Categories: Siyaset

Erdoğan TÜSİAD’ın ekonomi eleştirilerini es geçti dış politikadan vurdu

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşurken görülüyor.

TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısında önce açılışı yapan YIK Başkanı Tuncay Özilhan, ardından Genel Başkan Orhan Turan ekonominin gidişi konularında ciddi uyarılarda bulundular.

Örneğin Özilhan, Türk lirasının değer kaybının artık sürdürülemez boyuta geldiğinden, enflasyon artışının geçmişteki enflasyonist dönemleri aştığından, günübirlik uygulamaların yatırımcıyı karar alamaz hale getirdiğinden söz etti.

“Büyürken yoksullaşıyoruz” çelişkisine dikkat çeken Turan ise 2000-2013 arasında Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı payın binde 60’tan yüzde 1,24’e çıkmışken son süreçte binde 80’e düştüğüne dikkat çekti. Enflasyonun sabit gelirlileri erdiğini, gelir dağılımındaki eşitsizliğin demokrasiyi tehdit ettiğini, gençlerin gelecek kaygısıyla gözünü yurtdışına diktiğini, ağırlığın enflasyonla mücadeleye verilmesi gerektiğini söyledi.

Dikkati TÜSİAD’ın ekonomi eleştirilerinden çekmek

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynı zamanda genel başkanlığını yaptığı AK Parti TBMM grubuna daha TÜSİAD toplantısı devam ederken sert bir yanıt verdi.

Yeni başkan seçilmiş Turan’a “Daha çıraksın” dedi, bu tutumla kendisine baş vurup talepte bulunmaları mümkün değildi. Çünkü TÜSİAD’ın arkasında CHP’nin olduğu apaçık belliydi Erdoğan’a göre.

Peki, Erdoğan TÜSİAD’ın ekonomi eleştirilerine ne yanıt verdi?

Hiç bir şey.

Belki de iletişim ekibinin uyarısıyla medyada yer almasına engel olmak amacıyla, konuşmasına eklenen bir bölümle dikkatleri oradan başka yere çekti. Turan’ın konuşmasında ayrıntı denebilecek kadar yer tutan dış politikaya.

Turan şunları söylemişti:

“En haklı olduğumuz konularda bile çıkarlarımızı korurken tercih edeceğimiz yöntem amaca varmamızı kolaylaştıracak şekilde formüle edilmelidir. Bu bağlamda İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri konusunda Türkiye’nin dile getirdiği sıkıntıların ve taleplerin müzakere yoluyla, karşılıklı anlayışı geliştirerek ve ittifak ruhuna uygun şekilde çözülebileceğini ümit ediyoruz.”

Erdoğan medya ve kamuoyu dikkatini ekonomi eleştirilerinden dağıtma fırsatını bu iki cümlede bulmuştu. Şöyle:

”Biz dış politikada İsveç ve Finlandiya’ya karşı niye tavır alıyoruz? Sokaklarında terör örgütleri cirit atarken biz onlara kapılarımızı mı açacağız? Ey TÜSİAD, siz onların yanında yer alabilirsiniz, biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız.”

“Görüyorum ki sizler, aynı merkezden idare ediliyorsunuz. Aynı merkez belli, CHP.”

Bir taşla kaç kuş vurabilirim?

Erdoğan böylece bir taşla bir kaç kuş birden vurmayı hedefliyor.

1- TÜSİAD’ın son zamanlarda ekonomi ve ekonomi yönetimine dair en sert çıkışlarından birisinin kamuoyuna yansıyıp tartışılmasını önlemeyi;

2- TÜSİAD’ın Türk askerini, polisini şehit eden PKK’yı desteklemeye devam eden İsveç ve Finlandiya’dan, dolayısıyla PKK’dan yana olduğunu;

3- Bütün bunların arkasında aslında CHP’nin bulunduğunu ve asıl amacın kendi iktidarına son vermek olduğunu;

4- Türkiye’nin en büyük iş örgütünün ekonomi eleştirilerinin de zaten bu kafada olduğunu, dolayısıyla bundan böyle hiç dikkate alınmayacağını da söylemiş olmuyor mu?

Erdoğan’ın derdi açık, tartışma gündemini ekonomiden çıkarmak. Kendi belirlediği alanlara çekmek. Buna rakiplerine de demeyeceğim, kendisini eleştirenlere terör destekçiliğinden vatana ihanete dek suçlamalarda bulunmak dahil. Zaten “Beni eleştiren Türkiye’yi eleştirir” demesi bunu göstermiyor mu?

Seçime kadar böyle giderse

Açış konuşmalarından sonra düzenlenen panelde konuşan iktisatçı Prof. Dr. Hakan Kara önemli bir uyarıda bulundu.

Ekonomik gidişin artık yalnızca Merkez Bankası bağımsızlığı ve para politikalarındaki değişiklikle düzeltilemeyeceğini söyledi. O iş için vakit geçmişti. Bununla birlikte, yapısal adımlar dahil, kapsamlı bir ekonomi programına ve halka da piyasalara da güven vermeye ihtiyaç vardı.

Kara, bu durumda hala düzelme ümidinin bulunduğu görüşündeydi.

“Ancak” Kara’ya göre mevcut politika uzunca bir süre, örneğin 12 ay kadar daha sürdürülürse tamiri zor hasar oluşabilir, dış desteğe (ismen IMF demedi) ihtiyaç duyulabilirdi.

Verdiği 12 aylık süre Türkiye’nin seçim süreciydi.

Şimdi daha iyi anlaşılıyor mu Cumhurbaşkanının neden dikkatleri şu anda el tuttuğu dış politika alanına yöneltmek icin TÜSİAD’a oradan vurduğu?

 

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Dışişleri Bakanı Fidan’ın Trump analizi ve artan savaş tehdidi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci…

7 saat ago

Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum, muhalefet ayakta

İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…

2 gün ago

Yargı reformu için tek hedef: Tek celse yargılama hem âdil hem kolay

Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…

3 gün ago

Netanyahu ve Gallant’a Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden tutuklama emri

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…

3 gün ago

Kılıçdaroğlu davası, siyasete yargı baskısı ve CHP’nin durum

CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…

3 gün ago

MHP’lilere dair kaçakçılık zannını Bahçeli’ye Erdoğan mı söyledi?

Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…

3 gün ago