Sağlık çalışanları ve seksen yaşın üzerindekiler ilk doz aşılarını oldular. Hesaplandığı gibi altı buçuk milyon doz daha gelirse, ikinci dozlarını olacak. İhtimal yetmiş yaş üzeri grup da aşılanmaya başlayacak. Geri kalanımız beklemedeyiz. Ama yalnız değiliz. Yüzden fazla ülkenin sağlık çalışanları ve en yaşlıları da beklemede. Zengin ülkeler bütün nüfuslarını aşılamayı planlarken, yüzden fazla ülkede henüz en riskli gruplar bile aşı bekliyor. Aşı adaletsizliği devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) pandemi ilanından beri düzenli olarak basına bilgi veriyor. Son haftalardaki bilgilendirmelerin ana teması aşı dağıtımındaki adaletsizlik. 25 Ocak’taki bilgilendirme toplantısında Uluslararası Ticaret Odaları’nın (International Chambers of Commerce, ICC) ısmarladığı bir çalışmanın sonuçları sunuldu. Sunumu Maryland Üniversitesinden Ekonomi Profesörü Şebnem Kalemli-Özcan yaptı. Çalışma grubu kendisiyle birlikte Koç Üniversitesinden dört araştırmacıdan oluşuyordu: Selva Demiralp, Cem Çakmaklı, Sevcan Yeşiltaş ve Muhammed Yıldırım.
Kalemli-Özcan, Türkiyeli araştırmacılar olarak, Nisan 2020’den beri gelişmekte olan ülke ekonomilerinin pandemi ile karmaşık ilişkisi üzerine kafa yorduklarını söyledi.
Her yerde bitmeden, bitmeyecek
Daha önce Covid pandemisi ile ekonominin karşılıklı etkileşimi üzerine bir çalışmayı yayınlamışlardı. Aynı zamanda YetkinReport yazarlarından olan Demiralp, bu çalışmanın ilk sonuçlarını akademik yayın haline gelmeden önce YetkinReport okurlarıyla paylaşmıştı. Bu kez yaptıkları çalışma ve buldukları sonuçlar aşı dağıtımındaki adalet üzerineydi.
Araştırmalarında, zengin ülkelerin kendi nüfuslarının tümünü aşılamayı hedefleyen programlarının hem dünya ekonomisi hem de kendi ekonomilerine etkilerini irdelemişler. Çeşitli aşı dağıtım senaryoları üzerine çalışmışlar.
Zengin ülkelerin nüfuslarının tümünü aşılasalar bile, diğer ülkelerde aşılama olmazsa, devam edecek ekonomik kaybın yarısını üstlenmek zorunda kalacaklarını bulmuşlar. Bu da 9 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Bütün ekonomilerin birbirine bağlı olduğu vurgulanan çalışmada, pandemi etkilerinin her yerde ortadan kaldırılmadan, hiçbir yerde ortadan kaldırılamayacağı söyleniyor.
Buna ekleyeceğim bir söz var. Virüs her yerde yenilmeden, hiçbir yerde yenilemeyecek. Ekonomi bilimi de epidemiyoloji de tek bir doğruya işaret ediyor, o da adalet.
Hükümetler, bağlantıları anlayamadı
Kalemli-Özcan’dan sonra söz alan ICC Başkanı John Denton içimi ısıtan bir şey söyledi. “Hükümetler her şeyin birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğu anlamakta başarısız oldular.” Evet, “bütün dünya” dediğimiz, zengin batı ülkelerinin politikacıları bu pandemiyi anlamakta en başarısız olanlar arasında. Başından beri virüsle pazarlık yapabileceklerini zannettiler.
Güçlü çıkar çevreleri “Önemli bir hastalık değil”den “sürü bağışıklığı”na, oradan “ama sıkı tedbirler ekonomiyi bozar”a savruldular. Etkileyebildikleri çevreler de bu görüşleri savunmak için bin dereden su getirdiler. Son olarak kendi ulusal sınırları içindeki herkesi aşılayarak, pandemiden kurtulabileceklerini sanıyorlar.
Şimdi, benden çok farklı bir yerde duran, ICC Başkanı da “Çok globalleşmiş bu ekonomiyi düze çıkarmak istiyorsanız, pandemiye global bir cevap vermek zorundasınız” diyor. Zengin ülkelere hitaben “adil aşı dağıtımı için para harcamanız yardımseverlik olmayacaktır, rasyonel bir ekonomik kararın sonucudur” diye ekliyor.
Benim gibi DSÖ Genel Direktörünün de içi ısınmış ki, sözü devraldığında mutlu bir gülümsemeyle bu sözü tekrarladı.
Hem sağlık hem ekonomi için
Evet, Covidle mücadele için hükümetlerden her türlü desteği, aşılar dahil, bekliyoruz. Bir inayet olarak değil. Hak olarak. Madem ki üretmemiz, çarkları döndürmemiz ve zenginliklere zenginlik katmamız bekleniyor, o zenginliklere sahip olanlar her ülkede kesenin ağzını açmak zorunda. Ve milyonların, milyarların sağlığını öncelemek zorundalar. Aşı, ekonomik yardım, düzgün sağlık hizmeti için.