Seçimler, ülkelerin kaderini değiştirir. Seçimler, gelecek nesillerin dünyaya açılan kapısını etkiler. O nedenle siyasilerin en büyük yükümlülüğü, gençlere sunacakları vaatlerde gizlidir. Yıllardır bu üç cümleyi arka arkaya sıralayıp tek bir soru soruyorum “Siyasetin derdi seçim kurtarmak mı? Nesil kurtarmak mı?” Eğitim vaatleri önümüzdeki seçim sonuçlarında etkili olacak mı?
Türkiye, hızla yeni seçim sürecine yaklaşırken, meydanlardaki, ekranlardaki, kürsülerdeki seslerin sayısı arttı. Biz de görevi toplumun gözü, kulağı, sesi olmak olan Türkiye’nin eğitim alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşu olarak 94 yıllık tecrübemizle gözlemlemeye başladık. Siyasi görüş fark etmez, eğitim alanında kim ne söyleyecek, ipuçlarının peşine düştük. Sonuçta, elimizi taşı altına koyalım, toplumun, ailelerin, gençlerin eğitimden beklentilerini sahada araştıralım istedik. Bu nedenle, üç nesli aynı sandıkta buluşturacak seçim sürecinde, eğitim taahhütlerinin ne kadar etkili olacağını göstermek amacıyla “Siyasi Partilerin Eğitim Vaatlerinin Seçmen Tercihlerindeki Rolü Araştırması”nı yaptık. Çalışmamızı üç temel oturttuk.
• Siyasi partilerin eğitim vaatleri ile seçmenlerin oy verme davranışları arasındaki etkileşimi belirlemek amacıyla KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin desteği ile yaklaşık 3000 kişilik bir örneklem üzerinden saha araştırması yaptık.
• Türk Eğitim Derneği (TED) Düşünce Kuruluşu TEDMEM, 1950’den günümüze siyasi partilerin seçim vaatlerini inceledi ve Türk siyasi yaşamı için bir ilk olan polimetre kavramını ete kemiğe büründürdü.
• Dünya ülkelerinin seçim süreçlerindeki eğitim vaatleri ve taahhütleri incelendi. Kimin ne dediği ne kadarını gerçekleştirdiği analiz edildi.
Sonuçta çok temel bir soru üzerinde fikir birliğine vardık ve vatandaşa sorduk: seçimin kaderi eğitim vaatlerine mi bağlı?
Yanıt oldukça keskin bir netlikteydi: evet.
Yetersiz ve ölçülemeyen vaatler
Vaat, siyasetin anayasasının temel maddesidir. Ancak bir şey yıllarca tekrarlanıyor ama bir sonuç elde edilemiyorsa biz ona vaat diyemiyor, sandığı kurtarma sözleri diyoruz. Öyle ki Türkiye’de bugün torunlarını kucaklarına almış kişilerin yani yaklaşık 70 yıldır bu dünyada olanların her seçim sürecinde duyduğu eğitim vaatleri nelerdir?
“Eğitimde fırsat eşitliği, sınavların kaldırılması, YÖK’ün kaldırılması, eğitime erişimin artırılması, mesleki eğitimin geliştirilmesi, öğretmen niteliğin artırılması, vb”
Hak yemek istemiyoruz. Eğitim sistemini ileriye taşıyan adımlar atılmamış değil. Sadece, biz bu adımları da çok mehter yürüyüşüne benzetiyoruz. İki adım ileri atılırken yapılan hatalar, öngörülmeyen imzalar bu ilerlemeyi bir adım geriye götürüyor. Özetle, siyasi partilerin yıllar içinde değişmeyen eğitim vaatleri, Türkiye’nin değişmeyen eğitim ihtiyacını ortaya koyuyor. Ne yazık ki Türkiye’de eğitime yönelik seçim vaatleri, dünya örneklerine kıyasla çok genel, popülist, yüzeysel ve belirsiz kalıyor.
Türkiye’de bir ilk: polimetre
Dünyayı incelediğimizde, Birleşik Krallık, Kanada ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde seçim sırasında verilen sözlerin, seçilen yönetimler tarafından yerine getirilip getirilmediğini izleyen ve değerlendiren denetleme mekanizmaları bulunduğunu gördük. Kanada’da Polimetre, ABD’de PolitiFact gibi sosyal girişimler bulunurken, Birleşik Krallık’ta devlet düzeyinde bir yasal kontrol mekanizması var. Türkiye’de vaatlerin gerçekleştirilme durumlarına ilişkin sistematik bir izleme sistemi ise bulunmuyor. Hâl böyle olunca biz de 1950-2018 yılları arasında Türkiye’deki tüm siyasi partilerin iktidara geldikleri takdirde uygulamayı taahhüt ettikleri eğitim vaatlerinin ne kadarını gerçekleştirip gerçekleştirmediğini ölçmek üzere bir “Polimetre” hazırladık ve durumlarını değerlendirdik. Buradan çıkan sonuçlar sonrasında ise vatandaşa sorduk ‘Türkiye’deki eğitim sisteminin sorunları nelerdir?”
