Şam Ravda Meydanı, 15 Aralık 2024, Türkiye’nin Şam Büyükelçiline 12 yıl aradan sonra, ay yıldızlı Türk Bayrağı çekildi. Bayrağı göndere çekmek kadar, orada kalması da önemli. Bayrağımız göndere çekilirken, 12 yıl önce orada görev yapan bir diplomat olarak, televizyonun başında heyecan, gurur ve duygu yüklüydüm.
O dönem Türkiye’nin Şam Büyükelçisi olan Ömer Önhon’un “Büyükelçinin Gözünden Suriye” kitabını okumuştuk; duygularını da geçen hafta muhtelif TV kanallarında tüm sıcaklığı ile paylaştı.
Şimdi o günlere, 13 yıl öncesine dönelim. Suriye iç savaşı üçüncü ayında. Türkiye Suriye arasında diyalog kanalları hâlâ açık: diplomatik kanallarının kapanmaya başladığı, istihbarat teşkilatları arasındaki kanalların ise iyiden iyiye açıldığı bir süreç. MİT Başkanı Hakan Fidan, Başbakan Özel Temsilcisi sıfatıyla, iki haftada bir Şam’da. Suriye rejimine yapıcı yönlendirmeler, reformlar öneriliyor. Türkiye’nin demokratikleşme, hukuk alanındaki reform ve tecrübeleri aktarılıyor.
Ancak Suriye yönetimi, Türkiye’ye göç etmeye başlayan muhaliflere Türkiye’nin kucak açmasından rahatsız.
T.C. Şam Büyükelçiliği, Haziran 2011. Büyükelçi Ömer Önhon Suriye konulu Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katılmak üzere Ankara’da. Akşam saat 20.00 suları. Mesai bitmiş.
Suriye’de üç kişinin yan yana yürümesinin yasak olduğu, muhaberat rejiminde, ABD, İtalya ve birçok Büyükelçiliğin bulunduğu Ravda Meydanın da Türk Büyükelçiliği’nin önünde 2500 kişi Türkiye aleyhinde slogan atıyor. Suriye polis ve muhaberatı sadece izliyor.
Göstericiler Büyükelçilik duvarlarına çıkıp, ellerindeki sopanın ucuna taktıkları bıçak ile bahçede, Büyükelçilik duvarlarına 2 metre kadar mesafede yer alan Türk Bayrağı’nın iplerini kesip bayrağı düşürmeye çalışıyorlar. Duvarın üzerindeki göstericilerin sayısı hızla artıyor, bahçeye atlamak, Büyükelçilik binasını işgal etmeye hazırlanıyorlar.
Bayrak direğinin altında da bir hazırlık var. Büyükelçiliğin İkinci Kâtibi, aynı zamanda Suriye ve Türkiye arasında PKK üzerine Adana Mutabakatı Özel Temsilcisi diplomat, beylik silahıyla orada, yanında Askerî Ataşelik personeli ve zulasından çıkardığı MP5 otomatik silahıyla Güvenlik Ataşesi Emniyet Mensubu. İkinci Kâtip “Bayrak direkten inmeyecek” diyor; “Bedeli ne olursa olsun.”
MGK toplantısı için Ankara’da olan Büyükelçi Ömer Önjon ve Ankara’daki ilgili merkezler gelişmelerden an be an haberdar ediliyor. Büyükelçi, Ankara’dan Şam’daki muhataplarına ulaşmaya çalışıyor. Olmuyor.
Adana Mutabakatı Özel Temsilcisi, Muhaberat Teşkilatlarındaki (Dört ayrı muhaberat teşkilatı) muhataplarını gergin ve kızgın bir ses tonuyla arıyor, durumun vahametini aktarıyor: “Bahçede bayrak direğinin altındayız. Bayrağımızı yere indirmemek konusunda kararlıyız. Kararlılığımızı sınamaya kalkmayın”
Derken, devamında şu anda burada tekrar edemeyeceğim başka türden uyarılarda bulunuyor.
