“İnsanlar kendilerini dünden daha güvensiz hissediyorlar. Güvensizlik ve kutuplaşma, çözümleri hayata geçirmek için gereken dayanışmayı engelliyor. Demokratik gerileme 10 yıl öncesine göre istisnadan ziyade norm haline geldi. Covid-19 salgını, Ukrayna’daki savaş ve iklim felaketleri hayatlarımız üzerindeki kontrolün elimizden kayıp gitmesine neden oldu. İstikrar ve refah için, eskiden güvendiğimiz norm ve kurumlar, bugün yaşadığımız belirsizlik duygusunu gidermede yeterli görünmüyor.” Bu cümleler Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) 2022 İnsani Gelişme Raporundan.
Türkiye’deki durumu özetlemekle birlikte dünyadaki insani gelişme standardındaki gerilemeyi de yansıtıyor.
“Belirsiz Zamanlar, Huzursuz Yaşamlar: Dönüşen Dünyada Geleceğimizi Şekillendirmek” başlıklı rapor, bir krizden diğerine savrulan ve karşılaştığı sorunların kökündeki nedenler ile mücadele edemeyen bir dünyayı tasvir ediyor
Rapora göre, dünya daha önceleri de hastalıklar, savaşlar ve çevresel bozulmalarla karşılaştı ancak bunların eşitsizliklerle birleşmesi, toplumsal dönüşümler ile yaygın kutuplaşma yeni belirsizlikleri ortaya çıkardı. İnsanların yaşadığı stres yüksek ve eğitim seviyesinden bağımsız olarak yükselmeye devam ediyor.
Türkiye insani gelişimin neresinde?
Dünyanın içinde bulunduğu halini tanımlayan ve çözümler öneren rapora göre Türkiye, İnsani Gelişme Endeksinde (İGE) 191 ülke arasında 48’inci sırada; bir önceki yıla göre 6 sıra gerilemiş durumdayız. İnsani Gelişmedeki gerilemede kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinden çıkış nedeniyle toplumsal cinsiyet eşitliğinde görülen gerilemenin de payı var.
Bu sıra ülkemizi hala “çok yüksek insani gelişme” kategorisine de sokuyor olsa da dünyadaki pek çok ülke gibi Türkiye’nin de insani gelişmedeki ilerlemesi, COVID-19 salgını ve zorlu küresel ekonomik koşullar nedeniyle, son yıllarda yavaşladı.
UNDP bu endeksi hesaplarken, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ve insana yakışır yaşam standardı olmak üzere üç temel ölçümden yararlanıyor.
Tersine dönüş ise neredeyse evrensel boyutta çünkü Türkiye de dahil olmak üzere ülkelerin yüzde 90’ından fazlasında İGE ya 2020 ya da 2021 yılında geriledi; 2016 düzeyine düştü. Ülkelerin yüzde 40’ından fazlasında ise İGE her iki yılda da geriledi ki, bu durum derinleşen bir krize işaret ediyor.
Kimler önde, neden önde?
İnsani Gelişme Endeksi’ne baktığımızda ilk sıralarda, İsviçre, Norveç, İzlanda, Avustralya, Danimarka, Almanya, İngiltere gibi ülkelerin yer aldığını görüyoruz. Sıralamada, kendimizi zaman zaman kıyaslamaya kalktığımız bu ülkelerin çok altında yer alıyoruz. Türkiye’nin sıralaması, İnsani Gelişme Endeksi’nin eşitsizliklerle ilişkilendirilmesi ile 55. sıraya düşüyor.
İGE toplumsal cinsiyet eşitliğine uyarlandığında ise erkeklerin kadınlara oranla daha yüksek insani gelişme seviyelerinden yararlanıyor olması gerçeği ile Türkiye sıralamada 170 ülke arasında 65’inciliğe geriliyor.
Bu sıraya gerilememize neden olan alt kırımlara bakarsak:
• Ortalama öğrenim süremiz kadınlarda 7,9 yıl iken, erkeklerde 9,4 yıl. Listenin ilk sırasındaki İsviçre’de kadınlar 13,5 yıl, erkekler 14,2 yıl öğrenim görüyor.
