Daha İyi Yargı Derneği Başkanı hukukçu Mehmet Gün, Türkiye’nin önünde gerçekten adalet dağıtabilen bir yargı düzeni için bir fırsat penceresi olduğuna inanıyor. Dün sanal ortamda yaptığı basın toplantısında bu fırsatı yeni bir Anayasa, ya da Anayasa’nın gözden geçirilmesi tartışmalarına bağlıyordu.
Basın toplantısı, özellikle 1 Eylül’deki Adli Yıl açılışından önce düzenlenmişti. Zamanlamadaki amaç, yargının sorunlarının dile getirildiği adli yıl açılışından önce, sadece eleştiri değil, adil bir yargı düzeni için kapsamlı önerileri de gündeme getirmekti. Dolayısıyla özellikle iktidarların eleştirileri göğüslemek için baş vurduğu “Hep eleştiriyorsunuz, önerinizle gelin” söylemine de yanıt veriyordu.
Bu öneriler, Daha İyi Yargı Derneği’nin -Gün dahil- sekiz hukukçu üyesi tarafından hazırlanmış “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” başlıklı, 558 sayfalık çalışmada toplanmış. Çalışmanın dikkat çekici, yargı adına özeleştirel, siyaset adına eleştirel saptamaları var. Örneğin:
• Toplumun yargıyı savunmayıp tersine siyasilere hedef göstermesinin temel sebebi, yargının yeterli ve kaliteli hizmet üretmeyerek toplumun itimadını kaybetmesidir.
• Liderlerin, halkın isteği doğrultusunda yargının normal işlevini daha da kısıtlaması, hizmetlerinin daha da kötüleşmesine, yargının daha da istenmemesine yol açan bir kısır döngü yaratır.
• Demokrasileri otokrasi batağına çeken bu kısır döngü, yargıyı tam verimli, tam bağımsız fakat ileri derecede şeffaf ve hesapverir hale getirerek tersine çevrilebilir.
Yürütme gücünün hukukla sınırlandırılması
• Toplum, hizmet alamadığı, hesap sormadığı, değiştiremediği yargı gücüne karşı, seçimlerde hesap sorabildiği ve değiştirebildiği siyasileri güçlendirmektedir. Siyasiler kontrol altına aldıkları yargıyı iktidarlarını güçlendirmek niçin kullanmakta, yürütme gücünün hukukla sınırlandırılması giderek zorlaşmaktadır.
• Siyasallaşan yargının tarafsızlığını da hızlıca yitirmesiyle hukukun üstünlüğü her alanda zayıflamaktadır. Dolayısıyla günümüzdeki demokrasi ve hukukun üstünlüğü sorunlarının çözümü, yargıdaki hizmet üretimi ve hesapverirlik aksamaları şeklinde ortaya çıkan bu kök sebeplerin ortadan kaldırılmasına bağlıdır.
Daha İyi Yargı Derneği önerilerinin merkezine, “yargı hizmetlerinin üretimini düzenleyici” yeni bir kurumun oluşturulmasını koyuyor: Adalet Yüksek Kurumu.
Mevcut Hakimler ve Savcılar Kurulunu da içerecek şekilde oluşturulacak 90 üyeli bu kurumda sadece hukuk meslek mensupları değil TBMM temsilcilerinden üniversiteler ve iş dünyasına dek temsilcilerin yer alması öngörülüyor. Adalet Yüksek Kurumunun yargının bütçe ihtiyacından yargı üyelerinin meslek performanslarına atama, terfi ve meslekten çıkarmaya dek her konuda hem yetkili ham de yargı denetimine tam açık şeffaflıkta olmasını öneriyorlar. Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesinin “anayasayı koruma işlevini de geliştirmek” üzere bir Adalet Yüksek Mahkemesi kurulmasını öngörüyor Dernek.
“A’dan Z’ye Yargı Reformu” çalışmasında Anayasa Mahkemesinin güçlendirilmesi de önemli yer tutuyor. AYM’ye sadece bireysel başvurularla ilgilenecek bir daire daha eklenerek üye sayısının 15’ten 30’e çıkarılması öngörülerek yeni üyelerin önce bu yeni (3’üncü) dairede başlatılarak “üye atamalarındaki siyasi saikin zayıflatılması” amaçlanıyor. Yeni AYM üyelerinin ön elemesinin Adalet Yüksek Kurumu tarafından yapılması öngörülüyor.
Anayasayı koruma ve güçlendirme amacıyla yapılan öneriler arasında Cumhuriyet Başsavcılığının Yargıtay Başsavcılığından ayrılması gerektiği, Cumhuriyet Başsavcılığının sadece AYM’de görülen yasama dokunulmazlıkları, üst düzey kamu görevlileri, cumhurbaşkanı ve bakanların soruşturulması ve siyasi partiler konusunda görev yapması gerektiği vurgulanıyor.
Avukat Mehmet Gün, önerilerini sadece hukuk değil, özellikle yasa yapıcılar olan siyasetçilere, üniversite, iş çevrelerine ve sivil topluma ileteceklerini söyledi. Ancak burada madalyonun diğer yüzüne geliyoruz. Gün, Daha İyi Yargı Derneğinin şimdiye dek pek somut konularda başka önerileri de olduğunu ama özellikle devlet ve siyaset makamlarından bazen aldıklarına dair yanıt dahi gelmediğinden yakınıyor.
Başta da söylediğimiz gibi yeni Anayasa hazırlıklarını yargıya olumlu anlamda el atılması için bir fırsat olarak görüyor ama siyasette yankı bulmadıkça bir iyiniyetli girişimin daha heba olması ihtimali var.
Muhalefet partileri bu aşamada kendi eleştirilerini daha sağlam zemine oturtmak için bu kapsamlı önerileri tartışabilir, iktidar blokunu zorlayabilir.
TBMM’ye, kendisi de hukukçu olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da bu çerçevede düşen bir sorumluluk var.
Ama bu aşamada asıl bu çalışmayı dikkate alması en azından çalışması gereken kesim iktidar bloku. Yani Adalet Bakanlığı, AK Parti ve ortağı MHP. Çünkü en azından şu anda Anayasa ve seçim yasası tartışmaları gibi kilit konuları muhalefetle tartışmaya açık görünmüyorlar. Asıl tartışmanın, o da perde arkasında AK Parti ve MHP arasında yürüdüğü biliniyor.
Oysa hukuk, üniversite, iş dünyası ve sivil toplum kadar, onlardan da önce siyaset kurumu, siyasette de iktidar daha iyi yargı adına yükselen bu sese, bu öneriler toplamına kulak vermeli.
Adil yargı hepimize lazım.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…
Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…