Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Türkiye’de Coronavirus (COVID-19)?

Yazar: Gönenç Gürkaynak / 10 Mart 2020, Salı / Oda: Hayat
Pixabay’den indirilmiştir.

Yok. Türkiye’de Coronavirus (COVID-19) yok. Bu, Sağlık Bakanlığı’nın muazzam bir başarısı. Peşinen tebrik ederek başlayalım. 11 milyonluk nüfusuyla ve İran’a sınırı olmadığı halde 66 Coronavirus vakası görülen Yunanistan da dahil olmak üzere çevremizdeki her yerde bolca vaka görülürken, bu yazı yazıldığı sırada toplam vaka sayısı neredeyse 110,000’e ulaşmışken, Türkiye’de tek bir Coronavirus pozitif vaka olmaması, çok önemli bir başarı.

Örnek başarı

Bu başarının sırrını bir an evvel teşhis edip diğer ülkelere de örnek olmamızda fayda var. Biz neyi doğru yapıyoruz? Onlar neyi beceremiyorlar? Ellerimizi daha iyi yıkıyor olabiliriz. Olabilir miyiz? Olabiliriz. Sonra bizim el yıkadıktan sonra üç defa eli aşağı doğru silkeleme hareketimiz vardır. Bu da etkili olabilir.

Teğet mi geçti?

Kaldı ki, çok sistemli ve dikkatli planlamayla, virüsün ülkemizi teğet geçmesini sağladığımız da görülüyor. Duyuyorsunuzdur, bizden çıkan uçuşlarda başka ülkelerin kendi sınırlarında Coronavirus pozitif insan teşhis etmesi söz konusu olabiliyor. Bunlar hep başka ülkelerden gelip de ülkemiz üzerinden transit giden insanlar. Geldikleri gibi gitsinler diye, gelenin Coronavirus pozitif olduğunu anladığımız halde (çünkü Coronavirus bizden kaçmaz, kaçsaydı “0 Coronavirus beyanı noktasında” sorun yaşardık), bir an kabul edip kimseyi duruma uyandırmayıp, hemen başka uçağa binmesine nezaret ediveriyoruz diye anlıyorum. Havaalanında geçirdiği vakit ve o uçakta diğer Türk yolcularla geçirdiği vakit biraz sorunlu olabilir ama sonuçta bu yolcuların hepsi Türkiye’den uzağa doğru giden insanlar. Teğet geçmesini de engellememiz zor.

Virüs iradesi

Belki de hiçbir zaman dışarıdan içeri girememiştir zaten virüs. Olabilir. O konudaki muhtemel başarımızın gerekçelerine de bakmak gerek. Sınırları çok iyi kontrol ediyoruz diyemeyiz, herhalde. Zira, çok hareketli ve mütemadiyen sınırlarda geliş gidişlerin olduğu bir coğrafyadayız. Özellikle de Suriye ve İran tarafında. Her durumda, sınırda başka hiçbir memlekete nasip olmayan bir özel maharet gösterdiğimiz varsayımında da, Coronavirus şüphesi ve hatta teyidiyle içeriye alınmayan onlarca vaka bizlere beyan ediliyor olurdu. Öyle ya. Bir badireyi kamu gücünün çabası sayesinde atlatmışız. Duyurulurdu. Bu tür bir direkten dönülen penetrasyon çabası yağmuru altında da değiliz. Öyleyse, Coronavirus içeride de yok, dışarıdan da girmeye çalışmıyor. Bir ihtimalle, yeterince meseleyle boğuşmakta olduğumuzu anlıyor olabilir bu virüs. Bir de ben yük olmayayım diyor olabilir.

İnsan iradesi

Virüs iradesi anlamlı değilse, insan iradesi koruyor olabilir bizleri. Durdurmak zorunda kaldığımız, geri çevirdiğimiz Coronavirus pozitif insanlar duymadığımıza göre, virüs iradesi ihtimali de dışlanırsa, ülkemiz Coronavirus pozitif kişilerce talep görmüyor olabilir. Bu da gayet makul. Ateşi olan ve grip benzeri belirtiler gösteren insan, kendi evinde kalıp, yatıp uyumak ister. O halde o kişinin kalkıp Türkiye’ye gelmek istememesini açıklıyor bu durum. Diğer ülkelerin dışarıdan aldıkları Coronavirus vakaları, onları ziyaret eden kişilerin zengin ukalalığına bağlı olmalı. Bize hastalık tanımayacak derecede varsıl insanlar gelmiyorsa, demek hastalık da ülkemize gelecek yolu bulamıyordur. Kayak tatili mevsiminde Kuzey İtalya’ya giden turistle bize gelen bir mi? Değil. Makul.

