Hükümet bizleri Ayasofya gibi, kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi gibi, internet yasakları gibi gündemlerle meşgul ediyor ama bu alışıldık dikkat dağıtma alanı olan dış politikada bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Tam tersine çok şey oluyor ama galiba artık dış politikada bize söylenmeyenler, söylenenlerden fazla olmaya başladı. Galiba bunun nedeni de dış politikada şu sıra fetih ruhunu okşayıp kanımızı kaynatacak haberlerin pek olmaması.
Biraz yakından bakalım.
Dış politikada şu andaki en büyük hayal kırıklığı ne Libya’da ne Suriye’de ama turizm alanında yaşanıyor.
Ama oraya gelmeden en sıcak gelişmeyi verelim. Türkiye ve Azerbaycan bugünden (29 Temmuz) itibaren 10 Ağutsos’a dek sürecek kapsamlı bir askeri tatbikata hava kuvvetleri ile başlıyor. Amaç geçtiğimiz günlerde Ermenistan tarafından yapılan sınır ihlali karşısında Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında olduğunu göstermek. Tatbikatın 1-5 Ağustos tarihleri arasındaki bölümünde Türk Kara kuvvetleri Bakü, Nahcıvan ve Gence’de bulunacak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu konuyu özel olarak görüştü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile. Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ardından Kafkas cephesine de hazır olmak gerekiyor.
Almanya’nın Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını üstlendiği Temmuz başında, hatırlayacaksınız yanına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’u da alarak gitmişti Almanya’ya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. İşte koronavirüs rakamları düşüyordu. Almanya turist gönderirse ekonomi de biraz canlanırdı. Sonuç alınamadı. Çünkü Haziran’da 100’ün altına düşecek denen vaka sayısı, biraz zorlayarak 1000’in altında daha Temmuz sonunda görülmeye başladı. Bırakalım Almanya’dan turist akınını, Avrupa’da yaşayan vatandaşlar bile sağlık sigortası hakkını kaybetmemek için memlekete tatile gelmiyor. O da söylenmeyenler arasında. Tabii AB ile Ege ve Kıbrıs gibi sorunları saymıyoruz bile burada.
Daha önce bu talepleri “tuzak” olarak nitelemiş olan Erdoğan’ın Ayasofya kararını iki bakanın Türkiye’ye dönüşü ardından açıklaması tesadüf müdür? Yakında ortaya çıkar. Ancak koronavirüs Covid-19 tablosu ne olursa olsun, Erdoğan’ın yeni bir karantina kararına dönmek istemediği kesin; ekonominin yeni bir duraksamayı kaldıracak durumda olmadığı konuşuluyor.
Libya’da hükümet güçleri, büyük ölçüde Türkiye’den giden destekle başkent Trablus’u güvence altına almış görünüyor. Yeni hedef Sirte liman şehri ve orta kesimdeki Cufra hava üssünü geri almak iken Mısır’dan ateşkes çağrısı geldi. ABD ve Rusya buna destek olunca Türkiye de buna uydu. Şu anda Libya’da fiili ateşkes var. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 29 Temmuz’da personeli ile bayramlaşması sırasında “Ateşkesin kalıcı olmasına uğraşıyoruz” ifadesi olmasa, biz hala hükümetin ateşkesi kabul etmediğini sanıyor olacaktık. Oysa hükümet yanlısı medya için ateşkes, ya da barış gibi fetih ruhuna uymayan durumların haber değeri bulunmuyor.
Suriye’de de benzer bir durum var. İdlib’in ara sokaklarında bile önemli stratejik dengelerin bulunduğunu bize her gün bildiren gazetecileri, yorumcuları duyuyor musunuz? Çünkü bir şey olmuyor. Çünkü her şeyden haberi olan bizler, 34 askerimizi öldürenin Suriye uçağı mı, Rusya uçağı mı olduğunu hâlâ öğrenemedik. Cumhurbaşkanı Erdoğan gidip saatlerce görüştü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le. Çıkan karar ortak devriye oldu, “başarıyla” devem ediyor, ama neticede Türkiye’nin İdlib’teki saha hakimiyetini durduran Rusya oldu.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de, Meis adasının ötesindeki uluslararası sularda yeni bir petrol ve gaz arama sahası ilan edince, Yunanistan ortalığı ayağa kaldırdı. Ama İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya Ankara’ya gelip Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında söylemese, Türkiye’nin arama faaliyetini “müzakereler için” bir ay ertelediğini öğrenemeyecektik. Sonradan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıkladı da Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in de devrede olduğunu öğrendik. Söylenmeyenler listesinde o da varmış meğer.
Bir gelişme daha var. 23 Temmuz’da Yunanistan’ın Aleksandropulos (Dedeağaç) şehrinde konuşan ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt bakın neler söyledi: “Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs’ın yetki alanındaki bölgelerde gerilimi artıran, doğal kaynaklar arama türünden planları durdurması yolunda Washington ve Avrupa’nın yer yerinden Türk yetkililere verilen açık mesajı burada tekrarlamak isterim.” Meğer dostumuz Donald Trump da devredeymiş bizi durdurmak için. Oysa 28 Temmuz’da da ABD bir askeri tatbikatı da, şu sıra doğu Akdeniz’de bulunan 6. Filo ile Türk Deniz Kuvvetleri arasında yaptı. Bu arada, Pyatt’ın o sözleri Yunanistan üzerinden Bulgaristan, Romanya ve Karadeniz’e (Boğazları by-pass ederek) çıkışın da denendiği NATO’nun “Atlantik Çözümü 2020” tatbikatı çerçevesinde söylediğini de hatırlatalım. Tavşana kaç, tazıya tut…
Dedik ya, dış politikada bize söylenenlerden çok söylenmeyenler önemli olmaya başladı. Hayırlısı.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…