Dün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ aradı. 28 Ekim Cuma günü saat 16’da Ankara Arena’da AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilecek “Türkiye Yüzyılı” vizyonunun ilanı için basına davetini iletti etti. Daha ben yanıt vermeden ekledi: Lütfen hemen karar vermeyin, Çarşamba gününe dek söyleyebilirsiniz kararınızı.
Vizyon aslında “21’inci yüzyıl Türklerin yüzyılı olacak” diyen Turgut Özal’dan alınma; 21’inci yüzyılın dörtte biri geçti geçiyor gerçi. Ama Türkiye Yüzyılını ayrı yazıya bırakıp şu “basına davet” konusuna gelmek istiyorum. Zaten günlerdir Erdoğan’ın 2023 seçimleri propaganda hazırlıklarını teslim ettiği Ertan Aydın’ın merkez-sağ görünümünde basına daha ılımlı yaklaşacağı konuşuluyordu. Buymuş demek ki.
Yıllardır Cumhurbaşkanının programlarına alınmayan bazılarımızın yüreği kıpır kıpır olmuş belli ki telefonu alınca. Efendim, belli ki AK Parti yeni bir strateji benimsiyormuş. Nereden belli? Çünkü AK Parti’nin Cumhuriyetin yüzüncü yılında yapılacak seçim bildirgesini televizyondan değil, basına ayrılan bölümden izlemek üzere yıllardan sonra ilk kez davet aldı bazılarımız. Davete icabet edeceklerimizin; Erdoğan’a soru sorup yanıt alma imkânı şimdilik görünmüyor. O yüzden bazılarımızda da AK Parti basına ve haber alma hakkına çok saygılı olduğu senaryosunda figüran olma endişesi bulunuyor.
Diğer basına da telefon telaşı
Toplantıyı Cumhurbaşkanlığı düzenlemiyor. Bu bir AK Parti toplantısı.
Belki de davet organizasyonu İletişim Başkanlığı tarafından yapılmadığı için dün sabah saatlerinden itibaren AK Parti Genel Merkezinde epey telaş yaşandığı anlaşılıyor. Bu kadar yıldır bir avuç yandaş gazeteciyle muhatap olan Genel Merkezde seçime kadar “ılımlı yaklaşılacak” gazetecilerin telefon numaraları ellerinde yokmuş çünkü. “Diğer basına” da davet çıkacak denince tanıdıklarına sorup bulunuyor telefon numaraları.
“Vizyon toplantısının” teknik olarak TBMM’deki haftalık AK Parti toplantılarından farkı, o toplantıları uygun basın kartı olan her gazetecinin izleyebilmesi. (Basın kartı süreçlerindeki sorunlar değil şimdi konumuz.) Ben gidiyor izliyorum partilerin toplantılarını, YetkinReport okurlarına farklı bir hava ve bilgiler aktarmaya çalışıyorum. İşin doğal akışı bu tür parti toplantılarının herhangi bir davete gerek olmadan gazetecilerin gelip izleyebilmesi. Basına özel davet çıkarılmasındansa engel çıkarılmaması daha uygun kuşkusuz.
Ne çabuk unutuyor bazılarımız?
Gazetecinin işi uğraştığı haber neredeyse oraya gitmektir. Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı adı altında 2023 seçim bildirgesini açıklaması da haberdir. Ama bunu bir spor salonunda basına ayrılan bölümde izlemekle canlı yayında izlemek arasında, yoklama vermek dışında bir fark olmalı.
Son yirmi yılda giderek artan oranda basına yönelik baskı ve kontrol altına alma adımlarına tanık olduk. Gazete ve televizyonların sahiplik yapıları örtülü ya da açık tehditlerle değiştirildi. AK Parti hükümetleri bir dönem Fethullah Gülen’in AK Parti iktidarınca devletin kilit kademelerine davet edilen yasadışı örgütlenmesiyle iç içe gazetecilerin üstüne şiddetle geldi; hapishaneler gazeteci, yazar dolduruldu. Bazılarımız kovuldu, bazılarımız istifaya zorlandı, bazılarımızın içi kaldırmadı ayrıldı.
İşe gelmeyecek haberleri yazanlara hapis öngören sansür yasası daha yeni geçti Meclis’ten. Şimdi AK Parti’ye merkez sağ makyaj yapmakla görevli bir ekibin seçim taktiği icabı “basına davetiyle” demokrasi mi gelmiş olacak mahallemize?
Hamza Dağ’ın nezaketle “Kararınızı hemen vermeyin” demesi belki de bu sorunun yanıtının “hayır” olduğunu düşünmesinden kaynaklanıyor. İzliyoruz.