“Muhalefet olarak her şeye hazırlıklı olmalıyız” diyordu telefonda Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu. “Şimdi her ikisi de seçim zamanında diyor ama Bahçeli bir sabah kalkıp erken seçim derse, muhalefet her bakımdan hazırlıklı olmalı. Zamanında yapılsa da öyle. Diğer liderlere de bunu söyledim.”
Davutoğlu’nun “Diğer liderlere de söyledim” dediği, 20 Ocak’ta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener ile siyasi kulisleri hareketlendiren yemekli toplantısı. Görüşmeyi her iki liderle de önce tek tek görüştükten sonra kendisi talep etmiş. Yemek da Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in ev sahipliğinde, belediyenin Ahlatlıbel sosyal tesislerinde yenmiş.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin siyasette böyle bir namı yürümüş durumda. 2002 yılında ekonomik krizle boğuşan DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin başbakan yardımcısı iken erken seçim istemesi AK Parti’yi tek başına iktidara getirmişti. O tarihten bu yana Bahçeli ne zaman seçim, ya da halk oylaması istediyse Türkiye sandık başına gitti. Buna 2015 seçimleri ve 2019 İstanbul seçim tekrarı dahil.
Ama sadece son 20 yıldır Türkiye’nin sandığa gitmesinde rol oynayan Bahçeli yine herkesi ters köşeye düşürecek bir çıkış yapsa da yapmasa da “Muhalefet hazırlıklı olmalı” diyor Davutoğlu. Şöyle açıklıyor:
• “Seçim ister erken ister zamanında olsun muhalefetin yarın olacakmış gibi hazırlıklı olması gerekiyor, birlikte çalışması gerekiyor. Buna parlamenter sistemi esas alan bir Anayasa, olabiliyorsa ortak Cumhurbaşkanı adayı göstermek, seçim kazanıldığı takdirde izlenecek politikalar, kimin ne yapacağı da dahil olmalı. Bunları şimdiden konuşmamız, sürecin nasıl yürütüleceğini belirlememizde fayda var.”
Gelecek Partisi henüz Millet İttifakına dahil değil. Davutoğlu da onun gibi yolunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Partisinden ayıran DEVA Partisi lideri Ali Babacan da seçim öncesinde daha formel bir işbirliği gerektiğini söylemişti. Acaba Davutoğlu, muhalefet blokunun seçim öncesinden bir tür koalisyon protokolü, ya da yol haritası ilan etmesini mi kast ediyor?
Davutoğlu bu soruyu yanıtlarken muhalefet blokundaki -daha biçimsel olsa da mevcut bir başka konuya değiniyor.
• “Koalisyon protokolü demeyelim, o seçim sonrası bir konudur. Ancak daha koordineli bir işbirliğine ve işleyişe ihtiyaç var. Bakın şu anda Millet İttifakında üç parti var: CHP, İYİ Parti ve Demokrat Parti. Temel (Karamollaoğlu, Saadet Partisi] Bey ittifakın geçen seçim için geçerli olduğunu şu anda ittifaka dahil olmadığını zaten söyledi. Ama Millet ittifakına dahilken de hepsinin bir arada bir fotoğrafı yoktu mesela. İkili fotoğraflar vardı. En azından Anayasa konusunda liderler bir araya gelebilmeli.”
Davutoğlu’na göre mesele yalnızca birlikte fotoğraf vermekle sınırlı değil. Muhalefet treninin lokomotifi Kılıçdaroğlu ve Akşener’in Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin araya PKK üzerinden nifak sokma girişimlerine rağmen şu ana dek ayakta duran işbirliği. Davutoğlu, Gelecek de Millet İttifakına dahil olacaksa bütün kararlarda eşit ortak olmak istiyor.
Ancak burada hem Davutoğlu hem muhalefet hem de Türkiye’nin siyasi geleceği bakımından kritik konular var.
