Geçen hafta Uber Dosyaları patladı. Bu dosya, daha önce sızan Paradise, Panama, Facebook, Credit Suisse vs sızıntıları gibi pek de hoş olmayan ilişkiler ağını ve görüşmeleri içeriyor. Özellikle de Uber’in çeşitli ülkelerde servisini sunmak için o ülkelerin üst yöneticilerine yönelik çalışmalarını görüyoruz.
Biliyorsunuzdur ama yine de kısaca söyleyelim; Uber bir mobil uygulama. Bu uygulama üzerinden, bir yere gitmek için araç (yani taksi) çağırabiliyorsunuz. “Yolcular” talebi yaratıyor, “Sürücüler” talebi karşılıyor, “Uber”, arada platform sağlayıcı olarak hareket ediyor. Sonuçta ödeme internetten Uber’e yapılıyor. Uber kendi komisyonunu (ülkeye göre % 20-25) kestikten sonra sürücüye kalanını gönderiyor.
Uber, 2009’da ABD’de Travis Kalanick ve Garrett Camp tarafından kuruldu. Arkasından da yıllar içinde Türkiye dahil pek çok ülkeye (şu anda 72 ülke) girdi. Şimdilerde yıllık 17 milyar dolardan fazla gelir elde eden ve piyasa değeri bir ara 120 milyar $’a kadar ulaşan bir şirket oldu. Kurucuları da dünyanın en zenginleri listelerine girdi.
Uygulama, para kazanmak isteyen ve boş zamanı olan araba sahiplerini, bir yere gitmek için taksi arayanlarla buluşturuyor. Hem işi olmayan, hem de taksi arayanlar için iyi bir seçenek gibi gözükse de, bazı yanlışları barındırıyor.
Sınırlar ötesi çalışan dev internet işlerinin çoğunda olduğu gibi, iş yaptığı ülkeye vergi ödemiyor. İşi olmayan şöförlere, iş olanağı sağlıyor olsa da, sorumluluk üstlenmiyor (amortisman, kaza riski, sigorta vs). (AB bunları üstlenmesi gerektiği kararı verdi)
Zaman içinde bulunduğu bölgede güçlendikçe artan komisyon oranları ile kendi payını arttırıyor (işi yapan şöför ama oturduğu yerden payını arttıran Uber) Taksiye ihtiyacın arttığı anda/dönemlerde –İstanbul taksicilerinin yağmurlu havada yaptığı gibi– fiyatları kendi kendine arttırıveriyor.
UberX servisi, koşulları uygulayarak (eğitim vs) ve/veya para ödeyerek (lisans ya da plaka parası) taksici olanlara karşı haksız rekabet oluşuyor. (Türkiye’de plaka sahibi taksicilerle çalışıyorlar)
Diğer internet devleri gibi, zaman içinde UberEats (yemek siparişi) ve Uber Freight (kamyon çağırma) gibi başka alanlara da girdi. Yani finansal güç sayesinde başka alanları da kontrol etmek istiyor.
Bu bahsettiğimiz koşullar nedeniyle, Fransa, Londra ya da ABD’nin çeşitli eyaletlerinde Uber’in iş yapması yasaklandı ama Uber dosyalarından görüldüğü gibi sonra açıldı, sonra yeniden kapandı vsvs. ABD’de sürücülerin bordroya alınılmasının istendiği eyaletler oldu vs.
Uber, dosyalardan da anlaşılabileceği gibi, bu olumsuzlukları gidermek için “kaleyi içeriden fethetmek” stratejisi gütmüş ve kanunları/kuralları koyanları yakalamaya çalışmış.
Ortaya dökülen veri sızıntılarına göre, Uber ülkelerdeki hukuki/ticari durumlara uyumsuz olduğu bilincindeymiş. Bu nedenle de, her ülkede üst düzey siyasetçilere ulaşmayı hedeflemiş.
Uber kurulduğu 2009’dan bu yana şirket içi ya da sürücülerle ilgili olarak skandallarla anılan bir şirket oldu. Hatta 2017’de Cinsel taciz, ayrımcılık ve saldırgan bir şirket kültürü iddiaları üzerine kurucu Travis Kalanick CEO’luktan ayrılmak zorunda kaldı.
