titiz bir seçme sürecinden geçirildiği ve sürekli mesleki gelişim programlarıyla desteklendiği bir sistem sunar. Türkiye’nin öğretmenlerini bu şekilde desteklemesi, eğitim kalitesini artıracaktır.

4. Sanayi ve Eğitim İşbirliği

Eğitim ile iş dünyası arasındaki kopukluk, mezunların iş dünyasına uyum sağlamakta zorlanmalarına yol açmaktadır. Türkiye, bu sorunu çözmek için sanayi ile eğitim kurumları arasındaki işbirliğini güçlendirmelidir.

Almanya’nın dual eğitim sistemi, bu alanda dünya çapında bir modeldir. Bu sistemde öğrenciler, okurken aynı zamanda işyerlerinde pratik eğitim alır. Türkiye, çıraklık programları, sanayi stajları ve üniversite-sanayi işbirlikleriyle gençlerini daha mezun olmadan iş dünyasına hazırlamalıdır.

5. Beyin Göçüne Karşı Önlemler

Türkiye, her yıl en yetenekli gençlerini yurtdışına kaptırıyor. Bu eğilimi tersine çevirmek, ülkenin gelecekteki rekabet gücü için hayati önem taşır. Gençlerin ülkede kalmasını teşvik etmek için cazip kariyer olanakları, adil bir liyakat sistemi ve yenilikçi girişimlere destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Çin, yurtdışında eğitim gören gençlerini ülkeye geri çekmek için güçlü teşvikler sunan bir model geliştirmiştir. Çin hükümeti, araştırma fonları, prestijli üniversitelerde pozisyonlar ve girişimcilik destekleri sağlayarak beyin göçünü tersine çevirmeyi başarmıştır. Türkiye de bilimsel araştırmalara yatırım yaparak ve yenilikçi fikirleri destekleyen bir ekosistem yaratarak gençlerini geri kazanabilir.

Dünya Modellerinden İlham Alarak İleriye Bakış

Dünyanın eğitimde öne çıkan modelleri, Türkiye için değerli birer yol haritası sunmaktadır. Finlandiya’nın eğitimde eşitlik ve kaliteye odaklanması, Singapur’un yenilikçi ve analitik düşünmeyi teşvik eden sistemi, Almanya’nın pratik eğitimi önceleyen yaklaşımı ve Çin’in stratejik eğitim yatırımları, Türkiye’nin yeni bir eğitim paradigması oluşturmasında yol gösterici olabilir.

Bu stratejiler, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası arenadaki yerini de güçlendirecektir. Eğitim, bir maliyet değil; geleceğe yapılan en büyük yatırımdır. Türkiye, bu yatırımı bugünden yaparak yarınlarını garanti altına alabilir.

1. Müfredat Reformu

Eğitim müfredatı, yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil, geleceğin mesleklerine yönelik olarak da kapsamlı bir şekilde güncellenmelidir. Günümüz dünyasında yapay zeka, kodlama, veri analitiği, robotik, yenilenebilir enerji teknolojileri gibi konular temel eğitim bileşenleri haline gelmelidir.

Bununla birlikte, teknoloji odaklı derslerin yanı sıra yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme gibi becerileri de geliştiren bir müfredat hazırlanmalıdır. Örneğin, Finlandiya ve Estonya gibi ülkelerde uygulanan disiplinler arası eğitim modeli, öğrencilerin farklı alanlarda bilgi birikimlerini harmanlayarak gerçek dünya problemlerine çözüm üretmelerini teşvik etmektedir. Türkiye de bu tür yenilikçi yaklaşımları benimsemeli ve proje tabanlı öğrenme yöntemlerini yaygınlaştırmalıdır.

Ayrıca, sanat, spor ve çevre eğitimi gibi alanlara da ağırlık verilerek, bireylerin çok yönlü gelişimi sağlanmalıdır. Almanya gibi ülkelerde öğrencilerin iş dünyasına geçişini kolaylaştıran uygulamalı dersler ve çıraklık programları müfredata entegre edilmiştir. Türkiye’nin eğitim sistemine de bu tür uygulamalı dersler eklenmelidir.

2. Öğretmen Eğitimi ve Destekleri

Eğitimde kalite, büyük ölçüde öğretmenlerin niteliğiyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye, öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimlerine yatırım yaparak onları değişen dünyaya hazırlamalıdır.

•​Profesyonel Gelişim Programları: Öğretmenler için düzenli olarak düzenlenecek seminerler, atölyeler ve dijital platformlar üzerinden verilecek eğitimler, onların güncel bilgi ve pedagojik yöntemlere hakim olmasını sağlayacaktır.
•​Uluslararası İşbirlikleri: Öğretmenlerin yurtdışındaki başarılı eğitim modellerini yerinde gözlemleyebileceği değişim programları ve işbirlikleri teşvik edilmelidir. Örneğin, Singapur’da öğretmenler, küresel standartlarda eğitim alarak sınıfta uygulayacakları yenilikçi yöntemleri öğrenmektedir.
•​Performansa Dayalı Sistemler: Liyakata dayalı bir terfi ve ödüllendirme sistemi kurulmalı, öğretmenlerin motivasyonu artırılmalıdır. Aynı zamanda, kırsal bölgelerde görev yapan öğretmenlere özel teşvikler sunulmalı ve bu bölgelerdeki eğitim kalitesi artırılmalıdır.

