Özlem Zengin ve Türkan Elçi son günlerde duruşları nedeniyle, kendi sosyal ve siyasi çevreleri tarafından sosyal medyada linç girişimine hedef olan iki kadın siyasetçi. İki ayrı mahalleden, iki ayrı nedenle ama neredeyse aynı sözcük ve ithamlarla sosyal linç girişimiyle karşı karşıyalar ve savunmaları da neredeyse aynı. İkisi de eleştirilmekten değil, kendilerine yönelik eleştirilerin hakaret ve
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) bünyesinde kurulan Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi 4 Temmuz’da Türkiye’nin Sekizinci periyodik raporuna ilişkin “geçici sonuç görüşlerini” yayımladı. Değerlendirmede Komite, “Türkiye’yi, kadın insan hakları savunucularının, avukatların ve gazetecilerin meşru faaliyetlerini özgürce yapabilmelerini sağlamaya ve onları şiddet ve yıldırmalardan korumaya“ çağırdı. Komitenin görüşleri devletin ilgili birimlerine de
ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nün değerli öğretim görevlilerinden Helga Tılıç Hocamdan aldığım tek bir ders üzerinden uzman olmadığım alanda teknik bir yazı yazmak niyetinde değilim. Ama şunun altını çizmek isterim ki “Toplumsal hareketler”, Sosyolojinin önemli uzmanlık alanlarından birisi. Genel anlamıyla toplumsal hareketler, “elitlere, otoritelere, başka gruplara ya da kültürel kodlara karşı, ortak hedeflere sahip ve dayanışma içinde
Öncelikle oy şantajıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesindeki imzasını geri çektirmeyi başaran gerici takıma kötü bir haber verelim. Bu takım İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasıyla yetinmiyor, aile içi şiddetle mücadele için 6284 sayılı yasanın da kaldırılmasını istiyorlar. Hedeflerinin kadını erkekle hukuken eşit sayan Medeni Kanun olduğu açıktı. Eğer sözünde durursa, Erdoğan 4 Mart’ta 6284’ün
Birkaç yıl önce teknik bir gezi kapsamında ziyaret ettiğim Kiev’de, çiçek bahçesine döndürülmüş fabrikalarda çoğunluğu ele geçirmiş kadınları gördüğümde çok şaşırmıştım. Torna, fireze tezgahlarında makina parçalarını şekillendiren, el becerileri sayesinde somunları hızlıca sıkan Ukraynalı kadınlar, fabrika paydos zili çalınca keyifle evlerinin yolunu tutuyordu. Pek çok konuda bizden daha eşit ve mutluydular; çok etkilenmiştim.Savaş tehlikesinin arttığı
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Dolmabahçe’de iş dünyasının kadın temsilcileri ile bir toplantı yaptı. Toplantıya aralarında Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) ve MÜSİAD üyesi kadın girişimcilerin bulunduğu 50 iş kadını katıldı. KAGİDER Başkanı Emine Erdem, Türkiye ekonomisinin yaklaşık %8’ini temsil eden kadın girişimcilerin sorun ve taleplerini Bakan Nebati’ye aktardı.
Bu fotoğrafı 24 Aralık’ta İstanbul Kongre Merkezinde çektim. İYİ Partinin düzenlediği “Eşitlenen Türkiye” Kongresinin ikinci oturumu sürerken uzun süredir adını koyamaya çalıştığım bir olgunun gözümün önünde vücut bulduğunu görünce telefonumu cebimden çıkarıp kayda aldım Lütfen siz de bu fotoğrafa dikkatle bakın, siz de göreceksiniz. Ben kendi gördüklerimi paylaşayım, eksik kalanı siz tamamlarsınız.İlk olarak Türkiye’de kendisini
Almanya ve Fransa bir süredir her yıl ortaklaşa İnsan Hakları ve Hukuk Devleti Ödülü veriyor. Bu yıl Türkiye’deki Fransız ve Alman büyükelçiliklerinin ödüle layık gördüğü kişi Diyarbakır merkezli kadın hakları vakfı KAMER’in kurucu başkanı Nebahat Akkoç oldu. Ödül töreni 14 Aralık akşamı Fransa’nın Ankara Büyükelçiliğinde yapıldı.Gerek ev sahibi, Fransa Büyükelçisi Hervé Magro gerekse Almanya Büyükelçisi
Kadın örgütlerinin, 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” için eylem ve faaliyet hazırlıkları sürerken çok değerli bir ödülün haberi geldi. Finlandiya Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü bu yıl Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na verildi. Finlandiya Hükümeti tarafından verilen ödülü, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına Platform Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ve Platformun Genel Sekreteri