Orman nasıl yaban hayatıyla, bilcümle canlısıyla, çiçeğiyle, suyuyla, örtüsüyle bir bütünse, hukuk da tüm dallarıyla, alanlarıyla, yasalarla, uygulamayla bir bütün. Ülkemizde geçen hafta tam 181 ayrı noktada, aynı anda çıkan devasa afet orman yangınları tedbir, hazırlık, zarar azaltma, olaya müdahale, iyileştirme iradesi ve uygulamasını ele almayı gerektiriyor.
Kamu yararı kavramı, konulan kurallar ile gerçekleştirilen idari işlem ve eylemlerin genel nitelikteki amacını ve aynı zamanda sebebini oluşturmakta. Kamu vicdanı ve yurttaş hakları kapsamında yangınlar için alınacak önlemler, orman ve yangınların hangi hukuk alanlarını ilgilendirdiğinin tespiti ile başlar; bu yönde planlamalar ile devam eder.
Küresel iklim değişikliği gösteriyor ki mega yangınlar var ve var olacak. Bilimsel değerlendirmeler doğrultusunda eylem planı, iş listesi, zaman sınırı, dürüst hedefler oluşturulmalı, yeşil-dijital dönüşüm sağlanmalı. Unutmayalım, yangınlarda en çok duyulan cümle, “Su var mı, su?” idi. Su, barınak, yaşanılan ortamın hijyenik bir hale getirilmesi ve acil tıbbi yardım gibi hayati ve temel hususların üzerinde durulmalı.
Max Weber vurgular ki ancak yasaların geçerliliğine ve rasyonel kurallara dayanan otorite, çağdaş devlet anlayışını temsil edebilir. İyi yönetilen bir devletin sağlam bir sisteminin bulunması zorunlu olduğuna göre hukuk alanlarında kurulan bağ bize devlet yapılanması için kapsamlı bir hukuk yaklaşımı gösterecek. Aşağıdaki 10 madde, hangi alanlarda etkili hukuki çözüme, planlamaya ve en önemlisi uygulamaya ihtiyaç olduğuna bir bağlam sunmakta.
10 madde
1- Anayasanın 169. maddesine göre, ormanların korunması devletin görevi. Yetki varsa sorumluluk vardır, görev vardır. Söz konusu maddenin başlığı “Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi”dir: “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir.” Tüm hukuki işlemler, tutum ve anlayış Anayasaya uygun olmalıdır.
2- İdare hukuku gereği kamuya açıklık üç amacı gerçekleştirir: Hukuksal güvenlik, etkili idare ve doğru biçimde işleyen demokratik düzen, diğer bir yerleşik ifadeyle, günışığında yönetim. “Günışığında Yönetim” ilkesiyle benimsenen, ifade ve bilgi şeffaflığıdır. Eylem planı, koordinasyon, iletişim merkezi faaliyetleri, seferberlik, planlama, planları uygulama ve denetim tüm bir programı içerir. Afet zamanında hız ve kararlılık “Yönetim Hukuku”nun önemli öğeleridir. Acil uçak gereksiniminden koordinasyona dek her konu ulusal güvenliğe ilişkin tüm mekanizmanın içindedir. Ağacın kereste, ormanın arazi olmadığı şiarı üzerinden ilerlemek çağdaş devletin niteliğidir.
3- Turizm hukuku gereğidir ki yanmış ormana bina inşa etmenin turizm politikası içinde yeri yoktur, olmamalıdır. Yangında zarar gören alanlara tek tuğla konulmamalıdır. Turizm yatırımcıları için en önemli teşvik unsuru olan arazi tahsisi, plan bütünlüğü içersinde ve altyapı imkânları sağlanmış şekilde, tek elden yürütme gerekçesiyle tüm yetki Turizm Bakanlığı’na verilmişse de turizm hukukunun imar hukukundan, anayasadan ayrı olduğu düşünülemez, makam onaylarında bu husus göz önünde bulundurulmalıdır.
4- İmar hukuku, bir toprak parçasının hangi amaçla kullanılabileceğini hukuk aracılığıyla söylemek ve belirlemektir. Bir toprak parçası, orman alanı vasfında gösterilmişse orada, bir düzenleyici işlem olan imar planı değişmedikçe başka bir değerlendirme yapılamaz. Nitekim, Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde ormanların ihya edilerek kazanılmasının mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Hukuk, imarı yönlendirir. Dolayısıyla imar uygulamasında orman alanlarında yapılaşma ile ilgili hiçbir tavizin bulunmaması Türkiye’nin külliyen hakkıdır. Maden, hidroelektrik ve termik santral, su kaynakları, ormanın içinde tesis kurulması mevzusu, mimarlık, mühendislik gerekleri ve ekosistemi koruma ereği de imar hükümlerine koşut olarak önemle gözetilmelidir.
