Hayat

“Yaşanmaz Bir Dünya’ya” doğru

Davis Wallace-Wells’in kaleme aldığı “Yaşanmaz bir Dünya” yakın bir geleceğin muhtemelen bizim için neler getireceğine dair yaptığı tasvirlerde oldukça karanlık bir görüntü çiziyor.

Selin Uğurtaş
Utku Perktaş

Durumun ne kadar kötü olduğunu defalarca kez tekrarlamanın lüzumu yok. Havanın tuhaflaştığını, buzulların hızla eridiğini, böceklerin Dünya’dan kaybolduğunu zaten biliyoruz. Çocukların, çocuklarımızın ve onların çocuklarının yükselen denizlerle, yok olan kıyı şehirlerinin hikayeleriyle, afetler ve orman yangınlarıyla mücadele edeceğini de biliyoruz. Bu yazıyı okuyan, iklim krizine, bu tür haberlere duyarlı bir birey olarak, neyle karşı karşıya olduğumuza dair genel bir fikre sahipsinizdir. Fakat karşılaştığımız sıkıntıların boyutunu gerçekten anlayabiliyor muyuz? “Yaşanmaz Bir Dünya” kitabının yazarı David Wallace-Wells’e göre, bunu maalesef yapamıyoruz. Kitabın ilk satırında belirttiği gibi durum, “düşündüğünüzden kötü, çok daha kötü.

Kitap, yazarın aynı isimle yazdığı bir makaleden sonra yayına hazırlanmış. Wallace-Wells, uzun uzadıya yazarken, yakın bir geleceğin muhtemelen bizim için neler getireceğine dair yaptığı tasvirlerde oldukça karanlık bir görüntü çiziyor. Kitabın “Kaos Unsurları” başlıklı en uzun bölümü, tek başına alt başlıkları olan bir bölüm. ‘Açlık’, ‘Sular altında kalma’, ‘Sıcakla gelen ölüm’, ‘Solunamaz hava’ ve ‘İklim çatışması’ gibi, bilim insanları tarafından öngörülen felaketlerin her biri, Tanrı’ya karşı dürüst bir panik atak başlatmak için de oldukça yeterli.

Kitap, ayrıca, okuyucuyu iklim krizinin yakın gelecekte getireceği tehlikelere karşı rehavetten kurtarmak için de yeterli bir içeriğe ve anlatım şekline sahip. Örneğin, Londra ile New York arasında gidip gelen her uçağın Kuzey Kutbu için üç metrekare buza mal olduğu, verilen istatistikler arasında. Bu noktada, İstanbul’dan kalkan uzun mesafeli uluslararası uçuşları düşünmeden edemiyoruz. Başka bir istatistik, her yarım derecelik ısınma sonucu toplumların silahlı çatışma olasılığında %10 ila %20 arasında bir artışın söz konusu olacağını söylüyor.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişimini, iki yüzyıllık endüstriyel kapitalizm için bir geri ödeme olarak düşünmek yaygın bir eğilim. Bu durumu, Antroposen dönemin bilançosu olarak da tanımlayabiliriz. Geldiğimiz noktada, 2000 yılına göre %80 daha fazla kömür yakıyoruz. Aradan geçen on yıllara rağmen süregelen fosil yakıt bağımlılığımız, durumun vahametini net bir şekilde ortaya koyuyor. Ayrıca, iklim değişimini düşünürken asıl büyük sorun, tüm bu olanları gördüğünü söyleyen, ‘farkındayız’ diyen, gel gelelim, sorunla mücadele etmek için hiçbir şey yapmayan çok fazla sayıda hükümetlerin (ve insanların) olması. Oysa iklim değişikliği küresel bir kriz ve ısınmayı sınırlamak için tüm ülkelerin üzerlerine düşeni yapmaları, sera gazı emisyonlarını azaltmaları gerekiyor. Kitap şu ifadeyle de bahsettiğimiz bu durumun vahametini daha belirgin bir şekilde gözler önüne koyuyor: “Küresel ısınmanın suçunun Amerika Birleşik Devletleri’nde yalnızca Cumhuriyetçi Parti’de veya onun fosil yakıt destekçilerinde olduğuna inanmak, Amerikan narsisizminin bir biçimidir.”

Tüm bunları düşündüğümüzde çok gerçekçi ama acımasız bir okuma deneyimi ortaya çıkıyor. Kitabı tamamlayabilirseniz, kendinizi çok cesur bir okuyucu olarak tanımlayabilirsiniz. Özetle bu kitap için söyleyeceğimiz şey, içinde olduğumuz döneme farklı açılardan bakmamızı sağlayacak ayrıcalıklı bir okuma deneyimi olduğu. Neden mi? Bugün yaşadığımız olayların insanın olmadığı bir dünyada eşi benzeri yaşanmamıştı, insanın varlığı durumu çok değiştirdi; en azından elimizdeki kaynaklar böyle söylüyor. İyi okumalar…

Bu tanıtıma ilişkin video bağlantımızı bu bağlantıya tıklayarak izleyebilirsiniz.

YetkinReport

Recent Posts

Terörsüz Türkiye: dışarıya demokrasi vaatleri, içeride baskıya devam

Terörsüz Türkiye projesinde bir sonraki kritik aşama olan silah bırakma işleminin ne zaman, nerede, nasıl…

6 saat ago

Suriye yaptırımları üzerine dörtlü toplantı: Erdoğan çevrimiçi katıldı

Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması için Suriye, Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan’ın katılımıyla dörtlü bir…

1 gün ago

Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir

Barış, silahların susmasıyla başlar ama orada sona ermez. Gerçek barış, zihinlerdeki hendekleri ve kalplerdeki mayınları…

1 gün ago

Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza

“Azıcık bir gelenek oluşturmak bile, bitimsiz bir tarih birikimini gerektirir.” Henry James’in bu sözü, üniversitelerin…

1 gün ago

Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, alışılmadık biçimde 11 Mayıs sabaha karşı düzenlediği basın toplantısında Ukrayna’yı “İstanbul’da…

2 gün ago

PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular

PKK’nın 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi bırakma ve kendisini fesih kararı Türkiye’de yaygın siyasi şiddet döneminin…

3 gün ago