Ne eğlenceli bir milyarder diyebiliriz. İlk defa yeniden kullanılabilir füzeler, dünyanın çevresini dantel gibi kaplayıp hemen her yere internet sağlayacak uydular, Hyperloop gibi yeni nesil ulaşım araçları, yıllardır oturmuş olan araba pazarını “elektrikli araçlar” yönünde değiştirmesi, beyine işlemci takma projesi, son zamanlarda da enerji verimliliği için bir kripto madencilik laboratuarı; sanırım Howard Hughes’dan [1] sonraki en inovatif ve kopyacı olmayan milyarderi görüyoruz.
Hareketleri ile de “ciddi adam olma” bir yana diğer zenginlere nazaran epeyce kışkırtmacı, alaycı ya da bu alaycılığın arkasında ne var? Çaktırmadan bir şeyleri mi yönlendiriyor, yok ediyor? Elon Musk’dan bahsediyoruz. Geçen yıl bir tweeti ile Bitcoin’i yarı fiyatına düşüren dünyanın en zengin adamından. Bitcoin malum, kurulu finans düzenine önemli tehditlerden birisi. Twitter ise İran seçimi, Arap Baharları vs ile kazandığı ününü, bir çok farklı olayın üstüne Capitol Hill baskını ile perçinlediğinde, acaba Amerikan siyasetine ciddi bir tehdit olduğu için farklı yöne mi sürüklenmek isteniyor?
Ne de olsa Kapitalist ABD’nin korkusu hep ayaklanmadır. Bu nedenle ekim devrimi ve de komunizm’den ölesiye nefret eder. Çünkü 1600’lü yıllardaki Afrikalı zenci+Avrupalı suçlu kombinasyonu toprak çalışanlarının Çiftlik sahiplerine isyanı ya da 1800’lerin sonunda 1 Mayısı yaratan işçi grevleri tecrübelerini yaşamışlığı var ve şimdi önünde bu tür bir ayaklanmayı kolaylıkla yaratan bir araç duruyor.
Elon Musk Nisan başında birden dünyanın önüne “yüzde 9,2 Twitter hissesi aldım” diye çıktı. Arkasından hissedarlara 44 milyar dolar gibi inanılmaz bir meblağ teklif etti. Dünyanın en zengin adamı olsa da, bu zenginlik şirketlerin hisse değerlerinde yatıyor. Dolayısıyla hesaplanan varlığının 5’de biri gibi bir rakamı Twitter’a teklif etmesi bir takım risklere girmesi anlamına da geliyor.
Derken geçen cuma günü “dur bakalım hele, bu abone sayısı doğru mu (daha doğrusu raporlanan sahte hesap sayısı neden bu kadar az), bir anlayalım hele” diyerek satın almayı beklemeye aldı. Bu arada Twitter bir anda yüzde 10 kadar değer kaybetti.
Neler oluyor, durumu bir gözden geçirelim isterseniz…
Son 5 yıldır 280 karakterlik mesaj alanı sunan Twitter, hayatına teknoloji dünyasının “hızlı iletişim” yaklaşımına uygun olarak “140 karakterle düşüncelerini anlık ifade etme” (mikroblog) platformu olarak başladı. 2006’da o zaman 30 yaşında olan Jack Dorsey’in fikri ve yazılımı olan Twitter’ın nasıl kullanılacağı ya da ne işe yaradığı 2-3 sene tam anlaşılamadı. Bugün 7.500 kişinin çalıştığı ve 30-40 milyar dolar arasında değeri olan Twitter’ın o ilk yıllarda üye kazanımı da, mesaj (Tweet) kullanımı da o kadar azdı ki, 2009’daki bir makaleye bakarsanız, “Twitter Öldü mü?” diye soruluyordu[2].
Ancak aktör Ashton Kutcher’in 2009’da en çok takipçi toplayan ilk Twitter kullanıcısı olma yarışı, platformun ticari ya da siyasi propoganda ve duyuru anlamında faydalı olduğunu gösterdi ve Twitter yükselmeye başladı.
Bu arada Barack Obama’nın da, rakibi John McCain’den çok daha az reklam olanağına rağmen, seçimde sosyal medya sayesinde öne geçtiğini açıklandı [3]. Twitter bu kullanımda öndeydi.
Aynı dönemde Twitter İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok önemli bir iletişim aracı olarak boy gösterdi. AhmediNejat’ın kazandığı seçimi protesto eden Mir Hüseyin Musavi taraftarları bazı göstericilerin öldüğü ya da yaralandığı gösterileri, basının engellenmesi üzerine Twitter üzerinden dünyaya duyurdular.
2010’da Haiti depremi yine Twitter’ın sağladığı iletişim olanağı ile etkin bir kaynak yaratma platformu oldu.
Ama asıl ününü Arap Baharları ile yaptı. Gerçi Arap baharlarını yaratmaktan ziyade, basın üzerinde ağır kontrol bulunan totaliter Arap ülkelerinde haberleşmeyi sürdürmek yani iletişimi sağlamak şeklinde bir fonksiyonu oldu. O günlerde bölgede konuyla ilgili olarak günde 2 milyona varan tweetler görüldü. Ama bugün hala fonksiyonu tartışılır[4].