3. Yurtdışı Burs Programları

Gençlerin yurtdışında kaliteli eğitim alarak bu kazanımlarını ülkeye taşımalarını sağlamak, Türkiye’nin geleceği için stratejik bir adımdır. Bunun için:

•​Geri Dönüş Teşvikleri: Öğrencilerin yurtdışında edindikleri bilgi ve becerileri ülke içinde kullanmaları için cazip kariyer olanakları ve araştırma destekleri sağlanmalıdır.
•​Bağlılık Programları: Yurtdışında eğitim gören gençlere, mezuniyet sonrası Türkiye’de çalışma garantisi sunulmalı, bu süreçte maddi ve manevi destek verilmelidir.
•​Uluslararası Akademik İşbirlikleri: Türkiye, yurtdışındaki prestijli üniversitelerle ortak programlar geliştirerek, öğrencilerin hem uluslararası deneyim kazanmalarını hem de Türkiye’de eğitimlerine devam etmelerini sağlamalıdır.
Çin’in “Yetenekleri Geri Kazanma Programı” bu alanda bir model olarak incelenebilir. Çin, yurtdışında eğitim gören gençlerini ülkeye çekmek için araştırma fonları, start-up destekleri ve üniversite pozisyonları gibi geniş teşvikler sunmaktadır.

4. Girişimcilik ve İnovasyonun Teşviki

Türkiye’nin genç nüfusu, girişimcilik ve inovasyon alanında dünya çapında başarılar elde edebilecek bir potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyeli hayata geçirebilmek için:

•​Kuluçka Merkezleri ve Teknoloji Parkları: Üniversitelerde ve büyük şehirlerde genç girişimcilere yönelik kuluçka merkezleri ve teknoloji parkları kurulmalıdır. Bu merkezler, gençlerin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmelerine destek olacak mentörlük, finansman ve altyapı hizmetleri sunmalıdır.
•​Fonlama ve Teşvik Mekanizmaları: Girişimcilik projelerine yönelik özel fonlar oluşturulmalı, başarılı projeler hem yerel hem de uluslararası düzeyde tanıtılmalıdır.
•​İnovasyon Yarışmaları: Gençlerin rekabetçi bir ortamda yenilikçi fikirlerini geliştirebilecekleri yarışmalar düzenlenmeli, kazanan projelere finansal destek verilmelidir.
•​Eğitim ve Mentörlük: Girişimcilik dersleri, ortaokuldan itibaren müfredata dahil edilerek gençlerde bu kültürün erken yaşta oluşması sağlanmalıdır.
Silicon Valley modelini örnek alan ülkeler, girişimcilik ve inovasyon kültürünü geliştirmiştir. Türkiye de kendi dinamiklerine uygun bir ekosistem oluşturmalı ve gençlerini bu alanda desteklemelidir.

İnsan Sermayesi: Türkiye’nin Geleceği

Eğitimde atılacak her adım, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına doğrudan katkı sağlayacaktır. Dijitalleşme, yapay zeka, yenilenebilir enerji gibi alanlarda yetişmiş insan kaynağı, Türkiye’nin uluslararası arenada rekabet gücünü artıracaktır.

Unutulmamalıdır ki eğitim, yalnızca bir maliyet kalemi değil, geleceğe yapılan en büyük yatırımdır. Japonya ve Güney Kore, eğitim reformlarıyla bilim ve teknoloji alanında küresel liderlik pozisyonlarına ulaşmıştır. Çin ve Hindistan da bu yolda ilerlemektedir.

Türkiye cesur adımlarla sistemini dönüştürmeli, insan sermayesini stratejik bir öncelik haline getirmeli. Bugün yapılmayan yatırımlar, yarının dünyasında kaybedilecek fırsatlara dönüşecektir. Türkiye, gençlerinin potansiyelini ortaya çıkaracak, onları küresel düzeyde rekabetçi bireyler haline getirecek bir eğitim reformunu hiç vakit geçirmeksizin hayata geçirmeli. Zira tohumlarını bugün attığınızda meyvalarını almanız en az 10-15 yıl sürecektir.

Zararın neresinden dönülürse ülkenin (ve de onu yöneten iktidarın) kar hanesine yazılacağından süratle dönüşüm sağlamanın zamanı şimdidir.

Mehmet Öğütçü

Londra Enerji Kulübü YK Başkanı

Recent Posts

CHP ve MHP heyetleri kayyım düzenlemesi için bir araya geldi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) heyetleri, kayyım atamalarına ilişkin yasal düzenleme…

3 saat ago

Suriye’de hava hızla dönerken Erdoğan’ın Dışişlerine yeni talimatları

Suriye’de ilerlemeyi sürdüren üç güç var. Birincisi HTŞ önderliğindeki güçler. Dün (10 Aralık) Suriye’nin güneyinde,…

9 saat ago

Ankara’da siyasetin gündemi Suriye ve geri dönüşler

Suriye'deki tarihi gelişmeler Ankara'nın siyasi gündemine damgasını vurdu. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve muhalif güçlerin…

1 gün ago

İsrail Suriye’nin askeri yapısını yok etti; Türk sınırına kadar geldi

Şam'daki rejim değişikliği boşluğundan yararlanan İsrail, savunmasız kalan Suriye'ye ağır darbeler indiriyor. İsrail uçakları 9…

1 gün ago

Asgari ücret görüşmeleri başlıyor: Partilerin talepleri, DİSK’in raporu

Türkiye'nin yeni asgari ücreti için kritik gün. İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret…

1 gün ago

Suriye’nin gün itibarıyla tomografisi

Suriye’deki gelişmelerin önemli bir dönüm noktasına evrildiği bugünlerde, bir nefes alıp, süreci sağlıklı şekilde değerlendirmekte…

2 gün ago