Geçtiğimiz hafta 19 milyondan fazla öğrenci, ara dönem karnesini aldı. Son dönemlerde verilen karneleri inceleme fırsatı bulduysanız başarı puanlarının ve değerlendirmelerin artık gerçek durumu yansıtmadığını ve karnelerde çocuğun ilgi, bilgi, yetenek, gelişim ve genel gidişatıyla ilgili özgün anekdotların yer bulmadığını sizler de fark etmişsinizdir. Bugün geldiği haliyle karneler, çocukların öğrenme yolculuğunun somut bir örneği olmanın
BirGün gazetesinin 19 Şubat 2022 tarihli manşeti şöyleydi: “Yayınsız kitapsız üniversite” ve haber içeriğinde YÖK raporuna göre üniversitede öğrenci başına düşen kitap ortalaması 8, öğretim üyesi başına düşen yayın ortalaması ise 0.20 olarak belirtilmişti. Haber, söz konusu durumu YÖK’ün bile gizleyemediğini söylüyordu. Raporda THE, QS ve ARWU verilerine göre dünyada ilk 500 içinde sadece 6
Seçimler, ülkelerin kaderini değiştirir. Seçimler, gelecek nesillerin dünyaya açılan kapısını etkiler. O nedenle siyasilerin en büyük yükümlülüğü, gençlere sunacakları vaatlerde gizlidir. Yıllardır bu üç cümleyi arka arkaya sıralayıp tek bir soru soruyorum “Siyasetin derdi seçim kurtarmak mı? Nesil kurtarmak mı?” Eğitim vaatleri önümüzdeki seçim sonuçlarında etkili olacak mı? Türkiye, hızla yeni seçim sürecine yaklaşırken, meydanlardaki,
Türkiye’nin göçmen politikasının belirsizliği, büyük bir karşı dalga yarattı. Geçici koruma statüsündeki sığınmacılar, kaçak göçmenler, konut satın alma karşılığı oturma izni ve yurttaşlık vaad edilenler, farklı kategoriler olsa da, hepsi beraberce değerlendiriliyor. Bunun nedeni, açıkça tanımlanmış ve halktan onay almış bir politikanın olmayışı. Göçmenlik, insani bir durum: Kimisi savaştan kaçıyor; kimisi de bizim gençlerimiz gibi,
Madem YÖK’ün kaldırılmasını konuşuyoruz; başarılı ülkelere bir bakalım; acaba onlar üniversitelerini nasıl yönetiyorlar? Ne kadar kaynak ayırıyorlar? Uluslararası üniversite sıralamalarına, mesela THE’ye göre, ilk 100’de en çok üniversitesi olan ülke, 39 üniversite ile Amerika. Onu 11 üniversite ile İngiltere ve 10 üniversite ile Çin izliyorlar. OECD ülkeleri içinde, Kanada (6), Hollanda (8), Avustralya (7) ilk
Üniversite sıralamalarının anavatanı, Amerika Birleşik Devletleri. ABD’de 4000 civarı “üniversite” var. Üniversiteleri kontrol eden merkezi bir kuruluş olmadığı gibi, öğrencilerini de kendileri seçiyorlar. Bunların sıralanması büyük bir ihtiyaç çünkü ABD’de üniversite eğitimi ücretli ve bu ücreti vereceklerin alacakları hizmeti değerlendirmeleri lazım. Üniversite sıralamaları bu amaçla yapılsa da, dünyanın her tarafından üniversiteler gibi Türk üniversiteleri de
Turizmi açmak için 1 Temmuz’dan itibaren Covid-19 tedbirlerinin kaldırılması ve kontrolsüz “normalleşme” ile birlikte son iki haftada vaka sayıları hızla artmaya başladı. Temmuz ayının ilk haftasında günlük vaka sayısı 5.000’in altına düşmüşken 27 Temmuz’da 20.000’e yaklaştı: resmi verilere göre vaka sayısı 4 haftada 4 kat artmış görünüyor. Vaka sayıları hala yüksek, aşılanma oranı düşük ve
Bugünkü kabine toplantısının ardından salgına karşı alınacak önlemlerle ilgili bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “kısmi kapanma” kararı alındığını açıkladı.Erdoğan, bugün başlayan Ramazan ayının ilk iki haftası boyunca uygulanacak tedbirlerin gözlenip iki hafta sonra tekrar bir değerlendirme yapılacağını söyledi. Hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması devam edecek. Hafta içi sokağa çıkma yasağı saat 19 –
Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 Mart akşamı “normalleşme” kararlarını açıkladı. Zaten Şubat başından itibaren 1 Mart itibarıyla tedbirlerin kaldırılacağı/gevşetileceği yolunda çeşitli haber kırıntıları duymaya başlamıştık. On bir aydır salgını takvimle yönetmeye çalışıyoruz. Halbuki virüs takvim bilmiyor. Onun kendi seyri var. Düşmanımız oysa, onun davranış şeklini anlayıp, uygun tedbirler almak lazım. Yani veri kullanmak lazım. Tedbirlerin konulup kaldırılmasına,
Vaka sayıları yine yükselişte. Son 15 gün içinde Sağlık Bakanlığı’nın ilan ettiği resmi sayılar dörtte bir oranında arttı. Birçoğumuz üç aydır süren hafta sonu ve akşam sokağa çıkma yasaklarından bunalmış yakınıyoruz. Birilerini unutuyoruz: Çocukları ve 65 yaş üstündekileri. Onların bizimkilerden çok daha ağır olan kısıtlamaları artık tedbir sınırını geçti, başlı başına sağlık sorunu kaynağı ve
- 1
- 2