Sızdırılan belgelere göre UBER, Türkiye’de de astronomik ücretler ödeyerek lobiciler tutmuş. Bu sayede görevdeki siyasilere kolayca ulaşmış, kanunların lehine uygulanması, işine engel olanların değiştirilmesi için taleplerde bulunabilmiş.
Eski siyasetçi, danışman ve benzerlerinden oluşan yüzlerce kişi hiçbir kurala ve denetime tabi olmaksızın lobicilik yapıyor, görevdeki siyasilerle ilişkilerini paraya çeviriyorlar. Gözden düştüğü söylenen bir eski danışman vereceği bir iki toplantı yapma, birkaç tanıdık siyasetçiye telefon açarak randevu alma hizmeti için ayda 50 bin Dolar ücret talep etmiş. Sadece bu bile ortada bir bol kepçe nemalanma olduğunu gösteriyor.
En çok geleneksel hizmetlere güçlü alternatifler oluşturan UBER gibi yeni nesil işletmeler yenilikçi ve ileri iş modellerinin halka faydalarını, hayata geçirmek için yapılması gereken kanun değişikliklerini anlatmak için lobicilere ihtiyaç duyuyorlar.
Geliştirdiği modelden sonuçta halkın kazançlı çıkacağı teziyle değişiklik istek ve önerilerini siyasilere elbette UBER anlatacak. Çünkü geliştirmiş olduğu yeni iş modelinin halkın yararına olduğunu, hayata geçirmek ve hangi kanunların nasıl değiştirilmesi gerektiğini en iyi UBER bilebilir ve anlatabilir. Peki bu yeni modelin getireceği riskleri ve zararları kim anlatacak? Elbette UBER’in karşıtları. Fakat UBER’in veya karşıtlarının gerçeği kendi menfaatleri doğrultusunda eğip bükmediklerinden, siyasileri tam ve doğru bilgilendirdiklerinden nasıl emin olacağız? Görüldüğü gibi doğru sonuca varabilmek için neredeyse yargılama yapmamız gerekecek. Ancak bunun için kurulmuş bir mahkeme olmadığı gibi karar verici siyasiler hâkim olmadıkları gibi önlerine getirilen konulara da hâkim değiller.
Elbette, eşyanın tabiatı gereği, her iki taraf da meseleleri kendi menfaatleri yönünden yetkililere anlatacaklardır. Ancak parası olup da lobici tutabilenler ise lobiciler vasıtasıyla siyasilere daha kolay ulaşacak, isteklerini daha iyi anlatacak, gerçekleşmesi için olması için daha güçlü şansları olacaktır. Lobicilerin ağzıyla ve aklıyla bilgilenen, konularına tam hakim olmayan, üstelik bir de siyasi çıkar elde edebilecek olan yöneticilerimiz bazen bilerek ve isteyerek bazen de farkında olmadan bile yanlı ve kayırır mahiyette kararlar alacaklardır. Bu da eşyanın tabiatına uygun olan durumdur.
Lobiciye ödeyecek parası olmayan sivil toplum kuruluşlarının, sıradan iş insanlarının ve halkın siyasilere ve yöneticilere erişebilmesi ise imkânsızdır. Eriştiklerinde ise halkın isteklerini devlet ciddiyetiyle kayda almayı, denetlemeyi ve hesabını vermeyi sağlayan bir düzen de maalesef yoktur. Oysa siyasiler yakından tanıdıkları, birlikte yeyip içtikleri ve her zaman yüz yüze oldukları lobicilere karşı hesap vermek zorunda hissederler. Lobiciler de her ne kadar kibarca da olsa siyasilere hesap sormanın yollarını bilirler.
Öte yandan en tepedeki siyasilerden ve karar verici mevkilerdeki üst düzey kamu görevlilerinden, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve YSK başkanlarından araya tanıdıklardan veya paralı lobiciler koymadan randevu almak aslanın ağzından ekmek almak kadar zor, çoğu zaman da imkânsızdır. İstediklerine randevu verirler, istemediklerine vermezler. Yapmış oldukları görüşmelerin, kiminle neyi konuştuklarının kaydını tutmazlar. Kendilerine yazılan yazılara, yapılan aramalara bir cevap vermek, cevap verirlerse gerekçe göstermek gibi bir yönetim kültürü de yoktur.
Siyasetin bulaştığı her türlü çirkinliğin kolayca gerçekleşebileceği, ABD’deki örneklerinden de gördüğümüz üzere bazı hallerde milli güvenlik sorunu da oluşturabilecek olan lobiciliğin bir kanunu veya yönetmeliği uyulması zorunlu olan etik ve ahlak kuralları ülkemizde yoktur.
İşte bu şartlarda, paranız varsa ve çoksa astronomik ücretler ödeyerek lobici tutmaktan, karar verici siyasilerle yemeklerde yan yana oturmak, ayak üstü sohbet etme imkânı bulmak için astronomik ücretler ödemekten başka çareniz yok. Nitekim muteber birçok iş insanı, UBER gibi büyük şirketler lobicilerin hatırına yöneticilerden randevu alabilmek için devasa ücretler öderler. Paranız yoksa ilenmekten, randevu dilenmekten veya hayal kurmaktan başka çareniz yoktur.
