Türkiye usulü başkanlık sistemi en azından Cumhur ile Millet ittifaklarını oluşturmakta ve muhalefetteki 6 Partiyi bir masa etrafında buluşturmakta başarılı oldu. Ancak ülkenin temel sorunlarına sürdürülebilir çözüm getiremedi, hatta yeni ve derin sorunlar da ortaya çıkardı. Çözüm STK’ların gönüllü çalışarak geliştireceği önerilerin hataya geçmesi için siyasetçiler üzerinde baskı kurmasına bağlı. Fakat oldukça cesur ve kararlı davranan kadın dernekleri hariç STK’ların özellikle çoğu iş dünyası ve STK’ları korkma derecesinde bir çekingenlik içinde olduğu acı bir gerçek.
Türkonfed’in politika belgesi olarak benimsediği “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu” isimli kitabın yazarı, Daha İyi Yargı Derneği’nin kurucu başkanı, A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu isimli, içinde 9 ana konuda yenilikçi reform önerileri sunan eserin fikir lideri olmam hasebiyle hakkım ve bir evladı olduğu bu millete minnet borcum, aşağıdaki talep ve soruları 6 Parti liderlerine iletme yükümlülüğü getiriyor.
1. Orta Demokrasi’den kurtulmayı taahhüdü
Türkiye’nin temeldeki sorunu bir “Orta Demokrasi” olmasıdır. Bunu Türkonfed’in politika belgesi olarak kabul ettiği “Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu” başlıklı metinde tespit ederek, çözümün yolunu göstermiştik.
Orta demokrasi olmamızın sebeplerinden birisi siyasi partilerin anti-demokratik, oligarşik yapısıdır. Muhalefetteki 6 siyasi lider olarak sizler Güçlü Parlamenter Sistemi öneriyor; fakat orta demokrasi sorunu için çözüm önermiyorsunuz. Başkanlık veya parlamenter olması bu sorunu çözmüyor. Eldeki ayıplı demokrasi ile yetiniyorsunuz.
Siyasi partilerde antik ve anti-demokratik delegelik sistemini kaldırmayı, blok seçimleri yasaklamayı, lider ve merkez yönetim yetkilerinin maksimum yüzde 10 ile sınırlandırmayı açıkça ve vadesini belirterek taahhüt etmenizi bekliyoruz.
2. Siyasetin elini yargıdan tam olarak çekmesi
Türkiye’nin demokrasi, yönetim, hukukun üstünlüğü, eğitim ve ekonomi alanlarındaki sorunların kaynağı yargı sorunudur. Yargı sorununun temel sebebi ise siyasetin elini yargıya sokmuş, elini kolunu bağlamış ve görev yapamaz hale getirmiş olmasıdır. Bu soruna yargının tam bağımsızlığını, herkesin güven duymasını sağlayacak yenilikçi ve kalıcı bir çözüm getirmek zorunlu; bunun için ise en başta siyasetin elini yargıdan tam olarak çektirmek şarttır.
Buna karşın 6 Parti Mutabakatında hakimler kurulunun yarısını yani 6 üyesini meclisteki siyasi partilerin üçte iki çoğunlukla seçmesini, daha fazla siyasi görüşün temsil edilmesini, yargının daha da siyasallaşmasını öneriyorsunuz.
Yargının siyasallaşmasını tam olarak önlemek, hiçbir kişi, grup veya koalisyonun etki edemeyeceği, şeffaf, tüm karar ve işlemleri yargı denetimine tabi ve liyakati öne çıkaracak şekilde bir düzenlemeyi neden önermiyorsunuz?
HSK’nın idari kararlarının neden bir kısmını yargı denetimine açacağınızı söylüyor, neden tamamını yargı denetimine açmıyorsunuz? Neden isteyen herkese dava açma hakkı vermeyi düşünmüyor, neden bu davaları hızla görecek bir mahkeme tasarımı yapmıyorsunuz?
Siyasi referansla göreve alınmış, genç ve tecrübesiz hakimler sorununu, Mecelle’de bile tarif edilmiş olan olgun, tecrübeli ve tam yetkin hâkim ve savcı kadrosu oluşturarak çözmek için neden bir öneri geliştirmiyorsunuz?
