Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi Pınar Gültekin’i yakarak canavarca öldüren, cansız bedenini parçalara ayıran, sonradan boşandığı eşi, anne, baba ve ortağının yardımıyla kanıtları yok etmeye çalışan Metin Avcı’ya ceza indirimi uygulayarak müebbet yerine 23 yıl hapis cezası verdi. Mustafa Güneş, Bilal Sünbül ve Erkan Koşun’dan oluşan mahkeme heyeti katile “haksız tahrik indirimi” uygulamış, ona yardımcı olan kim varsa da beraat ettirmiş.
Hakimlerin ismini yazdım çünkü ileride hepsinin kadınlara haddini bildirip erkeğin egemenliğini bir kez daha tescil etmeleri nedeniyle daha önemli mevkilere terfi edeceğine inanıyorum.
Kadın dernekleri ayakta. Nasıl olmasınlar? Vicdanı olan herkes tepkili. Bir süre direndikten sonra AK Parti ikna odasına alınarak İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını onaylayan olan hükümet çizgisindeki KADEM bile tahrik indiriminin “toplumun adalet duygusunu zedelediğini” söylemiş.
CHP’li Aylin Nazlıaka hesaplamış, “14,5 yıl yatıp çıkacak” demiş. Yanılıyor. İlk seçim affında -siyasiler hapiste tutulurken- bunun gibiler “kader mahkûmu” sayılıp salıverilir.
Asıl tahrik bunlar
Asıl tahrik belki maddi ya da manevi beklentiyle ya da tam da bu kararları alması için öyle yetiştirilen makam sahiplerinin halkı çileden çıkaran bu kararları almasıdır.
Sadece yargıdan söz etmiyorum. İdare de berbat durumda.
İdarenin yargıya soruşturma izni vermeyerek adaleti engellemek suretiyle personelini koruma uygulaması AK Parti öncesinde genellikle işkence ve kötü muamele yapmakla suçlanan güvenlik personelini kollamak için kullanılırdı. Şimdi her konuda kullanılıyor. AK Parti bürokrasisi, parti siyasetiyle çelişen bir şey yapmadıkça adeta dokunulmaz.
Son örneği duyuran 8 Temmuz 2018’de Çorlu’da 25 kişinin öldüğü tren kazasında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i yitiren Mısra Öz sayesinde öğrendik. Aynı yıl 13 Aralık’ta Ankara yakınlarında 9 kişinin öldüğü tren kazasını soruşturan Ankara 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının TCDD yönetiminde yer alanlara soruşturma izni vermemesi üzerine dosyayı kapatmıştı. Böylelikle, dönemin Ulaştırma Bakanı Cahit Turan’ın kazanın hatta sinyalizasyon sistemi tamamlanmadığından olduğunu söylemesine rağmen dönemin TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın ile yardımcıları Ali İhsan Uygun ve İsmail Çağlar soruşturmadan kurtuldu; sadece alt düzeyde birkaç isim yargılanabiliyor. Asıl tahrik işte budur.
Dezenformasyon yasası böyle çıkarsa
Yakında bu tür haberlerin yapılabilmesi bile sorun olacak. AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan Dezenformasyon Yasası, her türden eleştiri, yolsuzluk iddiası veya saydığımız türden iktidarı rahatsız edebilecek içeriğin, yalan haber, iftira, hakaret, tahrik olarak yargılanabilmesine, yazan ve konuşanların hapse atılabilmesine yol açacak maddeler içeriyor.
İktidar sahipleri, yarın bu maddelerin kendi aleyhlerine de işletilebileceğini dahi dikkate almadan önümüzdeki seçiler öncesinde istenmeyen seslerin duyulmasını engellemeye çalışıyor.
Gazetecilik örgütleri ayakta. Nasıl olmasınlar? Haber alma hakkının kısıtlanmasını istemeyen herkes tepkili. Diğer meslek örgütlerinden de destek alan gazetecilik örgütleri bugün (21 Haziran) İstanbul’da, TBMM oylamasının yapılacağı 22 Haziran’da da Ankara’da, TBMM önünde protestolarını vekillere duyurmaya çalışacak.
Adaletin yargıda da idarede de ağır hasar aldığı bir dönemden geçiyoruz.
İş kadına yerini ve haddini bildirmeye gelince iyi hal indirimleri, tahrik indirimleri yağıyor yargıda. İş görevini layığıyla yapmayıp ölümlere, kayıplara yol açan bürokratın yargılanmasına gelince soruşturma yasakları devreye giriyor. İş yolsuzlukların, yanlışların duyurulmasına gelince sansür yasaları hortlatılıyor.
İyi hal indirimleri, tahrik indirimleri de batsın, soruşturma yasakları, sansür yasaları da. Asıl tahrik bunlar.