Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği, Prof. Dr.
Boğaziçi Üniversitesi’ne son 28 ayda yapılanlar, bir üniversiteyi imha etmek için iyi çalışılmış bir şablon gibi: Üniversitenin tepesine bir kayyum rektör atanır. Bu kayyumun tek özelliği, partiye sadakatidir. Üniversitenin karar organları olan Senatosu ve Yönetim Kurulunda çoğunluk sağlayabilmek için jet hızıyla iki yeni fakülte, üstüne de bir enstitü kurulur. Yeni birimler kadrolaşmak için çok pratiktir:
11 Şubat günü, Cumhurbaşkanlığı, üniversitelerin kapatılacağı, yurtlara depremzedelerin yerleştirileceğine dair bir açıklama yaptı. Ardından, üniversitelerin çevrimiçi, uzaktan eğitim vereceği açıklandı. Öğrenciler kampüse gelmeyecek, evlerinden, uzaktan ders izleyecek. Bu aceleyle alınmış kararın her tarafı yanlış. Niye yanlış olduğunu anlatmaya çalışacağım. 16. asırda tüm dünyada sayılı birkaç rasathane arasında olan o dönemin çok iyi bir bilim adamı
Ülkemizin sınıf düşmesinde kurumlarının yok edilmesinin çok büyük payı var kuşkusuz. Kurumlar, belli misyonlara sahiptir: Örneğin bir ülkenin Merkez Bankasının birinci görevi, ülkenin parasının değerini korumaktır. Üniversite de bir kurum; misyonu da özgür düşünen, bilgiyi araştırıp bulmaktan öte, yeni bilgiler üretebilen insanlar yetiştirmektir. Nasıl ki merkez bankası bir kurum olarak aşındırıldığında ülkenin parası tepetaklak gidiyorsa,
Dün Emin Alper’in ödüllü filmi Kurak Günler’i izlerken, aklımda YÖK’ün “Akademik Hareketlilik” projesi vardı. Önce vizyona bu hafta girecek film hakkında kısa bir bilgi vereyim: Kurak Günler, Yanıklar adlı bir kasabada görevlendirilen prensip sahibi genç bir savcının içine düştüğü ikilemleri anlatıyor. Taşrada var olabilmek için adalet, dürüstlük, insan hakları gibi tüm değerlerinden vaz geçmesi isteniyor.
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünün tüm öğretim üyeleri, bugün şu açıklamayı yayınladılar: “Şubat 2022’de Yıldırım Beyazıt Üniversitesinden Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dekanlığına görevlendirmesi yapılan Prof. Dr. Murat Önder’in 16 Kasım 2022 tarihinde kendisini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkan vekili olarak atadığını öğrenmiş bulunuyoruz. Hatırlanacağı üzere, Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Ünal Zenginobuz 22
Üniversite nedir? Görkemli binalar, güzel çim sahalar, derslikler, konferans salonları, lambri duvarlarla kaplı tarihi kütüphaneler? Bütün bunlar iyi fotoğraf verir; oysa üniversite bu değildir. Üniversite, gece yarısı kütüphanenin bir köşesinde çalışırken sözleşmesinin ve çalışma vizesinin iptal edildiğini, 15 gün içinde evini barkını toplayıp ülkeden ayrılması gerektiğini öğrenen, ama üzerinde çalıştığı matematik problemine ara vermeyen Matematik
Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Kayseri’de Tayvan’ın çip üreticisi olarak öneminden bahsetmiş ve çip çok önemli; bizim de yatırımımız var, fabrika yeri ayırdık demiş. Ayrıca, çip üretimi çok su gerektiriyor; ona bakıyoruz demiş. Demek su bulunca, herhangi bir ürünün fabrikası, mesela tekstil fabrikası kurar gibi çip fabrikası da kurulabiliyor. Halbuki tekstil imalatının bile bazı incelikleri var;
Geçen hafta 30 Haziran – 1 Temmuz günleri, 13 değişik kurumdan 50 akademisyen, Ankara’da, daha önce ziyaret ettiğimiz Türkiye Barolar Birliği’nin konferans salonundaydık. “Türkiye Yükseköğretim alanının yeniden yapılandırılması“ başlıklı bir çalıştay düzenledik. İçimizde üç eski rektör, 10 civarında rektör yardımcısı, bir o kadar dekan, enstitü müdürü, anabilim dalı başkanı vardı: hepsi 20-30 sene bu görevleri
Geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde bir veri güvenliği skandalı yaşandı. Bilgi Teknolojilerinden sorumlu dört profesör, kişisel verilerin izinsiz olarak üçüncü taraflarla paylaşılmasının yanı sıra, siber güvenlik hizmeti vermesi gereken bir yüklenici firmanın, tam tersine, güvenliği yok edebilecek işlemler yapmak üzere talepte bulunduğuna şahit oldu. Bu büyük hataları ortaya çıkaran dört profesör, anında görevden alındı; bu işleri
Veri güvenliğinin kaybı, bir ülkeyi çökertebilir. 15 Temmuz’da yaşadık, gördük. Veri güvenliğinin kaybı, bir ülkenin silahlı kuvvetlerini kendi meclisini bombalamaya kadar götürdü. Tabii ki bir anda olmadı; yılların tahribatı. Karşı çıkanlar adım adım nasıl yapıldığını anlattılar; karşılarındaki örgüt seslerini bastırdı. Çok uzun bir süreye yayılan, ve çok değişik teknikler kullanılan bir süreç olduğundan, basitleştirmeden, tahribatın