AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yeni yasa tasarısı ile, dezenformasyon olarak da bilinen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suç olarak tanımlanırken, internetten yayınlanan haberlere, sosyal medyaya ve WhatsApp, Signal gibi haberleşme uygulamalarına yeni kısıtlamalar getiriliyor.
Bir süredir “dezenformasyon yasası” olarak tartışılan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 26 Mayıs’ta Meclise sunuldu. Teklif, basın kanunu, internet kanunu ve elektronik haberleşme kanunlarında geniş kapsamlı değişiklikler getirirken “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suç kapsamına alınıyor.
Bilişim Hukuku uzmanı ve İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından hukukçu Yaman Akdeniz, tasarıyı “seçimler öncesi internet medyasını ve sosyal medya platformlarını zapturapt altına alma hazırlığı” olarak tanımlıyor. Akdeniz’e göre bu teklifin yasalaşması durumunda internete erişim yasaklarının kapsamı genişleyecek, sosyal medya platformlarına ek yükümlülükler gelecek, WhatsApp, Telegram gibi uygulamalar denetime tabi tutulabilecek. Bu durumda Youtube, Twitter gibi sosyal platformlar da Türkiye’deki pozisyonlarını “tekrar gözden geçirebilir.”
Teklifin en çok tartışılan 29. maddesi ile “dezenformasyon” olarak tartışılan “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suç olarak tanımlanıyor. Bu maddeye göre “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla” cezalandırılacak. Buna ek olarak “failin gerçek kimliğini gizlemesi veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi” durumunda ceza yarı oranda arttırılacak.
Akdeniz, özellikle bu suçun “savcılıklar elinde yeni bir suç tipi olarak hem muhalif kişiler hem de basın mensupları açısından yeni bir yaptırım olarak ifade ve basın özgürlüğünü tehlike altına alacak yaptırımlar arasına ekleneceğini” belirtiyor.
Suçun tanımı ve kapsamı ile ilgili ayrıntıların tanımda verilmemesinin uygulamada ne şekilde kullanılacağı konusunda soru işareti yarattığını belirten Akdeniz, “çok sayıda soruşturma açılması mümkün. Vatandaşlar da suç duyurusunda bulunabilir. Savcılar reisen soruşturma başlatabilir. Uygulamada ne şekilde kullanılacağını bilmiyoruz. Basın kuruluşları ve sosyal medyayı kullanan muhalif kişiler bundan etkilenebilir,” değerlendirmesinde bulunuyor.
Yasa teklifinin ilk maddeleri internet haber sitelerini ve basın kartı ile ilgili düzenlemeleri Basın Kanunu kapsamına alıyor. Bununla, internet haber sitelerinde çalışanlar basın kartından yararlanabileceği gibi internet siteleri de Basın İlan Kurumu’ndan ilan desteği alabilecek.
Şimdiye kadar internet haberciliği “gazetecilik” olarak tanımlanmıyor, bu konuda kanuni bir düzenleme bulunmuyordu. Basın örgütleri internet haberciliği ile ilgili bir düzenleme olmamasının ve basın meslek yasasına dahil edilmemesinin çalışanlar açısından hak kaybı yarattığını belirtiyordu.
Meclise sunulan yasa teklifi bu açıdan olumlu görünse de, internet haberciliğinin basın kanunu kapsamına alınması internet siteleri için “bir dizi soruna” da kapı açıyor.
İnternet siteleri üzerinde baskıyı arttırabilecek uygulamaların başında “tekzip” uygulaması geliyor. Tasarının yasalaşması halinde haberlere erişim engeli kararı verilmesinin veya içeriklerin kaldırılmasının yanında aynı zamanda “hiçbir düzenleme ve ekleme yapılmadan tekzip metinlerinin internet haber sitelerinde yayınlanması” zorunlu kılınıyor.
Erişim engellemeleri ile bir haberin yayınlandığı gün içinde kaldırılabildiği düşünüldüğünde, tekzip metinlerinin bir hafta kadar o sitede yayınlanması Akdeniz’in tanımıyla “ciddi bir yaptırım” olarak sitelerin karşısına çıkacak.
Tasarıyla birlikte internet sitelerinin erişime engellenmesi, içerik kaldırılması gibi uygulamaları düzenleyen 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi” kanununda da değişiklik yapılıyor. Yeni suç tanımları ve eklemelerle daha önce internet yasasında yer almayan konulardaki içerik ve haberler erişime engellenebilecek ve yayından kaldırılabilecek.
