Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 16 Aralık günü Türkiye’nin Suriye siyasetinde 2011’den bu yana en önemli değişikliğin işaretini verdi.
Hükümetin, Suriye’de demokratik bir seçimin yapılması halinde Beşar Esad ilke de çalışmayı düşünebileceğini söyledi.
Bunun anlamı, Türkiye’nin Şimdiye dek izlediği, Esad’ın geçiş döneminde dahi yönetimde bulunamayacağı, geçiş döneminden çıkışta aday dahi olmaması gerektiği yolundaki tutumunu değiştirme işareti vermesidir. “Esed ile asla” katılığında ifade edilen çizginin yerine, artık Suriye’de ne kadar demokratik olacaksa yapılacak bir seçimi kazanması durumunda Esad’ın yeniden komşu ülke devlet başkanı olarak tanınabileceği ihtimalini müzakere masasına sürmektir.
Gerçekten önemli bir gelişmedir.
Bu aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Astana sürecindeki ortağı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin öteden beri izlediği çizgi doğrultusunda bir adımdır. Ama öte yandan ABD’nin ve İsrail’i de rahatsız etmeyecek bir adımdır; daha da zayıflamış ve radikal İslamcı hareketlere kapalı bir Esad Suriye’si gerek ABD Başkanı Donald Trump, gerekse Israil Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından kötünün iyisi olarak tercih edilebilir bir seçenektir.
Türkiye’nin Cenevre barış görüşmeleri öncesi böyle bir çizgi değişikliğine kapı aralaması, Suriye’nin geleceği üzerine müzakere masasındaki yerini sağlamlaştırıcı bir gelişme olarak da görülebilir. Keza ABD’nin PYD/PKK ile irtibatına karşı duruşunda elini güçlendirebilir. ABD Münbiç’teki PYD’lileri boşaltmadığı takdirde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Fırat’ın Doğusuna da girebileceği ihtimali artarken önemlidir.
Ve ayrıca Türkiye’nin 2011 sonbaharından itibaren devam eden siyasi çizgisinde kısmi bir özeleştiri anlamına geldiği için de önemlidir.
Nitekim uluslararası basın Çavuşoğlu’nun sözlerini bu açıdan değerlendirdi. Türk okuruysa, Anadolu Ajansı tarafından da duyurulan bu haberi t24 gibi, Duvar, Diken gibi internet sitelerinden, Birgün,Yeniçağ, Aydınlık, Evrensel gibi gazetelerde öne çıkarılmış olarak okuyabildi; ana akım niyetine de Posta’da.
“Ana akım”da ise Çavuşoğlu’nun Fethullah Gülen ve şebekesinin ABD’den ısrarla istenmekte olduğu haberinin alt bölümlerinde’ iç sayfalarda.
Aslında 16 Aralık akşamı Meclis’te Bütçe görüşmeleri sürerken önemli bir AK Parti isminin “Ben Reis’in ağzından öyle bir şey duymadım” demesinden kuşkulanmalıydım; Reis diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kast ediyordu. AK Parti grubunda, Türkiye’nin dış politikasına dair önemli bir değişiklik sinyalinin Dışişleri Bakanı tarafından uluslararası ve kamuya açıl bir toplantıda dile getirilmesi dahi yeterli olmuyor muydu?
17 Aralık gazetelerine baktığımda kaynağımın ne demek istediğini daha iyi anladım. “Ana akım” Türk gazeteleri, Dışişleri Bakanının Suriye siyasetine dair sözlerini öne çıkarmayı uygun bulmamışlardı. Bu gazetelerin artık iç siyasete pek girmeden Suriye yazmayı güvenli gören yorumcularının çoğu da öyle.
Siyaseten riskli görülen haberlerin gözden kaçırılma, önemsenmeme, ya da görmezden gelinme çabasının artık muhalefet liderlerinin sözlerinin de ötesinde Dışişleri Bakanının sözlerine uzanmaya başladığını görmek düşündürücü.
Bunun bir örneğini de Ankara’da 9 kişinin öldüğü, 43 kişinin yaralandığı tren kazasında gördük. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin (TMMOB) sinyalizasyon yoktu iddiasını doğrulayarak “Gerekli değildir” sözleri “ana akım” medyada yine sadece Posta’da yer aldı. Madem gerekli değildi, kurulmamış sinyalizasyon sistemine neden milyonlar ödendi diye bu akımdan biri çıkar sorar mı dersiniz bir gün?
Sonra neden gazeteler satmıyor, televizyonlar izlenmiyor, internet sitelerimiz okur yitiriyor diye düşünüp duruyor bu alındaki meslektaşlarımız.
Acaba haber ve yorumları “ana akımda” değil başka yerlerde bulacaklarına inandıkları için olabilir mi?
Neyse, biz işimize bakalım. Özet: Suriye siyaseti ciddi değişiklik işaretleri veriyor.
Gelişmelerin devamını yorum ve tahminleriyle bu siteyi izleyerek bulabilirsiniz.
İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…