Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Grup toplantısında Ankara ve İzmir dahil kilit şehirlerdeki adaylarını açıklamasına saatler kala CHP Genel Merkezindeki manzarayı tanımlamak için, Orhan Veli’nin dediği gibi “kelimeler kifayetsiz kalıyor”. Neyse ki İzmir var, yoksa seçimin kaderini belirleyecek olan İstanbul ve Ankara kararı için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi de son kararını vermek için milyonlarca seçmen gibi ekranlara yapışıp AK Parti grup toplantısında açıklanacak isimleri bekleyecek.
CHP yıllardır ülke yönetimine hasret. Buna karşın ciddi bir belediyecilik deneyimi var; Birleşmiş Milletlerin insani gelişim ölçülerine sahip Türk belediyeleri listesinde CHP’li belediyeler ön sıralarda. İzmir’in uluslararası yatırımlar bakımından kredi notu, Türkiye’nin kredi notundan yüksek. Bu durumda CHP’nin her fırsatta övündüğü “devletin kurucu partisi” olma refleksiyle bu kritik önemdeki seçimin stratejisini çok önceden kurmuş olmasını, adaylarını, ya da en azından aday adaylarını yıllar öncesinden belirlemiş olması beklenir. Ancak bırakın stratejiyi bir yana, CHP yönetiminin bulabildiği en iyi taktik, AK Parti adaylarına göre aday belirlemek oldu.
Belki de bu yüzden adaylarını 29 Kasım Perşembe günü açıklayacağını ilan etti. Eğer Erdoğan, İstanbul adayını bugün açıklamaz ise, acaba CHP de İstanbul adayını açıklamayı erteleyecek mi? O da belli değil.
Neyse ki İstanbul da AK Parti de…
Neyse ki, İstanbul konusunda AK Parti’de de kafalar karışık. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Alaattin Çakıcı ve benzerlerine af çıkaramamış olmasına karşın, AK Parti’nin İYİ Parti seçeneğine başvurabileceği kaygısıyla Erdoğan’a dönmesi ardından Ankara’da AK Parti’nin işi nispeten kolaylaştı: MHP’nin desteğini alabilecek adayın gösterilmesi çözüm oldu. Ancak İstanbul gibi MHP’nin o kadar güçlü olmadığı bir şehirde sorun var. AK Parti’nin İstanbul’da yaptırdığı eğilim yoklamasında görevi bırakmak zorunda bırakılan eski Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın hâlâ güçlü olduğunun görüldüğü iddiaları AK Parti Genel Merkezinde kaşların çatılmasına neden oldu.
Eski Başbakan, şimdiki Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın ismi İstanbul için böylece öne çıktı. Oysa Yıldırım, Cumhurbaşkanı Yardımcılığı beklerken işlevi kalmamış Meclis Başkanlığına gönderilmiş olmaktan dolayı kırgın görünüyordu. En azından bazı kilit önemdeki ilçe belediyelerini kendi belirlemek istiyordu.
Erdoğan ise bazı yerleri şansa bırakmak istemiyor. Örneğin Cumhurbaşkanlığı konutu ve askeri tesislerin bulunduğu, şimdi MİT İstanbul Bölge Başkanlığının da kurulmakta olduğu Sarıyer’i almak için CHP’nin başarılı belediye başkanı Şükrü Genç’in karşısına, Beyoğlu’nun başarılı belediye başkanı Misbah Demircan’ı çıkarmak istiyor. Neticede “emirin demiri kestiği” bir Türkiye’deyiz ama siyasette her an, her şeyin mümkün olduğu da görülüyor.
Baksanıza, 2001’deki AK Parti kurucu heyetinden bugün –Erdoğan dışında- hâlâ yetkili bir makamda oturan bir Meclis Başkanı Yıldırım kaldı, bir de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.
İYİ Parti, kararsız CHP’yi sıkıştırıyor
CHP’de ise işler sadece İstanbul değil Ankara’da da karışık.
Ankara’da kararsız kalan CHP, İYİ Parti tarafından fena sıkıştırılıyor. İYİ Parti lideri Meral Akşener, kimse bu tarafa bakmak istemiyor ama siyasette Kemal Kılıçdaroğlu’ndan eski; 28 Şubat dahil daha çok deneyim yaşadı. Şu anda İYİ Parti’nin kaybedecek bir şeyi olmadığını ancak kazanacakları bulunduğunu görüyor. Bu nedenle bir önceki seçimde CHP’den aday olan Mansur Yavaş’ı bu defa İYİ Parti’den aday yapıp CHP’nin ona oy vermesini, İYİ’nin de İstanbul’da CHP adayını desteklemesini öneriyor. Düşünsenize üç büyük şehirden başkent Ankara’da İYİ Partili belediye başkanının seçilmesi ihtimalini… Hem Erdoğan, hem Bahçeli’ye çifte darbe olmaz mı?
CHP’nin başka partiden destek olmadıkça Ankara’yı alması zor görünüyor. Peki, Yavaş neden mi CHP’den aday olmak istemiyor, ya da belki ilçe belediyelerini de belirlemek gibi ağır koşullardan söz ediliyor? Çünkü son seçimlerde Melih Gökçek’e az farkla kaybetmesini CHP örgütünün kendisine sahip çıkmamasına bağlıyor. Öte yandan daha önce kendi adayları olduğu için (Murat Karayalçın’ın “içimizden yetişmiş olsun” çıkışı bir yana) CHP de açıkça itiraz edemiyor. Zor bir durum…
Benzeri durum İstanbul için de geçerli. İstanbul’da CHP’de Gürsel Tekin yıllardır mahalle mahalle dolaşıyor, ne istediği belli, ama Genel Merkezi İstanbul’un geniş kesimlerinden oy alabileceğine ikna edemiyor. Akif Hamzaçebi, Karadeniz köklerine dayanarak İstanbul’a talip ama belediyecilik geçmişi olmadığı için şans verilmiyor, ayrıca İstanbullu tarafından da tanınmıyor. Gençlik kollarından bu yana CHP’li olan Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise tam tersine, “İstanbul için hazır değilim, bir dönem daha burada kalayım” diyor. Çünkü örgütten gelen birisi olarak, İstanbul örgütünün onay vermediği bir adayın, ister adı Ekmeleddin İhsanoğlu olsun, ister Muharrem İnce, oy alamayacağını biliyor. İnce’nin İstanbul’a aday olmak için eğilim yoklaması istemesi boşuna değil; o da cumhurbaşkanlığı seçiminde örgütün destek vermediğine inanıyor.
Neyse ki İzmir seçmeni var CHP’nin güvenebileceği ama bu gidişle onu da yitirebilir.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…