Beş dakika sonra Elçilik çevresindeki 2500 kişi dağıtılıyor. İstihbarat örgütü “Emn El Siyasi”den General Ghaes Dib, gerekenin yapıldığını, böylesi bir durumun bir daha yaşanmayacağı sözünü verip, geçmiş olsun dileklerini iletiyor. Ancak, yaşananların ciddiyeti, temeli olmayan cüretkarlık karşısında telefondaki özür ve taahhüt yetersiz. İkinci Kâtip, muhatabı Muhaberat Generaline; “Özrünüzü ve taahhütlerinizi, şimdi gelip benim ofisimde yüzüme karşı tekrar edeceksiniz” diyor.
Saat gece yarısı, 01.30. General Dib, Büyükelçiliğe gelip özür diliyor ve bu durumun tekrar tekrarlanmaması için gereken her türlü önlemin alınacağını, bir kez daha taahhüt ediyor. Türk diplomatın ses tonu yükseldikçe Büyükelçilikte tansiyon yükseliyor; General Ghaes Dib, uyarıları tek tek not etmek zorunda kalıyor; “Sorumlular cezalandırılacak”.
Sonunda, Büyükelçilik Üçüncü Kâtibi diplomat hanımefendi, elinde tepsiyle ofise giriyor. Misafir General ve diplomat mesai arkadaşına, Türk kahvesi ve lokum ikram ediyor. Kahveler içiliyor. General gidiyor.
Sinirlerin boşaldığı Şam gecesinde iki diplomat, gece kriptolarını Ankara’ya iletip sabahın ilk ışıklarında evlerinin yoluna koyuluyorlar.
Hükümet Şam Büyükelçiliğini iç savaşın derinleşmesi ve artan şiddet ortamı nedeniyle 9 ay kadar sonra, 26 Mart 2012’de kapatıyor.
Bugüne dönüuyoruz.
Şam, Batılıların Arapça Dımaşk’tan alıp isimlendirdiği şekilde Damascus, Esad Rejimi ordusu ve muhaberatı tarafından, 8 Aralık’ta tek kurşun atılmadan, Heyet-i Tahriri Şam (HTŞ)’a teslim edildi.
HTŞ lideri Ahmed “Golani” El Şara, Şam’da soluğu ilk olarak Emevi Camii’nde aldı. Onu MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Katar istihbarat başkanı Halfan El Kaabi izledi. Türkiye’nin Şam Maslahatgüzarı Burhan Köroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da Şam’a gideceğini açıkladı. Emevi Camiinde namaz sözünü yerine getireceğine kesin görüyle bakabiliriz.
Peki, Şam’ın bir asır önceki el değiştirmesinde durum neydi? 100 yıl kadar önce, 25 Temmuz 1920’de, Fransız işgali esnasında durum nasıldı? O zaman tek kurşun atılmış mıydı? İşgal sonrası Fransız General ilk soluğu nerede aldı?
Fransız işgal güçleri komutanı General Henri Joseph Étienne Gouraud, 100 yıl önce Şam’a girdiğinde ilk ziyaret ettiği yer, Emevi Camii’ne komşu, 100 metre mesafedeki Selahaddin Eyyübi’nin türbesi oldu. General Gouraud, çizmelerini Selahaddin Eyyübi’nin kabrinin hemen yanına basarak, Kudüs Fatihi Eyyübi’ye İngilizlerin Kudüs’ü fethi sonrasında, Şam’a geldiğini, Lübnan ve Suriye Valisi, Manda yönetimi komiseri olduğu mesajını, güçlü bir şekilde verdiğini düşünmüş olmalı.
Fransız General’in 1915 yılı ortalarında Çanakkale Savaşı’nda Fransız Seferi Kolordu Komutanı olarak Mustafa Kemal ile cephede karşı karşıya geldiği biliniyor. Sonuç malum. Çanakkale geçilemiyor.
Gouraud, Çanakkale Savaşı’ndan beş yıl sonra, Lübnan’dan Şam’a, işgale için ilerlerken, Şam’a 25 km mesafede başka bir Osmanlı Subayı ile başı derde giriyor. Suriye’de üç ay önce kurulan Krallığın Savaş Bakanı Albay Yusuf El Azma. Suriye Kralı Faysal ve Kabine üyelerinin tamamına yakını, Temmuz 1920’de, tıpkı Beşar Esad’ın 2024’te yaptığı gibi, Suriye’ye ilerleyen Fransız Ordusu’nın sayı ve silah üstünlüğü karşısında, teslim olma kararı alıyor.