3. Karşıtınızla uzlaşma zorunluğu, asırlık fırsat penceresi
Tarihte hiç gerçekleşmemiş olmasına dayanarak, hiçbir partinin veya koalisyonun anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşamayacağını; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dönüş için karşı tarafınızla uzlaşmak zorunda olduğunuzu düşünüyorum. Bu zorunluluk Türkiye için tarihi bir fırsat penceresi açmakta. Bu pencereyi açmak siyasilerin öncelikle yargı sorununu çözmesi halinde açılacaktır. Bunu gerçekleştirme sorumluluğu siz politikacılara düşmektedir. Bu fırsatı israf etmeyeceğinize dair söz veriniz. Muhataplarınızla öncelikle yargı sorununu çözmek üzere bir uzlaşma yapınız. Sizler de biliyorsunuz ki Türkiye’nin sorunlarının gerisi kendiliğinden çözülecektir.
4. Yargı sorunun çözümü için kamuoyuna açık taahhüt
Sizleri, yargı sorununun kökten çözümü için aşağıdaki hususlar açık bir şekilde ve bir yol haritası ile birlikte ortaya koyarak şu tahhütlerde bulunmaya davet ediyorum:
o Yargı üst kurulunu kaliteli hizmet odaklı, tam bağımsız, bağımsızlığını koruyabilir, görevini yapmaya tam yetkin hale getireceğiz,
o Daimî hukuk şurası kuracağız, toplumun ihtiyacını güncel olarak tespit edeceğiz ve tavsiyeler edineceğiz,
o Hâkim ve savcılar da avukatlar ve noterler gibi kendi bağımsız demokratik meslek kuruluşlarını kuracaklar,
o Çağdaşları ile yarışın yetkinlikte hukukçular yetiştireceğiz, yargıda modern uyuşmazlık yönetimi anlayışını benimseyerek arkaik yargılama usullerini iyi işler fakat kaliteli hizmet üretir şekilde geliştireceğiz; 4-5 yıl süren davaları en geç 3-4 ay içinde çözeceğiz,
o İdari makam ve kurumlarının soruşturma izni vermesi şartını ilga edeceğiz, her türlü kamu görevlisinin suçlarının yargının özgürce soruşturmasını ve dokunulmazlar da dahil bütün kamu görevlilerinin ve siyasilere karşı kayıtsız şartsız hukukun üstünlüğünü ve kanun önünde eşitliği tam olarak sağlayacağız
5. Çağdaş, etkin çalışan istikrarlı bir devlet yapısı
STK’larla etkin olarak işbirliği yaparak ülkemizin kemikleşmiş yönetim yapısı sorunlarına yenilikçi çözümler bulmanızı, çağdaşları seviyesinde demokratik bir sosyal devlet tasarımı geliştirmenizi bekliyorum.
Çağdaş, demokratik ve istikrarlı bir sosyal devlet tasarımı, yargının yürütmeden ve siyasetten tam bağımsız olmasını ve bağımsızlığını sürdürebilmesini gerektirir. Bunun için ise siyasi partilere ve yönetimine katılımı kolaylaştırmak, seçim barajlarını yüzde 1’e kadar düşürerek halkın yönetimde sağlıklı olarak temsil edilmesini sağlayan bir yasama kompozisyonu oluşturmak gerekir.
Devasa devlet gücünü tek kişinin kullanması, elbette yürütmede istikrara değil bozuşmaya, keyfiliğe ve kötü yönetime neden olur. Bu tehlikeden tam anlamıyla ve gerçekten kaçınabilmek için devlet gücünün kullanımında politika belirleme, icraat ve düzenleme işlevlerini ayırmak zorunludur.
Bu çerçevede özellikle millî mutabakat gereken konularda halkın çoğunluğunu temsil eden anayasal kurumlar; yasama ile yürütmenin ilişkilerini kolaylaştırıp güçlendiren kurumsal platformlar oluşturulmalıdır.
Yürütmenin istikrarı için hükümet gerektiğinde düşürülebilmeli, ancak devlet gücünü ele geçirmek isteyenlerin entrikaları önlenmelidir. Her hâlükârda yürütmenin istikrarı ve yüksek derecede hukuka uyarlığını sağlamak bürokratları iktidardaki siyasetçilere karşı güçlendirmekle mümkündür. Bunun için ise bürokratların ve siyasilerin suçlarını yargının izin veya onay almadan özgürce soruşturabilir olması gerekir.
Bu amaçla geliştirmiş olduğum (bu bağlantıda bulabileceğiniz) örnek devlet yapılanma tablosunu da dikkate alarak istikrarlı bir hukuk devleti yapısı geliştirip toplumsal tartışmaya açmanızı ve ileri devlet olmamızın yolunu açmanızı diliyorum.