• 25 yaş üzeri orta öğretime sahip nüfusumuzun yüzde 56,3’ü kadın, yüzde 75,9’u erkek. İlk sıradaki Danimarka’da bu oranlar, yüzde 95,1 kadın, yüzde 95,2 erkek.
• Ülkemizde iş gücüne katılanların sadece yüzde 31,8’i kadın, yüzde 69,4’ü erkek. İkinci sıradaki Norveç’te yüzde 60,3 kadına karşılık yüzde 72 erkek.
• Parlamentoda kadın katılımımız ise dünya ortalamasının altında; yüzde 17,3. Bu değer Suudi Arabistan’da yüzde 19,9, Norveç’te yüzde 45, Almanya’da yüzde 34,8.
Umutsuzluk ve umut yan yana
Rapor, yatırım, sigorta, inovasyon odaklı politikalarla, insani gelişim alanında yaşanan belirsizlik duygusu ile mücadele edilebileceğini iddia ediyor.
• Yatırım: Yenilenebilir enerjiden, pandemilere ve doğa felaketlerine karşı hazırlıklı olmaya yönelik yatırımlar toplumları küresel şoklarla daha iyi başa çıkmaya hazırlayacaktır.
• Sigorta: İnsanları belirsiz bir dünyanın beklenmedik durumlarından korumaya yardımcı olacaktır. Covid-19 pandemisi sosyal sigorta kapsamındaki eksiklikleri gösterdi. Sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlere yatırım da aynı zamanda bir sigorta işlevi görmektedir.
• İnovasyon: Ekonomik, kültürel gibi birçok farklı biçimiyle, insanlığın karşılaştığı bilinmeyen zorluklara yanıt verebilmesinde önem taşıyacaktır.
Bunların yanında kültürel gelişimin değişimdeki rolüne de dikkat çekilmiş. Bu amaçla önerilenlerse şöyle:
• Eğitim ile güçlendirmek ve insanları kendi geleceklerini şekillendirmeye teşvik etmek,
• İnsan haklarına önem vermek ve insanların kimliklerine ve değerlerine saygı duymak,
• Kapsayıcılığı korumak ve politikalara dönüştürmek için de farklı seslerin duyulmasını sağlamak yani temsilde adalet.
İnsani gelişmede “iyi lider” ihtiyacı
UNDP Raporu İnsani Gelişme seviyesinin dünya çapında geriye gidişinden endişe ederken bizim de aynı endişeyi taşımamız gerekiyor.
Bu seviyeden nereye gideceğimiz ise bize bağlı.
Raporda sosyal bağlantılarımız arasındaki duvarların, belki de uluslar arasındaki duvarlardan daha sinsi zarar verdiği ve kutuplaştırdığı saptanmış. Görünen o ki: Tıpkı Covid-19 ile yaşamayı öğrenmemiz gerektiği gibi, bugünün belirsizlik duygusu ile yaşamayı da öğrenmeliyiz.
Ve deniyor ki: İyi liderler rehabilite eder, güçlendirir ve özellikle bilinmeyenler karşısında güçlerimizi kullanmamıza yardımcı olur.
Şu cümleler rapordan:
“Güvensizlik ve kutuplaşma işleri daha da kötüleştirir. Bu çalkantılı yeni çağda yönü belirleyebiliriz ancak sonucu garanti edemeyiz. İyi haber şu ki, yön bulmamıza ve rotayı düzeltmemize yardımcı olacak her zamankinden daha fazla araca sahibiz. Ancak hiçbir teknolojik sihirbazlık, iyi liderliğin, kolektif eylemin veya güvenin yerini tutamaz. Gezegen defterinin insan tarafını düzeltmeye başlayabilirsek o zaman gelecek, ne kadar belirsiz olursa olsun, olması gerektiği gibi, tehlikeden çok umut verici olacaktır.”
Nokta.