Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Üniversite, Meclis, yargı: Kurumların değersizleştirilmesi

Yazar: Murat Yetkin / 07 Şubat 2021, Pazar / Oda: Siyaset
Hukukçu Kemal Gözler’in Boğaziçi örneğinden yola çıkarak üniversitenin değersizleştirilmesi tahlili, aslında diğer Cumhuriyet kurumlarına da uygulanabilir. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

Hukukçu Kemal Gözler, Boğaziçi Üniversitesine bir gecede Cumhurbaşkanı tarafından Hukuk ve İletişim fakülteleri açılması kararı üzerine sert bir eleştiri yazdı. “Hoş geldin Boğaziçi Hukuk!” başlıklı eleştirisinde ortada ne hukuk ne iletişim fakültesi açığı varken alınan bu kararın sadece üniversitenin dokusunu değiştirmekle kalmayacağını yazdı. Gözler, bu hamlenin AK Parti iktidarının bilimsel kurumların “değersizleştirilmesi” stratejisinin bir parçası olduğunu söylüyor.
Haberi duyduğumda ilk aklıma gelen, 1977’de ODTÜ’ye paraşütle indirilen rektör Hasan Tan’ın 700 militanı üniversiteye işçi kisvesi altında alarak terör ortamına kapı açmasıydı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partizan rektörler zincirindeki bir halka olan Melih Bulu’nun Boğaziçi’ni partizan öğretim üyeleriyle doldurarak hem dokuyu değiştireceği hem de kimsenin talip olmadığı idari kadroları bulacağını düşündüm.
Gözler ise Erdoğan’ın bu hamlesinin çok daha derin bir analizini yapmış. Hem de 2019’daki “Akademinin değersizleşmesi üzerine” makalesinde “ODTÜ ve Boğaziçi gibi başarısını bugüne kadar koruyabilen son bir iki üniversitenin de çok yakın bir gelecekte başarılarının kurbanı olacağından korkuyorum” dediğini hatırlatarak.

Ne demek akademinin değersizleştirilmesi?

Gözler’in analizine göre AK Parti hükümetlerinin, yeterli öğretim kalitesini sağlamadan her il, hatta ilçelere üniversite tabelası asmasının bir amacı da üniversite enflasyonuna yol açarak üniversite mezunu olmanın değersizleştirmesi idi. Gözler’e göre üniversite kavramının değersizleştirilmesi ardından üniversite öğrencisi olmanın, üniversite hocası olmanın da bilimsel faaliyetlerin de değersizleştirilmesi geliyordu.
Bugün, birkaç örnek hariç, üniversite diplomasının 1970’lerdeki lise diploması kadar değeri kalmamıştı. Bunun bir istisnası İlahiyat fakülteleriydi. Bir tek oradaki eğitim kalitesinin yükselmesine önem veriliyor gibiydi. YÖK’ün Araştırma Üniversiteleri teşvik programı amaçlananı vermemiş, ilk sıraları yine ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent gibi üniversiteler almıştı.
İnsanın aklına “Kendi açtıklarımızı çıkaramıyorsak, bize yâr olmayanları indirelim” gibi bir kötü niyet dahi geliyor.
Gözler’in iki yıl önce ODTÜ ve Boğaziçi’nin hedef alınabileceğini söylemesi karamsar bir kehanet olmaktan çıkıyor.
ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent, İTÜ, Hacettepe, Cerrahpaşa gibi üniversitelerin partizan yaklaşıla değersizleştirilmesi süreci yaşanıyor. Sıranın Koç, Sabancı gibi başarılı vakıf üniversitelerine de sıçraması kaçınılmaz görünüyor.

Peki ya Meclis, ordu, yargı, basın?

Gözler’in güçlü tahlili aslında üniversitelerin ötresinde maalesef Cumhuriyetin diğer temel kurumları için de uygulanabilir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin “partili cumhurbaşkanı” özelliğiyle, zaten önceden de tam işlevinde çalışamayan TBMM’nin kanun yapma ve denetim yetisini zayıflamış, Beştepe’de hazırlanan metinleri formalite icabı onaylar duruma düşmüştür. Birim milletvekili etkisinin, öncesiyle karşılaştırılamayacak denli azalması söz konusudur.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın elinde toplanması yanı sıra yüksek yargı atamaları üzerine hem devlet hem (TBMM üzerinden) parti başkanı sıfatlarıyla etkisi, yargı üzerindeki partizanlık gölgesini koyulaştırmıştır. Avukatlık yasasıyla Baroların parçalanması çabası, yargıç dokunulmazlığının fiilen ortadan kalkması gibi gelişmeler yargının ve yargı mensuplarının değersizleştirilmesi sürecini akla getiriyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, yıllarca darbe ve darbe girişimleriyle kendini yıprattıktan sonra Ergenekon, Balyoz davaları ve son olarak 15 Temmuz olayıyla değer kaybına uğradığını söylemek mümkün. Son dönemde sınır dışı operasyonlarla bu değer kaybının telafi edilmekte olduğunu söylemek de.
Medyanın ve gazetecinin değersizleştirilmesi süreci üzerine ise söylenecek pek bir şey kalmadı, her şey ortada.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: akademinin değersizleştirilmesi, Boğaziçi Hukuk, Boğaziçi Üniversitesi, Kemal Gözler, Melih Bulu, Murat Yetkin, ODTÜ

OKUMAYA DEVAM EDİN

HTŞ: kuzu postunda kurt mu, Batı’nın yeni “ılımlı İslamcısı” mı?
Muhalefete Macaristan dersleri: seçilebilecek aday önemli
Gerici şımarıklık yüz verdikçe astarını istiyor
  • İmamoğlu Diploma Duruşmasında: Savunmaya Değil, Suçlamaya Geldim8 Aralık 2025
  • Süreçte Barış Vicdanı Neden Eksik?8 Aralık 2025
  • Ankara’dan SDG yoluyla PKK’ya üç ciddi uyarı: bu gidişle hava dönebilir8 Aralık 2025
  • Suriye’de Şara Yönetiminin Bir Yılı: Türkiye-İsrail Gerilimi ve ABD7 Aralık 2025
  • Türkiye–İsrail İlişkileri Kalıcı Bir Kopuşu Kaldırabilir mi?7 Aralık 2025
  • Komisyon’da Öcalan Oldubittisi: İstenen Mesajı Vermedi mi?5 Aralık 2025
  • 5 Aralık 1934: Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı5 Aralık 2025
  • Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?4 Aralık 2025
  • Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin3 Aralık 2025
  • Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı3 Aralık 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP