ABD Kongre ara seçimlerinin ilk sonuçları Cumhuriyetçi Parti saflarında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisinin 435 üyesinin tamamının, Senatonun toplam 100 üyesinden üçte birinin, ayrıca bazı Eyalet Valiliklerinin yenileneceği ara seçimlerde çarpıcı bir başarı elde edeceklerinden adeta emindiler. Senato’da çoğunluğu 3-4, Temsilciler Meclisinde de 25-30 sandalye farkıyla kazanma, ayrıca birçok eyalette yapılacak Valilik ve Dışişleri Bakanlığı seçimlerinde başarılı olma beklentisini taşıyorlardı. Bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Şaşırtıcı şekilde sağa meyleden ABD medyası da bu beklentileri körükledi.
Ancak, nihai sonuçlar henüz belli olmamakla beraber, eski Başkan Donald Trump’ın desteklediği adayların beklenen ölçüde başarı sağlayamadıkları görüldü. Bu durum, sadece Trumpizm olarak adlandırılan siyasi hareketin ilk defa sarsıcı bir darbe almasına sebep olmakla kalmadı, Cumhuriyetçi Partinin körüklediği aşırı sağ politikaların bedelinin ağır olacağını da gösterdi.
Başkanlık seçimi sonuçlarını sorgulayan çok sayıda Trump yanlısı aday ara seçimlerde başarılı olamadı. Örneğin, Michigan’da, Eyalet Valiliği, Dışişleri ve Adalet Bakanlıkları için aday olan Cumhuriyetçi siyasetçilerin üçü birden ara seçimleri kaybetti.
Diğer taraftan, Cumhuriyetçi Parti içindeki görüş ayrılıkları da tescil oldu. Zira, Trump karşıtı olarak bilinen Florida Valisi Ron DeSantis büyük bir oy farkıyla yeniden seçildi. Bunun, Cumhuriyetçi Parti içindeki liderlik yarışında Trump aleyhine sonuçları olması kaçınılmaz görünmektedir.
Ayrıca, ara seçim sonuçları, gecen yılın ilk haftasında gerçekleşen Kongre baskını ile ilgili olarak Trump ve Cumhuriyetçi partinin önde gelen mensupları hakkında devam etmekte olan Kongre soruşturmasının akıbetini de etkileyecektir. Nitekim, Adalet Bakanı Adalet Bakanı Merrick Garland’ın, Kongre soruşturma komisyonunun son raporuna istinaden, başta Trump olmak üzere, olaylara karışan Cumhuriyetçi siyasetçilerin birtakım önemli isimlerini yargılama konusunda daha rahat karar verebileceği şimdiden konuşulmaya başlamış bulunuyor.
Demokratlar ise, Başkan Joe Biden’ın yüzde 44 civarında seyreden destek onayına rağmen inanılmaz bir başarıya imza attı. ABD seçmeni ekonomik sıkıntıların faturasını Biden yönetimine kesmedi. Demokratların kürtaj yanlısı politikasının doğru olduğu ve özellikle genç kadın seçmenlerden tam destek aldığı görüldü. Genç seçmenler bire üç oranında Demokrat adaylara oy verdi. Kurtaj yanlıları bir dizi çarpıcı başarı elde etti. Örneğin, Cumhuriyetçilerin kalesi olarak bilinen Kentucky ve Kansas gibi eyaletlerde kürtaj yanlısı adaylar seçimleri kazanabildi. Bu çerçevede, Demokratların, bağımsız seçmen gruplarından ciddi destek almak suretiyle, Temsilciler Meclisinde sandalye farkını en aza indirmeyi ve Senato’da da çoğunluğu korumayı başaracakları anlaşılıyor.
Belki, Biden’ı ara seçimlerin kazananı olarak nitelemek doğru olmaz. Zira, Demokratlar, yüksek olasılıkla Kongre’nin her iki kanadında da çoğunluğu sağlayamayacağı için Biden ülkeyi dilediği şekilde yönetmekte zorlanacaktır. Ancak, ara seçimlerde elde edilen bu başarı yönetim döneminin son iki yılını güven içinde geçirmesine imkan verecektir. Bu arada, Cumhuriyetçilere karşı zafer kazanan Gretchen Whitmer ve Gavin Newsom gibi bazı Demokrat siyasetçilerin, partinin lider arayışında tercih edilebilecek isimler olarak öne çıkmalarını da sağlayacaktır. Nitekim, Beyaz Saray’ın ara seçimlerin sonuçlarından memnun olduğu görülüyor.