Jack Dorsey 2004’de eski Google çalışanları olan Evan Williams ve Biz Stone’un poscasting şirketi Odeo’da çalışan bir mühendisti. Yarattığı Twitter’ın (ilk şekli SMS uygulamasıydı) önemi görülünce, 2 eski patronu ile Obvious şirketini kurdular. Dorsey ilk CEO oldu ama 2008’de ayrıldı. 2015’de yeniden CEO atandı. Trump’ın tweetini ve hesabını bloklama kararı da düşünüldüğünde, idealist bir genç girişimci görüntüsü veriyor. Sonra mı? Geçen yıl görevinden –kendi isteği ile!– ayrıldığını gördük.
ABD hükümeti internet devlerini destekliyor. Bu devler dünya çapında birer para ve veri toplama makinası gibi çalışıyor. Amma velakin tersi de var. Twitter’ın Arap Baharındaki fonksiyonu bilinse de, Amerikalı siyasetçiler sosyal medya devlerinin kendilerine dokunacak bir ucu olacağını hesaplayamadılar. Bu konudaki ilk şok Facebook’un Cambridge Analytica rezaletiydi. Ama Facebook’un Senatodaki soruşturmalarına bakarsanız, Amerikalı siyasetçilerin –belki yaşları itibariyle de– bu konulara yabancı olduklarını ve o dönemde hala ne soracaklarını bilmediklerini görürsünüz. Dolayısıyla bu verilerin nasıl kullanılabildiğinin ayırdına varmaları bir süre aldı. Bugün tam anladılar mı bilemiyorum (Çinli yöneticilerin İnternet şirketlerine yaklaşımı için de aynısını düşünüyorum).
Ama bütün bu süre boyunca Amerikalı Cumhuriyetçilerin Twitter’dan yoğun şikayetleri vardı. Bazı Cumhuriyetçiler kendilerinin ifade özgürlüğü engelleniyor iddiasıyla sosyal medyayı mahkemeye verdi[5]. Yanısıra Twitter’ın Cumhuriyetçi aktör James Woods‘un hesabını “nefret söylemi” nedeniyle 1 hafta askıya alması gibi örnekler mevcut[6].
Asıl olay ise zenci George Floyd‘un polis tarafından öldürülmesi sonrasında meydana gelen protestolarla ilgili olarak Trump’ın valiye yönelik “Ateş serbest” tweeti atmasıyla meydana geldi. Twitter bizzat Dorsey’in kararı ile bu mesajı askıya aldı. Şahsen “şiddet içeren tweet” olduğu için bu fikre katılmakla birlikte, olayın “halkın seçtiği başkanın tweetini engelleme” anlamına geldiğini de hatırlatalım.
Trump olaya cevabını “Kısım 230” olarak bilinen düzenlemeyi kaldırmak için meclise emir göndererek verdi. Bu düzenleme, sosyal medya firmalarını kullanıcılarının içeriklerinin sorumluluklarından kurtarıyor. Kaldırılması durumunda sosyal medya şirketleri, zor durumda kalacak. Ya kullanıcılara ağır bir sansür uygulayacaklar –ki sonunda kullanıcılarını kaybederler– ya da davalardan başlarını alamaz hale gelecekler. Dolayısıyla sosyal medya diye bir şeyin kalmama riski var [7].
ABD daha genel anlamda da “Big Tech” olarak tanımladıkları firmalar konusunda bir karara varmaya çalışıyor. Senatodaki Amerikalı Demokratlar, bu firmaların çok büyümüş olmaları, hemen her alana el atmış olmaları ve ülkede diğer firmaların yaratılmasını ya da çalışmasını (rekabeti) engellemeleri nedenleriyle ve Amerikalı Cumhuriyetçiler ise ifade özgürlüklerinin kısıtlandığını düşündükleri için bu firmaları küçültme kararı vermeye çalışıyorlar.
Ama Twitter için dönüm olacak bir olay da 6 ocak 2021’deki Capitol Hill Baskını oldu. Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmemesi ve taraftarlarını onay işlemi sırasında Capitol Hill’e çağırması sonucunda Amerikan’ın en önemli devlet binasında nahoş olaylar meydana geldi. Belki bir çeşit “Amerikan Baharı” diye adlandırılabilir. Ne de olsa Arap ülkelerinde de ABD’de de hükümete karşı ayaklanmaydı bunlar. Twitter Trump’ın çağrısı üzerine hesabını kapattı. Şimdi bu nedenle de sıkıntı yaşıyor.
Avrupa Birliği tarafına bakarsak da, son 5-6 ayda ilk defa bu devlere karşı bazı kanunlar ve önlemler yayınladı. ABD neredeyse 10 yıldır AB önlemlerini blokluyordu ama şimdi önünü açmış gözüküyor. Neler olacağını birlikte göreceğiz.
Ve geldik günümüze..