Marifet meyvesi

Bütün bunlar çok iyi. Ancak, bu muazzam başarımızın özel bir olumlu etkisini turizm mevsimi geldiğinde görebilecek miyiz? Yurt dışında hiç kimse Türkiye’de tek bir Coronavirus vakası dahi olmadığına inanmıyor. Bu konu patladığından bu yana Paris’te, Londra’da, Stockholm’de, New York’ta, Prag’da, Münih’te ve Madrid’de onlarca insanla konuştum. Sadece Türkiye’yi “0” (yazıyla sıfır) gösteren ve çevresindeki her yerde onlarca ve hatta yüzlerce vakayı içeren haritayı önlerine koyduğumda, aradığım heyecanı bulamadım.

Keşke şeffaflığın daha öncelikli bir değer olduğu bir yönetim tarzıyla bugünlere gelmiş olsaymışız. En ufak meseleyi yazabilen, kabına sığmaz bir basınımız olsaymış. Hesap verilebilirliğiyle meşhur bir yönetim tarzıyla biliniyor olsaymışız. İfade özgürlüğünün zirvede olduğu bir yapı içerisinde, toplumun her kesimi, her insan, her meselesini duyurabiliyor olsaymış. O sayede, sağlık alanında bütün dünyaya örnek olacak özel bir başarı gösterdiğimiz bu günlerde, ekonomimiz bu başarının müspet sonuçlarından istifade edebilirdi. O durumda, yurt dışında hiç kimse kendine göre birtakım varsayımlarda bulunamazdı. “Ne diyorlarsa odur”, derlerdi. Elde etmiş olacağımız kredibilite, işimize yarardı. Biz de zaten onlara istatistik bilimi yönünden de mucizevi görünen bu olağanüstü başarımızın sırlarını aynı şeffaflıkla açıklayabilmiş olurduk. Böylece dünya milletleri de bu hastalıkla mücadelede bizlerden bilgi alarak bizim risk faktörümüzü de düşürmüş olurdu. İyi olurdu.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Coronavirüs, sağlık bakanlığı, Türkiye, virüs

OKUMAYA DEVAM EDİN

Tek üniversiteye tek seferde 150 akademik kadro: Değersizleştirme
Eymir Gölündeki kirlilik ne ifade ediyor?
Ben Seçerim Derneği Araştırması: Türkiye Kadın Siyasetçilere Hazır
  • Suriye’de rejim değişikliğinin perde arkası bağlantıları ortaya çıkıyor23 Mayıs 2025
  • Erdoğan: Tekrar seçilme derdim yok dedi, Bahçeli karşı çıktı: Cayamazsın23 Mayıs 2025
  • AK Parti’den 19 Mart İmamoğlu itirafı Erdoğan’ın yolundan döndürür mü?22 Mayıs 2025
  • ABD Suriye’de yine iç savaştan söz ediyor, Türkiye yeniden ateş hattında21 Mayıs 2025
  • Ergenekon taktikleriyle hedefe konan gazeteciler dava açıyor20 Mayıs 2025
  • Üç yaşlı: Erdoğan, Bahçeli, Öcalan. Üç genç: Özel, İmamoğlu, Demirtaş20 Mayıs 2025
  • Özel, Erdoğan’a: “Yerel bir diktatörsün. Geldiğiniz gibi gideceksiniz.”19 Mayıs 2025
  • Türkiye-İngiltere: bir serbest ticaret anlaşmasından fazlası yolda19 Mayıs 2025
  • Erdoğan: Montrö’den sonra, Lozan… Hayırdır inşallah.18 Mayıs 2025
  • ASALA’dan PKK’ya: şimdi nereye? Londra’da gördüğüm gelecek18 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP