Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 20 Aralık’taki kabine toplantısı ardından açıkladığı iddialı mali viraj, AK Parti-MHP ittifakının erken seçime gitme işareti olabilir mi?
Hemen söyleyelim, Erdoğan’ın bu hafta içinde, özellikle iş dünyasını ilgilendiren başka radikal adımlar atacağı konuşuluyor Ankara’da. O adımların ne olduğuna bağlı olarak bu soru yeniden sorulabilir. Ama biz mevcut görünümü ekonomi-politik bakışla tahlil etmeye çalışarak soruya yanıt arayalım.
– Faiz artırıldığı ilan edilmeden faiz artırılmış oldu. Böylelikle Erdoğan “nas”a aykırı diye karşı çıktığı faizi döviz artışına bağlayarak artırmış oluyor; ilk viraj budur.
– Erdoğan TÜSİAD’ın “bu program işlemiyor, vaz geçelim” çıkışına sert tepki verdi ama programda ilk revizyonu daha ilk haftasında yaptı. Programdan döndüm demeden dönmüş oldu; ikinci viraj budur.
– “Dış güçler” denilen uluslararası sermayeye “sermaye kontrolüne gitmiyoruz” mesajı verildi; üçüncü viraj budur.
– Bu üç viraj ile döviz ve altındaki feci tırmanış frenlenmiş görünüyor– gelinen seviyeler hala çok yüksek olmakla birlikte. İlk izlenim bu ama bir yanlış, başka yanlışla gidermeye çalışıyor; birazdan geleceğiz.
-Dövize bağlı lira hesabı bankaya para yatırabilenler için dövizin biraz üstünde kâr getirecek aradaki fark ise Hazine’ye yüklenecek.
– Faizin dövize, özel olarak da ABD dolarına bağlanması çoğu iktisatçı tarafından 1970’lerdeki Dövize Çevrilebilir Mevduat Hesabı uygulamasının “tozlu raflardan indirilmesine” benzetildi. DÇM hesabı uygulaması o dönem Hazine’nin üzerine ciddi yük bindirmiş ve ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile uygulama imkânı olan 24 Ocak 1980 kemer sıkma politikalarına giden ekonomik çöküntünün nedenlerinden biri sayılmıştı.
– Sadece lira hesabına yönelme değil, asgari ücrete yüzde 50 zam gibi adımlar da bol miktarda para basılmasını, Darphanenin fazla mesai yapmasını gerektiriyor. Bu durum, Merkez Bankasının önceliği enflasyonla mücadeleye değil cari açığı kapatmaya vermesi siyasetiyle uyumlu. Dolayısıyla, siyaseten piyasayı -alım gücü enflasyon nedeniyle düşecek de olsa- paraya boğma yararı gözetildiği açık.
Başlıktaki sorunun kaynağı da bu zaten. Kimileri tarafından Erdoğan’ın büyük spekülatörleri ters köşeye yatırma hamlesi olarak övülen bu üç viraj hamlesi acaba paraya boğulan piyasadaki nispi rahatlamadan yararlanarak -muhalefeti de ters köşeye yatırmak üzere- bir baskın seçime imkân verir mi?
Ekonomi yazarı Uğur Gürses, Erdoğan’ın bu riskli adımları atması ardında “seçimi kazanırsak bu bedele değer, kaybedersek de kazananın sırtına yük olsun” anlayışı yatıyor olabileceğini söylüyor.
Bu açıdan bakıldığında erken seçim, hatta baskın seçim Erdoğan için kısa vadede cazip bir seçenekmiş gibi görünüyor.
Oysa Erdoğan’ın Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, mevcut seçim yasasıyla, yani seçim barajı yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmeden seçime gitmek istemiyor. MHP desteği olmadan ise Erdoğan ve AK Parti’nin iktidarda kalması, en azından şu an için imkânsız görünüyor.
Ayrıca Erdoğan iktidardan bir kez düşerse bunun sadece AK Parti’nin ve kendisinin siyasi geleceği için değil, “davası” için de yolun sonu olduğunu görüyor olmalı. Yani muhalefete düştükten sonra yeniden iktidara gelmek üzerine hesap yapmak Erdoğan’ın geldiği noktadaki siyasi iddiasına uygun değil.
Onun yerine para bollaştırma operasyonunun getireceği nispi rahatlamayla, seçim kanununu Meclis’ten geçirip, iktidarını pekiştirecek bir Anayasa değişikliğini referanduma sunmayı zorlayabilir.
Yani sandık senaryoları seçimle sınırlı değil.
Bu senaryolar riskli midir? Evet, risklidir. Erdoğan bu riski göze alır mı? Evet, alır. Böyle bir referandumdan istediğini alsa da almasa da 2023 Haziran seçimlerine dek iktidarda kalacğını hesaplıyor. O arada “dış güçlerdeki” güven sorununu aşıp Kanal İstanbul gibi projelere mali kaynak bularak seçime gitmeyi de düşünebilir.
O nedenle yazının başındaki uyarıyı tekrarlayıp bu hafta içinde açıklanabilecek yeni kararlara bakmak gerekiyor.
Bunlar şimdilik bu üç viraj alınarak yapılan hamlenin piyasada nispi rahatlık yaratacağı ve turizm sezonu açılana kadar döviz kaynaklarındaki erimenin durdurulacağı varsayımına dayanıyor.
Evdeki hesap şimdilik bu yönde, çarşı artık piyasa, oraya uyup uymayacağını göreceğiz.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…
Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…