Bu durumdan dolayı UBER’i, lobici tutan diğerlerini ve lobicileri eleştirmek -buaçıdan- haklı değildir. Ancak yerin dibine geçirecek kadar ağır eleştiriyi hak eden bir durum ve bundan nemalanan bir zümre var.
Şaşırmayın! Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasilerin ve üst düzey kamu görevlilerinin kiminle, nasıl, hangi şartlarda görüşeceklerini düzenleyen, görüştükleri konuları denetlenebilir olarak kaydetmelerini sağlayan bir kanun yok. Siyasi Etik (Ahlak) yasası çıkarmayı vaat eden muhalif siyasiler bile bu hususta bir taslak dahi ortaya koymuş değildir.
Kimlerin lobici olabileceğini, tabi olacakları kuralları, ücret tarifelerini, beyan ve kamuyu aydınlatma yükümlerini düzenleyen kurallar da yoktur. Kendilerine siyasi danışman ve benzeri çeşitli adlar vererek lobicilik yapan eski siyasetçi, siyaset arkadaşları ve siyasi danışmanlar ile görevdeki siyasiler arasında nüfuz ticareti suçunu ve çok daha ciddi suçları oluşturan ilişkiler kolaylıkla kurulabilir. İş dünyası ile siyasiler arasındaki aracı konumları lobicileri siyasetin illegal finansmanı için etkin bir araç olarak kullanılabilir, muhtemelen kullanılıyorlardır da.
Bu durumdan nemalanan zümre ise katman katmandır: Merkezinde bu durumdan bol kepçe nemalanan, vatandaşın işini görmek için illegal yollardan menfaat temin eden, genellikle iktidardaki zaman zaman da muhalefetteki siyasetçiler bulunurlar. Onların çevresinde sözde lobici kesim yer alır; onlar işin özünde nüfuz ticaretine aracılık eden kesimdir. Her ikisinin de etrafında ise bir kereliğine veya sürekli olarak işlerini siyasi etki yoluyla halleden, ihale alan, kayırılan, kanunların lehine uygulanmasını veya uygulanmamasını sağlayarak gemisini yürüten iş insanları yer alırlar.
Devasa nüfusumuza göre bir elin parmakları kadar az sayıda kimseden oluşan bu küçük zümre; halkın işlerini keyfe göre yürütmek, oturdukları yerden astronomik gelirler elde etmek, kendilerine uyanları kayırmak, uymayanları ve karşıtlarını kenara itmek için milletin atar damarlarını tıkıyorlar. Ayyuka çıkan tıkanmaları kasıtlı olarak çözmeyerek 85 milyonluk bütün bir milleti kendilerine ve yeteneksizliklerine mahkûm ediyorlar.
Kendilerinin ve emirlerindeki üst düzey kamu görevlilerinin işlediği suçları yargının bağımsız ve özgürce soruşturmasını önlerler. Yargının özgür hareket etmesini önlemek için kendilerinin veya idari amirlerin soruşturma izni vermesi şartını türlü bahanelerle sürdürürler. Kendileri için ise kaldırılması imkânsız bağışıklık ve dokunulmazlık şartları getirirler.
Geçenlerde tam Anadolu Çocuğu bir iş insanının dediği gibi bu küçük zümre yargı ve hukukun üstünlüğünün aksamasından o kadar büyük menfaat elde etmektedir ki; tam bağımsız yargıyı ister görünürler ama gerçekte istemezler; yargı meselesini çözümsüz bırakırlar ve bütün milleti ahlaksız siyasete mahkûm ederler.
Onlar sözde halka hizmet için oradadırlar ama halkı kendilerinin reayası gibi görürler ve halka hükmetmekten hoşlanırlar.
Bu oldukça küçük fakat güçlü zümre tasfiye edilirse ancak Türkiye’nin meseleleri çözüm yoluna girer ve kolaylıkla çözülebilir. Bu ancak kapsamlı bir siyasi etik yasası, etik davranış kuralları getirilmesi ve tam bağımsız yargı vasıtasıyla etkin bir şekilde uygulanması halinde mümkün olabilir.
Sözüm iktidar ve muhalefet dahil tüm siyasileredir. Yargıyı tam bağımsız ve görevinin etkin olarak yerine getirebilir hale getiriniz. Dokunulmazların ve kamu görevlilerinin işledikleri suçları yargının özgürce soruşturmasını sağlayınız. İyi düzenlenmiş bir siyasi etik (ahlak) yasası çıkarınız. Siyasiler, kamu görevlileri, lobiciler ve iş insanları için etik davranış kuralları oluşturunuz. Çağdaş ülkelerde olduğu gibi bir lobicilik kanunu çıkarınız.
Böylece bu küçük zümrenin 85 milyonun önünde oluşturduğu tıkanıklığı temizleyinizve siyasileri halka hükmeder olmaktan halkın hizmetçileri mevkiine terfi ettiriniz.
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…