Bir kaç örnek verelim;
-ABD’de Sandy Kasırgası ya da Yılbaşı gibi dönemlerde fırsatçı davranıp, fiyatları arttırması,
-Sabıkalı insanları sisteme dahil edebilir olmaları (bir şoförün tecavüzle suçlandığı bir olay var),
-Güç kazandığı ülkelerde şöförlerden aldığı komisyon oranlarını kendine göre yükseltmesi,
-Kendi aleyhine yazı yazan gazeteciler aleyhine bilgi toplanmasını istemesi (ABD’de bir gazeteciye son 2 ayda yaptığı hareketleri takip ettiklerini “God View” uygulamasından gösterdikleri ortaya çıkmıştı).
-Daha yavaş hareket ettikleri için Engelli Yolculardan “Bekleme Ücreti” alması nedeniyle ABD’de dava açıldı…
Bunlar ve bunlar gibi çok sayıda olaylarla hep sorunlu olaylar olarak anıldı. İlaveten polis ve yetkilileri aldatmaya yönelik uygulamalar kullandıkları bulundu: Polis baskını sırasında tüm dosyaları saklayan Ripley diye bir uygulama kullanıyorlar (vergi vermedikleri, rekabet ihlali yaptıkları vs gibi bilgiler)
Uygulama müşteri kılığındaki polisleri aldatmak için hayalet araba (Greyball) kullanıyor.
Uberi polis baskınından verileri saklayacak yazılım kullanmış ama eski üst düzey yöneticisinin verileri sızdıracağını öngörememiş. Olaylarda kendisinin de sorumlu olduğunu kabul eden Mark MacGann, 2013-2017 arasına ait yaklaşık 40 ülkedeki faaliyetlerin yer aldığı, üst yönetimin birbirine gönderdiği e-postalar, kısa mesajlar, notlar, sunumlar gibi toplam 124 binden fazla belgeyi sızdırmış. Belgeler, ilk olarak 10 Temmuz 2022’de İngiliz Guardian gazetesinde yayınlandı. Belgeleri Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ve 42 medya kuruluşu almış ve hala inceliyor durumunda (124 bin belgeyi incelemek kolay değil).
“The Uber Files” araştırmasına göre Uber, başarı sağlamak için girdiği tüm ülkelerde benzer taktikler kullandı ve agresif lobi faaliyetleri yürüterek ve yasaları hiçe sayarak küresel bir dev haline geldi.
Belgeler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere’de eski Maliye Bakanı George Osborne, Almanya’nın Hamburg belediye başkanlığı sırasında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve ABD başkanı Joe Biden, AB’nin Dijital Ajanda yetkilisi Neelie Kroes gibi güçlü isimlerle ilişkileri ve görüşme girişimlerini gösteriyor.
Uber, Türkiye pazarına Haziran 2014’te girmişti. Dolayısıyla, Uber dosyalarında Türkiye de yer alıyor. Türkiye’ye dair belgeler, Deutsche Welle’de Pelin Ünker imzalı bir haberde özetlendi.
Eylül 2014 tarihli toplantı notlarına göre, şirket yöneticileri Türkiye’de güçlü olan taksi lobisinin farkında. Kötü Amerikan şirketi algısı yaratmaktan kaçınıyor. Uber, Türkiye’de faaliyete geçtikten hemen sonra bir lobi kitapçığı hazırlatarak stratejilerini belirledi. Şirketin temel hedeflerinden biri, “kilit iş ve siyasi paydaşları” belirleyerek lüks taşımacılıkta “daha iyi bir” lisanslama planı için “yasa yapma sürecinin aktif bir oyuncusu olmak”tı. Yani Uber Türkiye’de kendi işine yarayacak, kanun yaptırmayı hedeflemiş (başka kanun yaptıran şirket var mıydı ki, bunu hedefleyebilmişler).
