Lezzet İzcisi
Bu ilk yazımda bazı kurallarımdan bahsetmek istiyorum:
Kuralların geniş halini ve dikkat ettiğim detayları bu yazıda okuyabilirsiniz.
Bir şehre gittiğim zaman onun sokaklarını, eski semtlerini gezmeyi çok severim. Özellikle AVM tercih etmiyorum, sokak sokak gezdiğiniz zaman o şehri daha çok anlıyorsunuz. Şehirdeki insanların tarzı ve tavırları yaşantıları hakkında size daha çok şey anlatıyor.
Bugün, çocukluğumun geçtiği şehir Ankara’dan bir restoranı size tanıtmak istiyorum. Çoğu Ankaralı bilir, bilmeyen olabilir ve Ankara dışından gelenler vardır diyerekten. Boğaziçi Lokantası ile onaltı yaşında tanışmıştım. Naili Moran atletizm tesislerinde antrenmandan çıktıktan sonra babam beni Ulus’a götürmüştü. O zamanki gençlik halimle “Ulus’ta ne işimiz var?” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Babam iyi ki beni Ulus’a götürmüş. Ulus eski dükkan, han ve sokakların olduğu İstanbul’un Eminönü ve Tahtakale’si neyse bence aynı yapıda olan bir semttir. Cumhuriyet Ankara’sının ilk merkezidir. Şimdi gittiğimde ara sıra uğrayıp dükkanların önünden geçmeyi, içlerine bakmayı ve insanların yüzünü rahatsız etmeden izlemeyi kendime bir huy edindim.
Boğaziçi lokantası esnaf lokantası türündendir. Eskiden bulunduğu sokakta istediğiniz yere park edebiliyordunuz, şimdi çok kalabalık. Ancak restoranının önünde arabanızı park etmek için bir görevli ayarlamışlar, yoksa çok aşağılarda bir otoparka gitmek zorundasınız. Caddedeki dükkanları gezmek görmek isterim derseniz çok da dert etmeyin.
Lokantada her zaman beyaz temiz masa örtüleri, masalarda hazır çatal, kaşık ve tabak takımları gözünüze çarpıyor. Önce el yıkama bahanesiyle, her zaman yaptığım gibi, tuvaleti kontrol ettim. Restoranın tuvalet temizliği, oranın temizlik anlayışının da delili oluyor. Gayet temiz ve düzenliydi. Dostlarım mekanın yakın zamanda yenilendiğini söylediler.
Garson sizi hemen arkada bulunan yemek teşhir yerine götürüyor. Utanmayın, uzun uzun inceleyin. Çok fazla çeşitte etli (Ankara tava, incik kebabı, tavuk kızartma, …) ve sebzeli (çiftlik kebabı gördüğümü hatırlıyorum, kuru fasulye, …) veya sırf sebze (pilaki, taze fasulye, dolma, vs.) türünde yemekleri var. Esnaf lokantalarında olduğu gibi camekan arkasından seçebiliyorsunuz.
Ben sakatat meraklısı olduğumdan ama akşam düğüne de katılacağımdan, sarımsaksız ama sirkeli bir işkembe çorbasını yine de içtim. Kıvamı, sıcaklığı (Ankaralılar sıcak sever) ve lezzeti yerindeydi. Çok duru olanları sevmiyorum.
Onun üstüne yine Ankara’ya özgü bir lezzet olan Ankara tava ve yanına yoğurt ısmarladım. Yoldan geç geldiğimden saat 15:00 gibi gittik. Bu yüzden pilav biraz yumuşamıştı. Etinde eski lezzeti bulamadım. Ama yurdun değişik yerlerinde yediklerimden çok daha iyiydi, Ankara tava Ankara’da yenir. Yoğurda ayrıca değinmek istiyorum. Küçük kap içinde yağlı ve çok lezzetli bir yoğurttu. Büyük ihtimalle kendi üretimleridir diye düşünüyorum.
Tatlı kısmında sütlacı ve beraberindeki çayı (o saatte taze çayları vardı) beğendim. Ne yazık ki onların fotosunu çekmemişim.
İki kişi toplam 135₺ hesap ödedik. Fiyat eder/değer karşılaştırmasında bence makuldü. Ancak her öğlen gidilebilecek bir yer değil. Ödediğime değdiğini düşünüyorum.
Garsonlar hizmet etmeye gönüllü ve kibarlardı.
Bir sonraki Ankara seyahatimde yine gideceğim.
Gidene afiyet olsun.
Yazının başlığı Merkez Bankasının 23 Temmuz toplantısında politika faizini yüzde 46’dan yüzde 43’e düşürme kararını…
Eskişehir Valiliği, Seyitgazi ilçesi yakınlarındaki ormanlık alanda 23 Temmuz’da çıkan orman yangınında 5’i orman işçisi,…
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları 23 Temmuz’da Suriye’nin Türkiye’den askeri destek istediğini duyurdu. Bakanlık geçen hafta…
The New York Times gazetesi 22 Temmuz’da “No, Israel Is not Committing Genocide in Gaza-…
Ukrayna-Rusya ateşkes ve İran-Avrupa nükleer görüşmeleri Türkiye’nin ev sahipliğinde bu hafta iki gün arayla yine…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye’nin 50 yılı aşkın süredir yürürlükte olan Kerkük–Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı…