Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, derinleşen kur krizinin durdurulması amacıyla önümüzdeki günlerde kullanılacak “yeni mali politika araçları” hazırladıklarını duyurdu. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) savunduğu faiz politikalarının küresel ekonomiden uzaklaşma olarak yorumlanmasına sert yanıt veren Erdoğan, “Türkiye serbest piyasa ekonomisinden kopmayacak” dedi.
Kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Erdoğan, Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısındaki hızlı değer kaybının vatandaşlarda “kaygı” yarattığını belirterek, “Dövizin muhtemel getirisine Türk Lirası varlıklarda kalarak ulaşılabilmesini sağlayacağını” ve “Dolayısıyla bundan sonra hiçbir vatandaşımızın ‘kur daha yüksek olacak’ diye mevduatını Türk lirasından dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacağını” söyledi. Erdoğan, mali politika araçlarının uygulama koşullarının gelecek günlerde muhattap kuruluşlar tarafından açıklanacağını belirtti.
Erdoğan’ın açıkladığı araçlar arasında, mevduat sahiplerinin ve ihracatçıların Türk Lirasına geçerlerse kur sebebiyle yaşayabilecekleri zararın devlet bütçesinden ödenmesi, vergi düzenlemeleri ve teşvik indirimleri bulunuyor.
Açıklamaların ardından Türk Lirasında hızlı bir değer artışı yaşandı. Bakanlar Kurulu öncesinde 18 TL seviyesini gören bir Amerikan Doları, akşam saatlerinde 22 Kasım’da Merkez Bankası faiz indirimi kararını vermeden önceki seviyesine, 13 TL düzeyine kadar geriledi.
AK Parti ekonomi politikalarının, özellikle Erdoğan’ın politika faizini düşük tutmak konusundaki kararlılığının, kur krizini derinleştirdiği eleştirilerine de sert tepki veren Erdoğan, faiz politikasının “küresel ekonomik sistemden çıkış” olarak yorumlanmasına, “serbest piyasa ekonomisinden geri adım atmayacakları,” şeklinde cevap verdi.
Erdoğan “Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisinden ve kambiyo rejiminden en küçük bir geri adım atmaya ne niyeti vardır ne de böyle bir ihtiyacı vardır. Biz, bu oyunu kendi kurallarıyla oynayarak hedeflerimize ulaşacağız. Aksini iddia eden veya düşünen dönüp kendini sorgulamalıdır,” dedi.
TÜSİAD, ISO, TOBB gibi sermaye kuruluşları Merkez Bankasının faiz indirimi kararının ardından TL’deki değer kaybının artması sebebiyle AK Parti’yi eleştirirmiş, MÜSİAD “Türkiye Ekonomi Modeli” olarak adlandırılan politikanın üretimi ve ihracatı arttıracağını savunarak Erdoğan’ı savunmuştu. Sermaye gruplarının yanında, emek örgütleri de para politikalarının krizi derinleştireceği ve bu derinleşmenin orta ve yoksul gelir grubunun yaşam şartlarını ağırlaştıracağını söyleyerek eylem yapmıştı.
Bu eleştirilere çok sert yanıt veren Erdoğan, “Türkiye’yi geçmişte defalarca olduğu gibi küresel ekonominin yeniden yapılanma sürecinin dışında bırakmaya yönelik hiçbir oyuna, hiçbir tuzağa itibar etmedik, etmeyeceğiz,” dedi.
Erdoğan, kur krizinin yarattığı etkilerin azaltılması amacıyla öncelikle vatandaşların Türk Lirası varlıklarda kalması için adım atılacağını duyurdu. İlk olarak, vatandaşların dövize yönelerek kayıptan kaçmasını engellemek için şu maddeleri sıraladı:
Döviz kurundaki dalgalanma sebebiyle fiyat vermekte zorlanan ihracatçı firmaları için ise doğrudan Merkez Bankası aracılığıyla ileri vadeli kur rakamı verileceğini belirtti.
Erdoğan, “Bu işlem sonunda ortaya çıkabilecek kur farkı ise Türk lirası olarak ihracatçı firmamıza ödenecek” dedi.
Erdoğan’ın sıraladığı politika maddeleri şöyle:
* Fon büyüklüğü 250 milyar liraya ulaşan Bireysel Emeklilik Sistemimizin cazibesini artırmak için devlet katkısı oranını yüzde 5 daha artırarak yüzde 30’a çıkartıyoruz. * Halihazırda Eurobond faiz gelirlerinde stopaj geliri yüzde sıfır iken devlet iç borçlanma senetlerinde bu oran yüzde 10 olarak uygulanmaktadır. Devlet iç borçlanma senetlerine talebi artırmak için buradaki stopajı da yüzde sıfıra indiriyoruz. * İhracat ve sanayi şirketleri için kurumlar vergisinde 1 puanlık indirim planlıyoruz. * KDV yeniden düzenlenecek * Şirketler tarafından yapılacak temettü ödemeleri üzerindeki stopajı yüzde 10’a indiriyoruz. * Yatırım fon ve ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden istisna olmasına karşılık diğer fon ve ortaklıklardan elde edilen kar paylarının iştirak kazançları istisna kapsamı dışındaydı. Bu farklılığı da ortadan kaldırıyoruz * Kamu iktisadi teşebbüslerinden elde edilen ve bütçeye aktarılan gelir paylarına endeksli kamu borçlanma senetleri çıkartılarak yatırımcıların Türk lirası bazlı varlıklara yönelimleri teşvik edilecektir. Ülkemizde yastık altında 280 milyar dolar değere sahip 5 bin ton altın bulunduğu bilinmektedir. Bu altınların finansal sisteme dahil edilerek ekonomiye kazandırılması için piyasa paydaşlarıyla birlikte yeni araçlar geliştirilecektir. * Kamu bankalarının toplam kredilerinin belli bir oranını, şeffaf bir şekilde her yıl ilan edilecek öncelikli sektörlere kullandırmasını sağlayacak bir yapı kurulacak. Kredi Garanti Fonu desteğiyle uzun vadeli istihdamı koruma ve geliştirme öncelikli işletme kredileri verilecektir. Proje bankacılığı konusunda atılan adımlar hızlandırılacaktır. |
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ekonomi programını “muhteşem ekonomik manifesto” olarak tanımladı.
Twitter üzerinden açıklama yapan Nebati: “dün olduğundan çok daha kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı Türkiye Ekonomi Modeli ile kazanan taraf Türkiye ekonomisi olacaktır,” dedi.
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar ise Erdoğan’ın açıklaması sonrasındaki birkaç saatlik süre içerisinde 1 milyar dolar bozdurulduğunu ifade etti.
Türkiye’nin bankacılık sisteminde hiçbir yapısal sorun olmadığını belirten Çakar, “Özel banka müdürü olan arkadaşlarımla konuştum ve onlar da bu sisteme girecek. Buradaki maliyetin kamu bankaları ve ilgili bankalar tarafından karşılanması söz konusu değil. Bu maliyet Hazine tarafından karşılanacak” dedi.
Mali Politika Araçları, açıklanmasının ardından tartışma yarattı. Ekonomi uzmanları henüz uygulama esaslarının belli olmadığını dolayısıyla programın detaylarının beklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bazı uzmanlar TL’ye geçiş için yapılan bu planlamanın “dövize çevrilebilir mevduat” olarak adlandırılabileceğini, bunun daha önce uygulanmış olan bir yöntem olduğunu belirtti.
Bazı uzmanlar ise bu mevduatın dolaylı bir faiz artırımı anlamına geldiği, ileri bir dolarizasyona yol açabileceği yorumunu yaptı.
Henüz detaylar belli olmamakla birlikte bu uygulamanın hazine üzerinde yük bindirme riski taşıdığı, farkın kamu bütçesinden ve vergi mükellefleri üzerinden karşılanmasının enflasyon riskini arttırdığı yorumları yapıldı.
Yorumcuların çoğu, programı riskli olarak tanımladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…
Nobel ödülüne layık görülmesi hepimizi gururlandıran (ve bir GS Lisesi mezunu olarak benim de özellikle…
Kamuoyunda etki ajanlığı ya da etki casusluğu yasası olarak bilinen yasa önerisi, ikinci defa TBMM’de…
İsrail’in önceki Dışişleri Bakanı İsrael Katz kafayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a küfretmeye takmıştı, cevabını vermek de…