Davutoğlu, bütün konularda anlaşıp öyle ilerleme eğiliminde. Kılıçdaroğlu’nun haftalardır komisyonun uzlaşma sağladığı yeni Anayasa taslağı metninin Genel Başkanların onayını beklediğini söylemesi boşuna değil; bekletenin CHP olmadığını söylüyor. Davutoğlu ise örneğin Anayasa konusunda anlaştıklarını ilan ederse sonra örneğin Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde ters köşede kalacağı güvensizliği içinde.
Örneğin Babacan da adım adım, perakende ilerlemekten yana. Önce Anayasa’da anlaşalım, ekonomide anlaşalım, sırayla gidelim görüşünde. Davutoğlu daha kapsamlı, toptancı ama siyasi riski yüksek bir bakış sergiliyor; en azından böyle algılanıyor.
Davutoğlu bunu açıkça ifade etmiyor ama, hâlâ “Ben seçmenime CHP ile yan yana durmayı nasıl anlatırım?” endişesi taşıyor. Eğer Erdoğan’ın tepeden bakışları altında AK Parti’ye dönmeyi düşünmüyorsa, muhalefet blokunun dışında kalmanın siyaseten alternatif maliyetini de hesaplıyor olması gerekir. Kılıçdaroğlu ve Akşener ile birlikte görüşmek istemesi bu bakımdan olumlu; konuşmak tabii ki konuşmamaktan iyidir.
Çünkü işin sonunda hem muhalefette, muhalefet blokunun dışında kalıp hem de Erdoğan’ın iktidarını korumasına sebep olmakla suçlanmak da var.
Kılıçdaoğlu’nun geçen hafta AB Büyükelçileriyle görüşmesi haberindeki bir cümle siyaset kulisinde yankılandı. AB Büyükelçileri Anayasa çalışması yürüten altı muhalefet partisinin bir ortak ekonomi programı da çıkarıp çıkarmayacağı sorusu üzerine Kılıçdaroğlu’nun yanıtının şöyle olduğunu yazmıştım: “Kılıçdaroğlu’nun yanıtı ilginç. AB Büyükelçilerine Ali Babacan’ın DEVA Partisi tarafından başlatılan bir çalışma olduğunu kısa süre sonra bu taslak üzerinde çalışmaya başlayacaklarını söylemiş.”
Daha sonra gelen bilgiler, biraz daha ayrıntılı. CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi arasında ekonomi konularında düzensiz de olsa yürüten bir çalışma var. Bu temaslar CHP’den Faik Öztrak, İYİ’den Erhan Usta, Gelecek’ten Kerim Rota ve DP’den Bülent Şahinalp tarafından sürdürülüyor. Ancak DEVA Partisi ve Saadet Partisinin de ayrı yürüttüğü ekonomi programı çalışmaları var. Kılıçdaroğlu bu çalışmadan söz ediyor.
Konuyu Öztrak’a sordum. “Muhalefet partilerinin ortak ekonomi politikası hazırlaması gereği Türkiye çapında temaslarımızda bizden açıkça isteniyor” diyor; “Tek tek A, S, C partisi değil de topluca ne dediğimiz soruluyor. Genel başkanların kararı ile ortak ekonomi politikası konusunda kısa sürede çalışma başlatabiliriz.”
Yalnız büyükelçiliklerin değil, yerli ve yabancı büyük yatırımcıların da -en az Anayasa çalışması kadar- önem verdiği ortak ekonomi programı konusu da muhalefet blokunun genel başkanlarının iradesine takılmış durumda.
“Her şey çok güzel olacak” demek yetmiyor, içeride dışarıda ilgilenenler “Nasıl?” diye soruyor.
Bu arada, Kılıçdaroğlu’nun (hava durumu nedeniyle ertelenmezse) 27 Ocak’ta kapsamlı bir programla Diyarbakır’da olması bekleniyor. CHP lideri Aralık ayında Şanlıurfa ziyareti dönüşünde Diyarbakır’a uğramış ancak daha iyi hazırlanmış bir program vaadiyle temaslarını sonraya ertelemişti.
Ekonomi programı kadar, Kürt seçmen tercihlerinin de önümüzdeki seçimde kilit rol oynayacağı malum.
Davutoğlu’nun dediği gibi, Bahçeli bir sabah erken seçim dese de demese de.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci…
İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…