Uber, bu hedefleri kapsamında, danışmanlık (Lobi hizmetleri) amaçlı olarak Cüneyd Zapsu ve eski büyükelçi Namık Tan ve ortağı, dönemin Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin ile görüşmüş. Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’ya ait bir hukuk bürosu olan ASC Hukuk ile de görüşmeyi planladıkları anlaşılıyor. Zapsu’nun 3 ay için 50 bin TL, Tan ve Alptekin’in birlikte çalıştığı NT Danışmanlık‘ın 3 ay için 35 bin TL teklif ettiği, Uber’in NT danışmanlık ile anlaştığı görülüyor.
Uber yöneticileri, Ocak 2016’daki yazışmalarda, üç aylık süre sonunda ilerleme kaydedildiği, ama hedefe ulaşmak için daha uzun zamana ihtiyaç olduğunu belirterek aylık ödenecek miktarı “20 bin dolar + bonuslar” olarak belirleyip şirketle bir yıllık anlaşma yapmayı önerdiler. Namık Tan, kendisi açısından başka bir sözleşme yapılmadığını, zaten beş yıl önce şirketi kapattığını açıkladı.
Belgelerden, Uber’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaşmayı hedeflediği anlaşılıyor. Bu nedenle de yakın kişilerle görüşmeler yapıldığı anlaşılıyor. Görüşme yapılan insanlar arasında, dönemin bakanları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek bulunuyor. Bunu, kendi iç toplantılarında “Amacımız, taksi lobisinden önce bu iki kişinin Uber’i Erdoğan’a anlatmasını sağlamak” şeklinde belirtiyorlar. Ancak bu 2 görüşmenin hangi lobici ya da bağlantılar aracılığıyla gerçekleştirildiği belgelerden görülmüyor.
Ali Babacan’ın başbakan yardımcısı olduğu dönemde (2013), Silikon Vadisindeki, bir kaç firmaya Türkiye’deki yatırım olanaklarını ve teknoparklardaki vergi avantajlarını ve muafiyetleri anlattığı bir ziyaret yaptığı ve bu firmalardan birisinin de Uber olduğu görülüyor.
Bir başka ilginç kayıt ise, Ocak 2015’teki bir yazışmada, Uber’in Türkiye’de yasaların değiştirilmesini sağlayacak bir iş ortaklığı yapabileceği şeklinde. Bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmam Hatip lisesinden arkadaşı Hasan Gürsoy’un sahibi olduğu Gürsoy İnşaat ismi geçiyor.
Türkiye’den sorumlu yönetici, ulaşıma yatırım yapmayı planladıklarını gruba ulaştıklarını ve grubun çok ilgilendiğini kaydettikten sonra şöyle diyor;
“Gerçekten de bu adam hükümetin önce Uber’e göz yummasına ve sonra da gerekli P2P düzenlemelerine gitmesine meydan verebilir. Onlarla bir anlaşma yaparsak, Zapsu’nun hizmetlerine ihtiyaç duymuyor olacağız”
DW Türkçe’de bu bilgi yayınlandıktan sonra Hasan Gürsoy, haberi yalanladı ve Uber ile görüşülmediğini söyledi.
Eylül 2015’teki yazışmalara bakıldığında da, firmaların çoğunun Türkiye’deki gergin siyasi ortamdan dolayı ya da taksi sektörünü etkilemek istemedikleri için bu alanda bir ortaklığa sıcak bakmadığı belirtiliyor. Dolayısıyla Uber, Türkiye’deki stratejik ortaklık planını hayata geçiremedi.
Stratejik ortaklık yapılmadı ya da kanun çıkarılamadı. Bunun temel nedeni, Uber’in de farkında olduğu gibi, Taksicilik Lobisinin çok güçlü olması. Bunu İmamoğlu’nun aylardır yeni taksi plaka çıkarttıramayışından da görmüyor muyuz? Ama Uber yine de büyüdü. Yani yasal statü kazanamadı ama büyüdü.
Yazının detaylı hali için tıklayınız: Türk-İnternet
ABD’nin seçeceği 47’inci Başkan, Türkiye’nin 12 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çalışacağı 5’inci Başkan olacak. AK Parti…
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…