Yeterli önlemler alınmadığı için, maden işçilerimizin maruz kaldığı, hepimizi derinden etkileyen Amasra Maden Faciasının ardından, felaketin nedenleri konuşuluyor. “Havalandırma sorunluymuş”, “fanlar iki yönlü çalışmıyordu” gibi nedenler sıralanırken, felaketin ilk saatlerinde arşivden önümüze düşen, her satırı bir felaketin geldiğini bildiren Sayıştay Başkanlığı Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Tim 2019 yılı denetim raporu patlamaya ışık tuttu. Bu rapor üzerinden madenlerin havalandırılmasının önemine ve bu facianın arkasındaki olası nedenlere dair yazmak istedim.
Bu maden ocağı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “en iyi şartlara sahip” dediğini de dikkate alırsak, daha kötü durumda olduğu ilan edilmiş olan diğer maden ocaklarımız açısından belki dikkate alınır umuduyla.
Amasra maden ocağında yapılacak inceleme sonrası bilirkişi raporlarından umarım şeffaf bir şekilde bu facianın nedenlerini öğrenebiliriz diye umut ederken, dünyada açık ara önde gittiğimizi gösteren maden kazaları ve can kayıplarına dair veriler de ortadayken, Cumhurbaşkanı Erdoğan diğer ülkeler için “kader” olmayan ölümcül sonuçların bizim için “kader planı” olduğunu söyleyiverdi.
Mühendislik eğitimi alırken, hocalarımız “mühendislerin hataları çok büyük zararlara neden olabilir ve asla gömülmez” cümlesini sıkça tekrarlayarak, aldığımız her kararda çok dikkatli olmamızı; risk analizi ve alınacak önlemler konusunda hiç bir açık bırakmamak gerekliliğini hatırlatırlardı. Bu bakış açısıyla incelediğimde, Sayıştay denetim raporundaki bulgu ve öneriler liyakat sahibi yetkililerce dikkate alınsaydı bu facianın önlenebileceğini görebiliyorum.
Sayıştay Amasra Denetim Raporu Bulgu 2’de şu tespitlere yer veriliyor:
Bu tespitler bana madendeki havalandırma sistemleri ile ilgili zafiyet olabileceğini düşündürmektedir. Salgın sürecinde binalarımızın iç hava kalitesine yönelik yaratmaya çalıştığımız farkındalığı, madenler için de konuşmak gerekiyor demek ki.
Sayıştay Raporu Bulgu 7’de ise, “Müessesede, solunabilir ve patlayabilir tozla mücadele kapsamında alınan önlemlerin zaman zaman yeterli olmayarak Tozla Mücadele Yönetmeliğinde belirtilen maruziyet sınır değerlerinin aşıldığı,” belirtilmiştir.
2019 yılı toz ölçüm sonuçlarına ilişkin düzenlenen çizelgeler üzerinden, alınan önlemlere rağmen zaman zaman “yüzde 5 ve daha az SiO₂ içeren kömür tozları için maruziyet sınır değeri olan 2,4 mg/m³” değerinin aşıldığı, görülmüştür.
Bu sonuçlara dair verilen örnekler şu şekildedir:
20.02.2019 tarihinde B Hazırlık Baş Mühendisliği -300 kotu güney kalın damar baca girişinde posta alımı, bağ ve tahkimat çalışmasında alınan örnekte : 3,41 mg/m³ toz,
22.07.2019 tarihinde 1. Kartiye -236/-300 kotları güney tavan damar mekanik ayakta alınan örnekte: 2,76 mg/m³ toz.
Toz konsantrasyonunun yüksekliği, meslek hastalığına yakalanan işçilerin açtıkları davalar neticesinde ödenen tazminatlarla da desteklenmiştir. 2019 yılsonu itibarıyla müessesede meslek hastalığı (pnömokonyoz) tanısı konulmuş 4 işçinin bulunduğu, 39 işçinin de henüz tanı konulmamasına rağmen şüpheli durumda olduğu tespit edilmiştir.
Görüyoruz ki, normal koşullarda dahi tozla mücadele açısından sorun var ve işçiler sağlıklı koşullarda çalışmıyor. Halbuki ilgili Yönetmelik, toz yoğunluğu, maruziyet sınır değerinin üstünde olan işyerlerinde üretime yönelik olarak işçi çalıştırılmasına izin vermemektedir.
Madenlerde, personelin nefes alması, hem doğal hem de içeri giren (örneğin dizel egzoz) gazları seyreltmek, tozu seyreltmek veya uzaklaştırmak, personel ve makine için soğutma sağlamak için iyi kalitede hava sağlanmalıdır. Yeterli ve kontrollü hava akımı sağlayarak madeni havalandırmak için mekanik havalandırma yapmak gereklidir.
