Hepimizi acılara boğan 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli ikiz depremin üzerinden bir ay geçmeden bu kere altılı masada siyasi bir deprem yaşandı. Üç gün boyunca televizyon ekranlarına kilitlenerek muhalefet kanadındaki siyasi gelişmeleri heyecanla izledik. Depremde ortaya çıkan aksaklıktan ekonomik krize, oradan Suriyeli sığınmacılar sorununa dek önemli konular medyada birkaç gün geri planda kaldı. 13 milyon insanımızı
Türkiye’nin göçmen politikasının belirsizliği, büyük bir karşı dalga yarattı. Geçici koruma statüsündeki sığınmacılar, kaçak göçmenler, konut satın alma karşılığı oturma izni ve yurttaşlık vaad edilenler, farklı kategoriler olsa da, hepsi beraberce değerlendiriliyor. Bunun nedeni, açıkça tanımlanmış ve halktan onay almış bir politikanın olmayışı. Göçmenlik, insani bir durum: Kimisi savaştan kaçıyor; kimisi de bizim gençlerimiz gibi,
Milli Savunma Bakıan Hulusi Akar, Türkiye sınırından kayıtsız girişlerin büyük ölçüde kontrol altında tutulduğunu, kontrolsüz geçiş sebebiyle ülkede göçmen sorunu olduğu eleştirilerinin “dezenformasyon” olduğunu söyledi. Hudut güvenliğiyle ilgili inceleme ve denetlemelerde bulunmak için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever ile Hatay’a giden Bakan Hulusi Akar, burada Sözcü Gazetesi’nden Deniz
2020’de Türkiye’de ne oldu? Bu soruya pek çok kişi “ne olmadı ki” diye cevap verecektir. Covid-19 salgını, milyonlarca insanın işsiz kalması, net döviz rezervinin negatife dönüşmesi, doların 5.9’dan 8.4 TL’ye çıkması, bir Merkez Bankası başkanının daha görevden alınması… Bütün bu olanlar büyük dalgalara ve hatta fırtınalara benzetilebilir. Dolar, enflasyon oranı, faiz gibi temel ekonomik değişkenlerin
“Güvenlik” söz konusu olduğunda, kişi hak ve özgürlükleri askıya alınabiliyor, yasalar çiğnenebiliyor, hatta insanlık-dışı davranışlar meşrulaştırılabiliyor. Böyle durumlarda güvenlik fikri, bireylerin hakları, özgürlükleri ve yaşam koşullarını tehdit eden bir düşmana dönüşebiliyor.Son iki haftadır, Avrupa’nın sınırlarının bu şekilde bir güvenlik meselesi haline getirilmesi suretiyle, Türkiye’den Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacıların insanlık-dışı muameleye maruz kaldıklarını görüyoruz. İdlib’de meydana