5- Havacılık hukuku, toplum düzenini ilgilendirmesi bakımında kamu hukuku, taşıma, ticari işlemler, yükleme, alan işletmeciliği, kiralama açısından özel hukuk içinde değerlendirilebilecek faaliyetleri olan ve bu nedenlerle bir karma hukuk dalıdır. Kamu hukuka ilişkin özelliği nedeniyle havacılık hukukunun, yangın söndürme çalışmalarında önemli bir yer tuttuğu açıktır. Türk Hava Kurumu, Dernekler Kanunu dahilinde 5 Ağustos 1925 tarihinden itibaren ‘kamu yararına çalışan dernek” statüsünde faaliyet göstermektedir. Türk Hava Kurumu’nun iyileştirilmesi, uçakların bakımının yapılması, filoların kurulması, modernizasyon sağlanması, denetlenmesi, yeni alımların olması hususları iyileştirildiğinde havacılık hukukuna ve ülkemiz ormanlarına nefes olacaktır.
6- Vergi hukuku gereğince, vergilendirmede genellik ve eşitlik ilkeleri anayasal dayanaklarını hukuk devleti ilkesinde bulur. Bahsedilen ilkeler herkesin kanun önünde eşit vergi yükümlüsü olmasını gerektirdiği için, vergi adaleti ile ilgilidir. Vergi adaleti, vergi yükünün bireyler arasında toplumdaki hakim anlayışa göre adil kabul edilen bir biçimde alınmasını ifade ettiği gibi paylaştırılmasını da kapsar; afet esnası ve sonrasındaki zararlara ayrılan bütçe açısından da önem arz etmektedir.
7- Orman kanunu uyarınca ormanların herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanarak işgal, açma veya her ne şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama yollarıyla elde edilecek yerlerde, buralarda yapılacak her türlü bina ve tesis, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Uzmanlara göre, orman yangınına karadan ilk 10-15 dakikada müdahale çok önemli. Orman Genel Müdürlüğü ve Orman Bakanlığı’nın olduğu kadar belediyelerin de bu sürece dahil edilerek koordinasyon içinde çalışılması elzem.
8- Uluslararası hukuk gereğidir ki iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015’te imzalanan, 2016’da yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması uyarınca, imza sahibi her ülke küresel ısınmayı azaltmak için üstlendiği katkıyı belirlemeli, planlamalı ve düzenli raporlamalıdır. Bugüne dek 197 ülkenin imzaladığı anlaşmaya Türkiye taraf değildir. Anlaşmanın imzası ve koşullarının yerine getirilmesi kamu yararını sağlayacaktır.
9- Afet hukuku, afet ve acil durumlara müdahalede ihtiyaç duyulacak tüm güç ve kaynakları ulusal ve yerel düzeyde planlamak, anılan güç ve kaynakların olay bölgesine hızlı, etkin, adil bir şekilde ulaştırılmasını sağlamak, müdahale hizmetlerini ve hizmetlerin koordinasyonundan sorumlu çözüm ortaklarının görev ve sorumlulukları ile planlama esaslarını belirlemektir. Bu kapsamda, uzun vadede halkın ve mesleklilerin eğitimi de gerekir, devlet kademelerindeki ve sivil toplum kuruluşları arasında görev ve sorumlulukları, ayrıca kuruluşlar arasındaki işbirliği, koordinasyon ye karşılıklı yardımlaşma esaslarını da içerir. Ormanların korunması, yangın söndürme için gerekli teçhizat ve ekipmanın alınması, hazır edilmesi, personel sayısının arttırılması kadar eğitimi de zorunludur. Meslek olarak afetle mücadele eden kadroların varlığı, kadroların meslek donanımı, her alanda meslekleşme çağdaş devletin zorunluluğudur.
Yaşam da huzur da yurttaşın ve ormanın hakkı
10- Anayasanın ormana ilişkin hükmüyle başladık, “Başlangıç” hükümleriyle bitirelim.
“Millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ arzu ve inancı içinde…. huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu!..”
Bu akıl kadar duygu dolu ifadeyi içeren hükümlerin anayasanın başlangıcında yer alması bize neyi gösteriyor? Rasyonel bilinç, insanı duygulanımlarından ayrı değerlerdirmiyor. Bilakis insanlığın ve ulus olmanın çekirdeğinde gelecek, hedef ve his birlikteliği var.
Bilim, akıl, hukuk, huzur, vicdan; orman ve afetler söz konusu olduğunda da kamu yararı odaklı hukuk kuralları ve hakkaniyete dayalı hukuk işleyişinde hayat bulur. Üstelik sayılan tüm hukuk dallarıyla birlikte Türk Ceza Kanunu’ndan Tapu Kanunu’na, Türk Ticaret Kanunu’ndan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na dek tüm kaynakların birbirine uyum göstermesi ve en önemlisi uygulanması gerekir. Yaşam da huzur da yurttaşın ve ormanın hakkı.