Bunu yapmak için fanlar kullanılır. Bunlar esas olarak atmosferden madene taze hava getiren, madencilik faaliyetlerinin yürütüldüğü yollardan hava akımının ilerlemesini sağlayarak, tekrar atmosfere atan fanlardır (vantilatör/ aspiratör).
Eğer havalandırma sistemi emici özellikte ise yeraltında açığa çıkan metan gazını emeceği ve bu gazın fanlarla temas edeceği düşünüldüğünde bu fanların hiçbir şekilde metanın alev almasına müsaade etmeyecek özellikte olması yani exproof (Atex sertifikalı I. Grup M2) özellikte olması gerekmektedir. Demek ki bilirkişi raporlarında bu bilgiyi arayacağız!
Yeraltı kömür ocaklarında boyutları büyük olan facialara yol açan patlamaların ilk akla gelen nedeni kömür tozu patlamasıdır.
Kömür tozu ve metan, yeraltı kömür madeni patlamalarında yer alan başlıca yakıtlardır. Madencilik süreçlerinde kömür tozu oluşumunu en aza indirmek için her türlü girişimde bulunulmasına rağmen, bir kömür tozu patlamasını yaymaya yetecek kadar toz miktarı neredeyse kaçınılmazdır.
Zeminde yalnızca 0,012 mm kalınlığındaki bir toz tabakası, havada asılı kalırsa bir patlamayı yayabilir; eğer ortamda metan gazı varsa daha azı bile yeterlidir. Bu nedenle yönetmelikler, kömür madenlerindeki toz içeriğinin sık sık kontrol edilmesini ve ardından yanmazlığı sağlamak için gerekirse kaya tozunun alınmasını şart koşar.
Metan daha yaygın olarak, havalandırma havası ile seyreltilir ve madenden dışarı atılır. Bununla birlikte, metan seviyelerinin alışılmadık derecede yüksek olduğu yerlerde madencilik öncesinde “gazdan arındırma” uygulanabilir.
Çevredeki yabancı ateşleme kaynaklarını ortadan kaldırmak için de her türlü çaba gösterilir. Kömür madenlerinde sigara içmek yasaktır ve metan bulunabilecek yerlerde çalışan elektrikli ekipman, madende kullanımına “izin verilebilir” özellikte ve “güvenli” olmalıdır. İzin verilen elektrikli ekipman, test edilmiş ve çalışması yangın veya patlamaya neden olmayacak şekilde tasarlanmış, yapılmış ve kurulmuş olan ekipmandır. Patlamaya dayanıklı muhafazaların, özel olarak tasarlanmış fiş ve prizlerin, otomatik devre kesme cihazlarının ve voltaj sınırlayıcıların kullanımı gereklidir.
Ölçüm cihazlarıyla metan kontrolleri sıklıkla yapılır. Metan seviyeleri önceden belirlenmiş bir noktaya ulaşır veya aşarsa, tüm elektrikli ekipman kapatılır.
Pratik olarak tüm yeraltı kömürü ve birçok kömür dışı maden patlaması metan ateşlemesiyle başlar. Metan, genellikle kömür damarlarında ve bazen de kömür damarlarının üstündeki ve altındaki kaya katmanlarında bulunan renksiz, kokusuz bir gazdır. Madencilik işlemleri sırasında metan madene kaçar ve madenin havalandırma hava akışlarıyla taşınır. Düzgün tasarlanmış ve işletilen bir havalandırma sisteminde hava akımları metanı seyreltir, zararsız hale getirir ve uzaklaştırır. Ancak havalandırma yetersizse veya aniden büyük miktarda metan salınırsa (örneğin bir metan patlamasında), tehlikeli ve patlayıcı metan-hava karışımları oluşabilir.
Yüksek sayıda patlama, havada patlayıcı bir karışım oluşturmak için gereken miktarda metan ve bir metan-hava karışımını tutuşturmak için gereken düşük enerjiye bağlanabilir. Havadaki metan için alt patlayıcı limiti yüzde 5’tir. Uygun koşullar altında 0,3 mJ kadar küçük bir elektrik enerjisi metanı tutuşturabilir. Bu yük, ortalama bir insanın kuru bir günde halı kaplı bir zeminde yürürken biriktirdiği statik elektriğin 1/50’sine eşittir.