5651 sayılı kanun 2007 yılında çıktığında yalnızca çocukları koruma amacı taşıyordu. Kanunun Madde 8-1 a)’da intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, müstehcenlik, fuhuş gibi 8 suç tanımlanıyordu. Bu konularda mahkemelere ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’na (BTK) erişim engeli kararının çıkartılması veya engel kararı verebilmesi yetkisi veriyordu. Diğer suçlara istinaden verilemiyordu.
Akdeniz, şimdi “bu ayrım ortadan kaldırıldı” diyor ve ekliyor: “2, 5, 6 ve 7. maddeler gidiyor. MİT kanununda yer alan iki suç ve yeni tanımlanan dezenformasyon suçu buraya ekleniyor. Şimdi bu suçlarla ilgili de BTK erişime engelleme kararı verebilecek. BTK’nın erişime engelleme yetkisinde eskiden bazı kısıtlamalar vardı, yurt içi yurt dışı ayrımı vardı. Şimdi bu ayrım da ortadan kalkıyor.”
Twitter Youtube gibi sosyal medya platformları 2020’de yapılan yasa değişikliği ile gündem olmuştu. Türkiye, bu platformlara Türkiye’de zorunlu temsilci bulundurma şartı getirmiş, şarta uymayanlar için bant genişliğinin yüzde 98’e kadar daraltılmasına kadar varan yaptırımlar getirmişti.
Akdeniz, şimdiye kadar platformların bir yaptırımla karşılaşmadıklarını ancak geçtiğimiz yaz değişimin sinyallerinin verildiğini belirtiyor: “Özellikle orman yangınları sonrasında sosyal medyadan gelen eleştiriler sonrasında tekrar bir düzenlemeye gidileceği sinyali verilmişti. Şimdi Türkiye’deki yükümlülüklerini yerine getirmezlerse ciddi cezalarla karşılaşacaklarını anlıyoruz.”
Yeni tasarıda sosyal ağ sağlayıcılarına “algoritmaların raporlanması zorunluluğu, içerik kaldırma, içerikler ve içerik oluşturana ilişkin bilginin yetkili kolluk birimleriyle paylaşılması, ek idari yaptırımlar” gibi düzenlemeler getiriliyor.
Akdeniz, bu durumun sosyal medya platformları açısından baskı oluşturacağını söylüyor: “TCK’da yer alan bazı suçlarla ilgili kullanıcı bilgileri talep edildiği zaman verilmesi zorunlu. Türkiyenin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri anonim hesapların kimlere ait olduğunu tespit edememesi veya hesaplarla ilgili bilgi alamamasıydı. Dolayısıyla şimdi bazı suçlara ilişkin ki buraya ‘dezenformasyon’, Anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar da eklenmiş. Baskı oluşturacaktır sosyal medya platformları açısından.”
Bu durumun Twitter Youtube gibi platformların 2020 yılındaki kararlarını “tekrar değerlendirmesine” de yol açabilir. Yaman Akdeniz, bu platformların, “bu koşullara boyun eğip eğmeyeceklerini bu yaptırımlar meclisten geçip kanunlaşacağı zaman anlayacağız ancak burada gidişat sosyal medya platformları açısından iyi değil,” diyor.
Bunlara ek olarak şebekeler üstü hizmet sağlayıcılar maddesi ile Whatsapp, Signal, skype gibi uygulamlar da regülasyon kapsamına girebilecek. Böyle olursa uygulamalar, Türkiye’deki aktif bireysel ve kurumsal kullanıcı sayısı, sesli arama sayısı ve süresi, görüntülü görüşme sayısı ve süresi, anlık mesaj sayısı gibi bilgileri BTK’ya bildirmekle yükümlü olacak.
2023 seçimlerinin git gide daha da önemli bir gündem maddesi olduğu bu günlerde, böylesi bir tasarının kanunlaşması, ifade ve basın özgürlüğünün Türkiye’de bir seviye daha gerilemesine sebep olacak. Bu sebeple de Akdeniz, konunun siyasi ayağının pas geçilmemesi gerektiği görüşünde:
“Bu yasa hükümetin vatandaşın hakkını korumak için değil, kendini korumak için hazırladığı bir tasarı.”
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…