Dediğimiz gibi sosyal medyaların durumu HASSAS…
Facebook’un ardarda patlayan eski elemanlarının açıkladığı skandallar ve veri sızıntıları ile neredeyse sonu gelmiş durumda. Şirket 1 senede pazar değerinin yarısını yitirdi. 1 trilyon dolarlardan 568 milyar dolarlara düştü [8].
Bu nedenle de Twitter ise hala kullanıcıları açısından dünyanın en önemli sosyal medya kaynaklarından birisi olma özelliğini koruyor.
Ancak Dorsey’in kasım sonunda ayrılması ve Nisan’da Musk’ın ortaya birden bire çıkması bir şeylerin değişmekte ya da değiştirilmekte olduğunu işareti.
Musk önce Yönetim Kuruluna girme kararı verdi ama girerse yüzde 14’den fazla hisse alamayacağını öğrenince, girmedi. Bu arada şirkete 44 milyar dolarlık bir fahiş fiyatlı satın alma teklifi yaptı. Yönetim Kurulu yine de tekliften hoşlanmadı ve Musk’ın işini zorlaştıracak olan bir hisse planı açıkladı. Ancak sonra nasıl olduysa anlaşmaya vardılar.
Bu arada bu operasyonu yöneten kişinin Jared Birchall isimli bir varlık yöneticisinin yardımcı olduğu ortaya çıktı. Birchal aralarında Larry Ellison’un da olduğu kişilerden 7 milyar dolar toplaması sırasında gündeme geldi. Bu da ayrı bir konu ve ilginç bir kişilik. İşi zenginlerin parasını yönetmek[9].
Musk Nisan başındaki satın alma açıklamasından bu yana Twitter’ı ne yapacağına dair fikirler sarfedip durdu. Örneğin yönetim kuruluna ödenen “huzur hakları”nın kaldırılacağını ve şirketin yaklaşık 3 milyon dolar/yıl tasarruf edeceğini söylüyor. Kullanıcıların kimliklerinin onaylı hale getirileceğini, botları yokedeceğini söyleyip epeyce tartışmaya neden oldu. Sonra doğrudan mesajlar (DM’ler) için uçtan uca şifrelemenin getirilmesi gerektiğini söyledi. Ama Twitter bunu 2013’de yapmaya kalkmış sonra sessiz sedasız vazgeçivermişti (kolluk güçlerinin itirazı olduğu söylendi).
Arada Dorsey sonrası atanan Hint asıllı CEO Parag Agrawal 2 üst yöneticinin işine son verdi ve tasarruf lafları etti. Bu tasarruf laflarına işten çıkarmalar da dahil. Zaten Elon Musk’ın da stratejisinde çalışan azaltma var.
Normalde satın alma süreci sonbaharda tamamlanacak diye beklenirken, cuma günü aniden, Amerikan menkul değerler kurumuna (SEC) verilen Twitter raporunda belirtilen “sahte abone sayısı”nın az gözüktüğünü, doğru olmayabileceğini ve dolayısıyla Twitter alımını beklemeye aldığını söyledi. Twitter hisseleri yüzde 10 civarı düşüş yaşadı.
Musk elbette renkli bir kişilik. Ne yaptığını anlamak da zor. Ama ABD hükümetine çok yakın olduğunu NASA’dan aldığı ihaleler, Starlink uydularına verilen izinler ve açılan ihaleyi kazanması gibi olaylardan anlamak mümkün. Zaten Ruslar da geçen hafta böyle bir açıklama yaptılar. Ukrayna’ya StarLink vermesi ile ilgili olarak, “Bunları Pentagon taşıdı. Musk saf rolüne bürünmesin, onu sorumlu tutuyoruz” dediler. Musk yine şakaya vurdu ve aşağı yukarı şöyle dedi : “Gizemli koşullarda ölürsem, bilin”.
Önümüzdeki dönemde Musk’ın niyetini göreceğiz. Kendisi 14 nisandaki TED konuşmasında Twitter ile para için ilgilenmediğini şu sözlerle söyledi :
“Güçlü sezgisel anlayışım, azami derecede güvenilen ve geniş ölçüde kapsayıcı bir kamu platformuna sahip olmanın medeniyetin geleceği için son derece önemli olduğudur. Ekonomi umurumda değil.”
Neden “2021 yılı geliri 5 milyar dolar ve pazar değeri mayıs 2022 itibariyle 31 milyar dolar olan Twitter’a 12-13 milyar yukarıda yani 44 milyar dolar teklif etti ve neden birdenbire, neden toplam varlığının 5’de birini” bunu da gelişmelerden anlayacağız.
Son olarak Twitter’ın durumunu aktaralım; 28 Nisan’da yayınladığı 2022’nin ilk çeyrek raporlarında, Rusya’daki yasaklamaya rağmen 12 milyon yeni kullanıcı kazandığını (toplamda 329 milyon) ve 1,2 milyar dolar gelir elde ettiğini raporladı. Hergün atılan tweet sayısı ise 500+ milyon olarak kaydediliyor. Türkiye’deki kullanıcı sayısı ise 16 milyon.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…