Gazeteci - Yazar
Her konuda aynı ifadeleri büyük bir başarıyla farklı anlamlarda kullanmayı başarmada ustalaşan Kıbrıs’taki taraflar, 1964’ten beri dura kalka devam eden Kıbrıs toplumlararası görüşmeler sürecinin Kıbrıs’ta çözümü neden bir türlü gerçekleştiremediğini de çok farklı şekillerde izah etseler de artık uluslararası gözlemciler bile çözümün önündeki en büyük engelin Birleşmiş Milletler’in parametreleri olduğu görüşünde birleşmeye başladılar. Adada görev
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 20 Eylül’de New York’ta Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile de görüştü. Görüşmede 5 Eylül’de Ankara’da buluşan Dışişleri Bakanları Hakan Fidan ve Yorgo Gerapetritis’in çizdiği “olumlu gündemden” Akdeniz’de göç ve doğal afetlerle ortak mücadeleden söz edildi, Kasım ayında bir Güven Artıcı Önlemler toplantısından ve 7 Aralık’ta Selanik’te Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı gündeme
Kıbrıs Rumlarını bir telaş sardı. Rusya’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında konsolosluk hizmeti verecek bir ofis kuracağı haberlerinin Moskova tarafından da resmen değilse bile “güvenilir” kaynaklarca doğrulanması, KKTC Rusya tarafından tanınıyor mu paniğine yol açtı. Halen KKTC topraklarında yaşayan vatandaşlarına yönelik konsolosluk ve sair diplomatik talepleri karşılamak üzere başta İngiltere, Almanya olmak üzere birçok ülke
Kıbrıs’ta yeni bir çözüm süreci ihtimalini ortaya çıkaran gelişmeler sadece ABD Senatörünün geçen hafta -ilk defa- doğrudan KKTC’nin Ercan Havalimanına inmesi, daha doğrusu bunun kamuoyouna açık yapılması değil elbette. O konuya geleceğiz ama önce bir manzaraya bakalım. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin 55 bin can kaybı yanı sıra Türkiye’deki ekonomik krizi derinleştirici etkisi, buna rağmen
Öldürülmesi üzerinden haftalar geçti ama Halil Falyalı suikastı “Bir acayip mafya hikayesi” olarak gizemini koruyor. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in sosyal medya paylaşımlarıyla Türkiye gündemine gelen Halil Falyalı’nın “infaz” görünümlü suikastının arka planında Kuzey Kıbrıs’taki suç örgütü “baronunun” değişimi mi, yoksa çok şey bilen “iş insanının” susturulması mı var? 9 Şubat’taki “infaz” sonrasında çok iddialar
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) 2020 cumhurbaşkanlığı seçimi ile başlayan ve neredeyse bir yıldan fazla devam eden “fetret devri” 23 Ocak seçimleri ile nihayet geride bırakıldı. 23 Ocak seçimleri birçok açıdan değişik değerlendirmeler yapılabilmesine olanak veren sonuçlar doğurdu. İktidar UBP; muhalefet CTP Seçimde sağın ve solun bloklaştığı, adeta iki partili bir sistemin oluştuğu, sanki cumhurbaşkanlığı