Suriye kabinesinde sadece Savaş Bakanı Yusuf El Azma, Şam’ın bedeli ne olursa olsun, tek bir kurşun atılmadan, göğüs göğüse direniş göstermeden, düşmana teslim edilemeyeceğini, ifade ediyor. Tanıdık bir ifade; Türk Kurtuluş Savaşı, Kuvayi Milliye Ruhu, Çanakkale’den sonra Şam’da Fransız Generale karşı.
Albay Azma, İzmir’in işgalini, İlk Kurşun’un anlamını, Hasan Tahsin’i biliyor. Kral Faysal’a rağmen gönüllülerden ve eski Osmanlı askerlerinden teşekkül ettiği, ancak ağır silahları olmayan Ordusuyla Fransız General Gouraud’un Ordusu, Meysulun’da karşılaşıyor. Savaş dört saat sürüyor. Albay Azma şehit düşüyor. Kan ve can verilmeden vatan toprakları düşmana teslim edilemez; Beşar Esad’ın yaptığı gibi.
Azma’nın kabri, şehit olduğu muharebe meydanında. Suriye iç savaşı öncesi, Adana Mutabakatı toplantıları sonrasında Türk ve Suriye Heyetleri’nin ziyaret programında ilk sıralarda yer alan bir şehitlik. Suriyelilerin milli kahramanı bir Osmanlı Subayı.
Yusuf Al Azma, Kuleli Askeri Lisesi ve Harbiye’den mezun olduktan sonra 1906’da, İstanbul’da Kurmay Mektebini bitiriyor, Mustafa Kemal’den hemen sonra.
Yusuf Al Azma aynı zamanda İttihatçı bir subay. Enver Paşa ile yakın çalışıyor. Birçok Osmanlı cephesinde savaşıyor. Göğsünde ki ilk madalya ise, Harbiyeyi birinci olarak bitirmesi nedeniyle Saray’dan, Sultan Abdülhamit’ten.
Mondros Mütarekesi ile birlikte Osmanlı Ordusu dağıtılınca doğduğu topraklara, Suriye/Şam’a geri dönüyor. Yusuf Al Azma, 1920’de ülkesini müdafaa ederken, Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı da son hızıyla devam ediyor.
Türkiye için Emevî Camii ve Selahaddin Eyyübi’nin kabrinin yanı sıra, iki ayrı mekân daha var ki, 12 yıldır Fatiha’ya hasret.
Suriye’de tek Türk Şehitliği “İlk Türk Hava Şehitleri” Emevi Camii’ne 150 metre mesafede, Selahaddin Eyyübi’nin kabristanının hemen yanı başında. İstanbul Kahire uçuşu esnasında 1915 yılında şehit olan Yüzbaşı Fethi, Üsteğmen Nuri ve Üsteğmen Sadık Beylerin kabirleri bu şehitlikte yer alıyor.
Osmanlı’nın son Padişahı Vahdettin de Emevî Camine ve Türk Şehitliğine uzak olmayan bir yerde, Mimar Sinan’ın Hac yolcuları için inşa ettiği Tekke Süleymaniye’de, Camii bahçesinde yatıyor.
TİKA, iç savaş nedeniyle yarım kalan Tekke Süleymaniye tadilatını, renovasyonunu en kısa sürede bitirmeli.
Yetkin Report’ta 13 Ekim’de yayınlanan “Feyruz’dan Monica Belluci’ye, Deniz Gezmiş’e bir başka Lübnan” başlıklı yazımda, Mardin kökenli Feyruz ve Rodrigo’nun gitar konçertosunun Arapça versiyonu “Li Beyrut” şarkısını atıfta bulunmuştum.
Feyruz, Şam’da da dinleniyor. Ancak Şam’da özellikle sabahları radyoda bir başka kadın sanatçının ezgilerini dinliyorsunuz. Mısırlı sanatçı Ümmü Gülsüm; tavsiye ederim, dinleyin.
Geçen hafta sonu gazeteci Nevşin Mengü aleyhine bir mülakatı nedeniyle soruşturma açıldı; gözaltına alındı, adli…
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…