Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sansür yasasını onaylayıp Resmî Gazeteye gönderdiği 17 Ekim gece saatlerinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda küçük çaplı mali af niteliğindeki torba yasa görüşülüyordu. Oylamadan biraz önce CHP, İYİ Parti ve HDP milletvekilleri oturumu terk etmişlerdi. Nedeni CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun yasadaki bir madde hakkında Merkez Bankası (TCMB) yetkilisinden bilgi istemesi ancak yetkilinin Meclis’e bu bilgiyi vermeyi reddetmesiydi.
Kuşoğlu’nun sorusu basitti. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının ne kadarı Merkez Bankasına aitti ve KKM’nin Merkez Bankasına maliyeti ne olmuştu? Bu soruyu Hazine ve Maliye Bakanlığına sormuşlar ve yanıt almışlardı. Şimdi de Merkez Bankası’na soruyorlardı.
CHP’li Kuşoğlu TCMB’nin yasası gereği yılda iki kez Meclis’e bilgi vermek zorunluluğunu da hatırlattı. 2021’de bir kere bilgi vermişler, 2022’de ise henüz vermemişlerdi. Kuşoğlu, Komisyon Başkanı AK Partili Cevdet Yılmaz’a TCMB Meclis’e bu bilgiyi de vermezse bunu “bürokratik vesayet” sayarak oturumu terk edeceklerini söyledi.
Komisyonda Meclis’e bilgi vermek üzere davet edilen TCMB yetkilisi “Veremeyiz” deyince muhalefet milletvekilleri “Kimin parasını kimden saklıyorsunuz?” gibi, “Meclis’i gömdünüz” gibi protestolarla oturumu terk etti. Torba yasa da AK Parti ve MHP oylarıyla Komisyondan geçti.
2023 Bütçesi de TBMM’ye Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla aynı gün Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından sunulmuştu. Daha şimdiden yüzde 3,5 bütçe açığı görülüyordu, gelirler gidenlerden 661 milyar lira daha azdı. Şimdiden diyorum, çünkü 2022 bütçesi yılın yarısında suyunu çekmiş, ek bütçe istenmişti. Bütçe görüşmelerinde de Meclis’ten bilgi saklama ihtimaline kapı mı açılmıştı?
Bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde parlamentonun ikinci plana itilmesinin yeni bir aşaması, yargı, yasama, yürütme erklerinin ayrılığının yeni bir ihlali sayılmalı.
Ayrıca Merkez Bankası’nın KKM hakkında Meclis’e bilgi vermekten kaçınması şimdiye dek Hazine’ye 85 milyar lira ek yük getirdiği tahmin edilen proje hakkında henüz başka bilinmeyenler olduğu kuşkusunu da doğuruyordu; sistem şeffaf işlemiyordu.
Ergenekon Davası nedeniyle özgürlüğü ve mesleğinden olduktan sonra CHP’nin “bedel ödedi” mantığı çerçevesinde Meclis’e giren emekli teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin memleket Partisi’ne de girip çıktıktan sonra AK Parti’ye alınışına tanık olduk geçenlerde.
Kimi yorumcular Çelebi’ye dönek damgası vurunca kimileri de CHP’ye geçen AK Partilileri gösterip “Onlar da dönek o zaman” karşılığı verdiler.
Oysa ola başkaydı. Radyo Televizyon Üst Kurulunda AK Partili bir üyenin görev süresi dolmuştu. Meclis’teki koltuk dengeleri nedeniyle o koltuğa İYİ Partili bir ismin oturması bekleniyordu. Bu da RTÜK’teki iktidar-muhalefet dengesini değiştirecek, RTÜK’ün -hem de seçim sürecinde- eleştirel ve muhalif TV kanallarına şimdiki kadar kolay ceza yağdırması belki de mümkün olamayacaktı. Dezenformasyon adı altında sansür yasası boşuna mı çıkmıştı? Aradaki fark ise 1 sandalyeydi.
Böylelikle milletvekili transferine şiddetle karşı olan Erdoğan onay verdi, Çelebi alındı, RTÜK sandalyesi AK Partide kaldı.
Ancak bu gelişme, AK Parti’nin zor durumda kaldıkça elinin altında gerektiğinde grubuna katacağı başka isimler de olabileceğini akla getirdi.
Meclis’e bakışla yargıya bakış çok farklı değil. Önemli olan partizan amaçlarla mevzi tutmak, devletin ve Anayasa’nın imkânları üzerinden o mevzileri bırakmamak. (Bu anlamda 2017 yılında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Erdoğan’a verdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Anayasası desteğinin karşılığının asla ödenemeyeceği görüşündeyim.)
Anayasa Mahkemesinde 17 Ekim’de düzenlenen törenle Muhterem İnce görevine başladı. İnce, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yardımcısı iken Sayıştay üyeliğine getirilmiş, oradan da AYM üyeliği için Meclis’e gönderilen üç isim arasında alınmıştı. İlk turda üçte iki çoğunluk (400 oy) bulunamayınca ikinci turda AK Parti ve MHP oylarıyla TBMM tarafından AYM üyesi seçilmiş oldu.
Daha önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan da Cumhurbaşkanı tarafından sadece iki ay içinde önce Yargıtay üyeliğine oradan da AYM üyeliğine atanmıştı. “Yargıyı değiştiremiyorsan, yargıcı değiştir” demiştik.
HDP’nin kapatılma davasından Gezi Davasına dek pek çok dosya önünde olan AYM’nin yapısı dilim dilim değiştiriliyor.
Ancak Merkez Bankası’nın Meclis’e bilgi vermeyi reddetmesi gerçekten vahim bir aşamaya geldiğimizi gösteriyor.
İçişleri Bakanlığı 4 Kasım sabahı Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü, Batman Belediye başkanı Gülistan…
Karl Marx’ın meşhur sözüdür: tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekrarlanır. CHP’li İstanbul Büyükşehir…
ABD’nin Orta Doğu’dan da sorumlu Merkezi Komutanlığı (CENTCOM) 1 Kasım’da gönderileceği duyurulan ilk B-52 stratejik…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen mitingdeki…
Avrupa Komisyonu'nun üyeliğe aday ülkelerin son bir yıl içindeki gelişmelerini değerlendiren yıllık raporu, 30 Ekim…
Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’in Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşme,…