Ayrıca, eski Başkanlardan Barack Obama’nın Demokratların beklenmedik başarısında oynadığı rolü de önemle kaydetmekte yarar vardır. Zira, Obama seçim kampanyası boyunca kilit eyaletlerde yaptığı etkileyici konuşmalarıyla Demokratların başarısına belirleyici katkılarda bulunmuştur. Örneğin, Dr Mehmet Öz’ün Pensilvanya’daki seçimi kaybetmesinde Obama’nın konuşmalarının etkisi inkar edilemez. Ôz’ün kaybetmesinde, Türkiye ve Trump karşıtı grupların aleyhteki kampanyalarının, Öz’ün felç geçirmiş rakibi Fatterman’ın sağlığı üzerinden kampanya yürütmesinin de rol oynadığını vurgulamak gerekir.
Amerikan tarihinin en pahalı seçimlerinden biri olan ve katılım oranının yüzde 50’lerde kaldığı görülen ara seçimler birçok ilkin gerçekleşmesine vesile oldu. Örneğin, Arkansas, Massachusetts ve New York’ta ilk kez kadın valiler seçildi. Maryland Eyalet Valiliğini ilk defa bir siyahi Amerikalı kazandı. İlk kez Z kuşağına mensup genç bir siyasetçi Temsilciler Meclisi üyeliğine seçildi. Oklohoma’da ilk defa bir Kızılderili Senator olarak seçilmeyi başardı. Massachussetts Valiliğine ilk kez bir lezbiyen seçildi.
Neticede, seçimler sükunet içinde ve ciddi bir sorun yaşanmadan gerçekleşmiş, kaybederlerse sonuçlara itiraz edeceklerini söyleyen adaylar itibar görmemiş, genç seçmenin özgürlükler yönünde oy kullanması ülkedeki demokrasinin geleceği açısından ümit vermiş ve nihayet aşırılık yanlısı siyasetçiler büyük ölçüde zemin kaybetmiştir. Biden yönetimi, önümüzdeki iki yıllık dönemde bu kazanımları konsolide etmeyi başarabildiği ve 2024 Başkanlık seçimleri için dinamik bir aday belirlenebildiği takdirde, Demokratların iktidarda uzun süre kalma olasılığı güçlenebilecektir.
Her halükarda, Biden’ın dünya düzeyinde müttefikleri üzerindeki nüfuzunun artması şaşırtıcı olmaz. Özellikle, Trump’ın gitmesi ve yerine DeSantis gibi birinin gelebileceğinin ihtimal olarak belirmesi, kalan döneminde müttefiklerini Biden ile daha fazla yakınlaşmaya sevkedecektir. Ancak, böyle bir durumda, Viktor Orban ve Giorgia Meloni gibi popülist liderlerin Biden’dan iyice uzaklaşması beklenir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da benzer bir tepki vermesi şaşırtıcı olmaz.
Birkaç hafta sonra alınması beklenen kesin sonuçların bugünkü tabloyu dramatik ölçüde değiştirmesi beklenmiyor. Kongre’deki yeni denge, Temsilciler Meclisinde az farkla Cumhuriyetçilerin üstünlüğü ele geçirmesi ve Senato’da da Demokratların çoğunluğu sağlaması şeklinde oluştuğu takdirde, Türk-Amerikan ilişkilerinde kayda değer bir değişiklik meydana gelmesini beklemiyorum.
Her şeyden önce, Türkiye ile ilişkiler ABD Kongresinde şu sıralar öncelik taşıyan bir konu değildir. Ayrıca, Kongre’nin hem Demokrat hem Cumhuriyetçi üyelerinin genel olarak Türkiye’ye karşı menfi bir tutum içinde oldukları biliniyor. Seçimler sonrası oluşacak Kongre’de bu durumun değişeceğine ihtimal vermiyorum. Türk-Amerikan ilişkilerinde mevcut güvensizliğin aşılabilmesi, ancak tarafların aralarındaki ittifak ilişkilerinin ruhuna uygun şekilde, ortaklaşa çaba göstermeleriyle mümkündür. Taraflarda bunun için gereken siyasi iradenin mevcut olduğunu düşünmüyorum.
Kongre ara seçimleri hakkında son bir söz söylemek gerekirse, bu seçimlerin kazananı ne Demokratlar ne Cumhuriyetçiler, fakat sadece Amerikan demokrasisi olmuştur.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…