Bir patlama birkaç yüz metreden fazla yayılırsa, maden girişinin zemininden, çatısından ve yan duvarlarından süpürülen kömür tozu en önemli yakıt kaynağı haline gelir. Atmosferdeki metanın varlığı, kömür tozu için tehlikeyi artırır. Metan yokluğunda, elektrik veya sürtünme kıvılcımları veya patlayıcılar kömür tozunu tutuşturabilir. Metan yoksa ateşleme için çok daha fazla enerji gerekir. Metan ateşlemeleri genellikle ikincil kömür tozu patlamalarının tetikleyicisidir. Alev, gerekli ateşleme kaynağını sağlar ve şok dalgası, çöken kömür tozunun havada uçuşmasına neden olur.
Ateşleme ve patlamaların yıkıcı potansiyeli, yüksek sıcaklıktaki alev cephelerinden ve üretilen statik ve dinamik basınçlardan kaynaklanır. 1982°C alev sıcaklıkları ve 345 kPa’ı aşan statik basınçlar mümkündür. Yaralı kurtulan işçilerin hissettiği yüksek basınç budur ve soludukları sıcak hava nedeniyle iç organları zarar görmüş olabilir.
Sayıştay raporu, kömür tozu yanında, metan gazı ile ilgili de uyarı da bulunmuş: -350 sol tavan damarda 06.05.2019 tarihinde en yüksek gaz içeriğinin 16. Metrede 9,1 m³/ton olarak, 18.06.2019 tarihinde -350 Rekup Sol Kalın Damar tabanda yapılan sondajda 6. Metrede yine 9,1 m³/ton olarak tespit edildiğini, işaret etmiştir.
Diğer faktörler yanında gaz içeriği (metan)>8 m³/ton üzerinde olduğunda, belirli spesifik özelliklere sahip olan kömür damarlarının gaz püskürmelerine daha yatkın oldukları, ve -300 metre üretim derinliğine ulaşılmasının ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olduğu hatırlatılmıştır.
Görüyoruz ki, Amasra madeninde tespit edilen kömür tozu ve metan miktarları olası bir patlama için ortamın uygunluğunu ve bu ortamı bertaraf edebilecek sağlıklı işleyen bir havalandırma sisteminin olmadığını işaret ediyor.
Madende patlama sonrası çıkan yangın ayrıca ele alınmalı ve yangınla mücadele önlemleri irdelenmelidir. Bir yeraltı yangını sırasında birincil endişe, yeraltı personelinin güvenliğidir. Duman ve zehirli yangın gazları en büyük tehdidi oluşturduğundan, maden havalandırma sistemi bu açıdan da kritik öneme sahiptir.
Madencileri zehirli yanma ürünlerinden korumak için kömür madenlerinde minimum 1 saat oksijen sağlayan bağımsız solunum cihazı bulunmalıdır. Zehirli atmosfer maden yangınlarında başlıca ölüm nedenidir. Dumansız kaçış yolları ve sık sık yangın tatbikatları ve tahliye eğitimi, madencileri kaçış yolları ve tahliye prosedürlerine alıştırmak için özellikle önemlidir. Duman oluşumunun neden olduğu görünürlük sorunuyla daha fazla mücadele etmek için bazı madenlerde kaçış yollarına halatlı yaşam hatları yerleştirilir.
Bütün bu çalışmalar ve planlamalar özgürce ve korkusuzca çalışabilecek iş güvenliği uzmanlarının gözetiminde yapılmalıdır. Bu özgürlük için de iş güvenliği uz¬manlarının ücretleri işverenler tarafından değil de kaynağı işveren¬ler tarafından sağlanan fondan ödenmelidir. Bu konu TMMOB tarafından düzenlenen bütün sempozyumların sonuç bildirilerinde yer almış ve iş güvenli¬ği uzmanlarının özgürce çalışabilmesi ve mesleğini sağlıklı biçimde yü¬rütebilmesi için değişikliğin gerekli olduğu vurgulanmıştır.
Amasra Maden tarihine adı kazınan madencilerimizden Mehmet Bulut’un eşi Buse Bulut, “Öldürdüler. Bakın cinayet bu, kaza değil. Her yeri yanmış, ben sarılamadım, uğurlayamadım, öpemedim. Eşim 3 aydır “havalandırmalar yapılacak” diyordu. Sürekli ertelediler. Nefessiz kaldı. Yandı. 30 yaşında gitti.” derken, yutkunuyorum.
Bu içimizi yakan çığlık asla kader değil. Çok kolaylıkla kurulabilecek, işletilebilecek havalandırma ve yangınla mücadele cihazlarıyla engel olunabilecek ihmaller zinciri. Bir an önce bu zincirin halkaları tanımlanmalı ve bir daha bu tür felaketler yaşanmamalı.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…