Oy eğitim vaadiyle değişir mi?
Araştırmanın en can alıcısı sorularından biri şuydu: Oyunuz seçim vaatleriyle değişir mi? Yanıtlar çok açıktı. Türkiye genelinin yüzde 45’i seçim vaatleriyle oyunun değişeceğini söylüyor. 18-24 yaş aralığında bu soruya ‘evet’ diyenlerin oranı ise yüzde 57.
Her 10 öğrenciden yaklaşık 7’si oy tercihinin seçim vaatleri ile değişebileceğini belirtirken, meslek gruplarına göre incelendiğinde beyaz yaka çalışanların yüzde 48’inin; işçi, esnaf ve çiftçinin yüzde 40’ının; emeklilerin yüzde 35’inin; ev kadınlarının yüzde 41’inin seçim vaatleriyle oy tercihini değişeceğini gördük. İşsizlerin ise yüzde 50’si seçim vaatlerine göre oyunun değişebileceğini belirtti.
Siyasetçilere çağrı
Eğitim, siyasetin öncelik vermesi gereken konular arasında ekonomiden sonra ilk sırada geliyor. 18-24 yaş aralığındaki her iki gençten biri eğitim sistemine öncelik verilmesini istiyor. Vatandaşların yarısından fazlası eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştirebileceğinin altını çiziyor. Toplumun yüzde 56’si, gençlerin ise yüzde 67’si eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştirebilir. Verilerden bazıları şöyle:
• Her 10 kişiden 8’i ancak eğitim seviyesi yükselirse Türkiye’nin güçlü bir ülke olacağını düşünüyor.
• Toplumun yüzde 74’ü, gençlerin ise yüzde 83’ü çocuklarının istediği eğitimi alamamasından korkuyor
• Toplumun yüzde 67’si, gençlerin ise yüzde 84’ü imkânı olsa çocuklarının veya kendilerinin yurt dışında eğitim almasını istiyor.
• Toplumun yüzde 85’i, gençlerin ise yüzde 80’i çocuğunun eğitimine devam edebilmesi için her türlü rahatlıktan vazgeçebileceğini söylüyor.
Seçmenin siyasetçilerden beklentileri aşağıdaki tabloda görülebilir:
Somut çözüm önerileri
Müfredat
• Bilgi ağırlıklı sistem “zihinsel soykırım” olan ezberden arındırılmalı. Öğrencilere yaşam becerisi kazandıracak bir müfredat hazırlanmalı.
Sınavlar
• Sınav odaklı eğitim sisteminden vazgeçilmeli.
• Ortaöğretime geçişteki sınav kaldırılmalı
• Lise öğrencileri, 11. Sınıfta diploma almalı ve meslek yüksek okulları, ön lisans programları ve açık öğretim programlarına gidebilmeli. Lisans programlarına hazırlanacak öğrenciler için 12 sınıf üniversiteye hazırlık yılı olarak okulda geçirilmeli.
Mesleki eğitim
• 11.sınıf sonunda öğrenci, okul başarı puanına göre meslek yüksekokuluna yerleştirilmeli.
• Mesleki eğitimde bulunan Anadolu Teknik Liseleri, Anadolu Meslek Liseleri ve Mesleki Eğitim Merkezleri yeniden yapılandırılmalı.
• 2 yıllık meslek yüksekokulu eğitiminin büyük çoğunluğu sahada işbaşında geçecek şekilde planlanmalı.
• Teşvikler piyasa ihtiyaçları ve istihdam garantili olmalı ve ücretler en az öğrenci maliyetinin bir buçuk katından başlayarak verilmeli.
Üniversiteler
• Üniversitelerin sayısı, bölüm ve öğrenci kontenjanları; bölgesel/kentsel ihtiyaçlar, işgücü arz-talep dengesi ve geleceğin işleri gözetilerek planlanmalı.
• Üniversitelerin en önemli insan kaynağını oluşturan akademik personelin niteliğini yükseltmek üzere şeffaf ve güvenilir bir atama ve görevde yükseltme süreci yapılandırılmalı; üniversitelerin nitelikli bilim üreten merkezler olması için akademik personelin çalışma koşulları ve özlük haklarına ilişkin düzenlemeler yapılmalı.
Öğretmenler
• Öğretmenlik mesleğinin değerini ve itibarını artıracak, öğretmenlerin özlük hakları ile çalışma koşullarını iyileştirecek politikalar benimsenmeli. Bu politikalar, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumları ile öğretmen istihdam eden kurumlar arasında etkili bir iş birliği ve koordinasyona dayalı olmalı.
Sonuç olarak eğitim, siyasetin ezberlenmiş denklemlerini bozabilir. Nesli kurtarmayan, seçimi kurtaramaz.