İktidar yanlısı gazete, tv ve internet sitelerinin bugünlerde en sevdiği haberler arasında Avrupa’da halkın gaz, elektrik ve gıda fiyatlarını protesto için sokağa döküldüğü, hükümetleri istifaya çağırdığı haberleri bulunuyor. Psikolojik savaş taktikleriyle, Türkiye’de halkın sokağa dökülmediği, demek ki durumdan memnun olduğu mesajını vermek istiyorlar. İtalya’da, Fransa’da, Almanya’da, Yunanistan’da halk hukuk devletinin barışçıl protesto hakkını koruyacağına güvenerek
Türkiye usulü başkanlık sistemi en azından Cumhur ile Millet ittifaklarını oluşturmakta ve muhalefetteki 6 Partiyi bir masa etrafında buluşturmakta başarılı oldu. Ancak ülkenin temel sorunlarına sürdürülebilir çözüm getiremedi, hatta yeni ve derin sorunlar da ortaya çıkardı. Çözüm STK’ların gönüllü çalışarak geliştireceği önerilerin hataya geçmesi için siyasetçiler üzerinde baskı kurmasına bağlı. Fakat oldukça cesur ve kararlı
Elmalı’daki çocuk istismarı, Danıştay’daki İstanbul Sözleşmesi davası; yargı üzerindeki siyasi mücadelenin kamuoyunun hukuka güvenini kaybettirip yerle bir ettiğinin en yakın iki örneği. Kamuoyunun hassas olduğu davalarda konuetiketi (hashtag) açılarak kurulan sosyal medya mahkemelerinde yargı kararlarının doğruluğundan daha çok kararı veren hakimlerin liyakatli olup olmadığı, kararlarında hangi gizli elin veya odağın etkisi olduğu tartışılmakta; yargı camiası
Sedat Peker’in görevdeki ve eski içişleri bakanları, bir kısım milletvekilleri, bakan danışmanları, yakınları, alenen ve gayrı aleni olarak görev verilen kimselerin giriştiğini iddia ettiği, bir kısmını bildiği, bir kısmına kendisinin de dahil olduğuna dair iddialarını ve yankılarını ibretle izliyoruz. İddialar, yaşı 40’ın üzerinde olanların hatıralarında hala canlı olarak duran, Uğur Mumcu suikastı, faili meçhul cinayetler
Sadece savcılar değil, belki müfettişler için de söylemeliyiz: Türkiye’de adalet peşinde savcılar, adalet peşinde hakimler yanı sıra, idarenin düzgün işleyişini halk adına denetleyecek müfettişler kaldı mı?Hayır, sadece Sedat Peker vidolarındaki önemli iddialar için sormuyorum.O ayrı bir utanç kaynağına dönüştü. Uçan kuşun kanadından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle muhalif siyasilere gazetecilere, sivil toplumculara dava açıp göze
Bugün 5 Nisan. Twitter, Facebook ve tüm sosyal medyada Avukatlar Günü kutlama mesajlarından geçilmiyor. Neredeyse ben hariç bütün avukatlar, bazı müvekkiller kutlama mesajları yayınlıyorlar. Kutlamayı hak edenler Mesleğe yeni adım atmış, atmaya hazırlanan ve henüz meslekte “Hanya’yı da Konya’yı da görmemiş” olan, önlerine çıkan her zorluğu yenmeye, bu yolda karşılarına çıkan dağları bile devirmeye kararlı
Kuvvetler ayrılığı ile başlayalım. Yayına hazırlanan “Meraklısı İçin Darbeler Kitabı”ndan küçük bir tadımlıkla başlayacağız, bazı isimleri kitaba bırakarak. Sonra hâkim, savcı ve düğün gecesine geleceğiz.12 Eylül 1980 askerî darbesinin en koyu günleriydi. Darbenin en yetkili isimlerinden birisi, bir diğerinin makam odasına gitti. “Bütün kuvvetlerin birlik içinde kontrolümüz altında olduğu” yolundaki açıklamalarının yanlışlığından bahsetti. O böyle
- 1
- 2