Sırbistan ile Kosova arasındaki gerginliğe çözüm getirilmesi senelerdir mümkün olmuyor. Avrupa Birliğinin, sorunların çözümü için büyük gayret sarf ettiğini izliyoruz. Tarafları aynı masa etrafında topluyor, anlaşmalar imzalatıyor, gerilimi düşüren açıklamalar yaptırıyor, ancak, bir süre yatışmış gibi duran olaylar, herhangi bir gerekçeyle tekrar su yüzüne çıkıyor. Belgrad ve Priştine’den yapılan karşılıklı suçlamalarla gerginlik bir kez daha tavan yapıyor.
Sorunun temelinde, Kosova’nın bağımsızlığını ilan edişi ve Sırbistan’ın bunu tanımaması yatıyor. Bu temel anlaşmazlığın yansımaları, genellikle, Kosova sınırları içinde bulunan Sırbistan’a sınırdaş ve 50 bin civarında Sırpın yaşadığı Kuzey Mitroviça adlı bölgede yaşanıyor.
Buradaki Sırplar, yaşadıkları ülkenin 2008 yılında ilan ettiği bağımsızlığı tanımayı reddediyorlar. Burasının, hala eski Yugoslavya veya günümüzdeki Sırbistan içindeki otonom bölge statüsü taşıyan Kosova olduğunu öne sürüyorlar. Kendilerini Priştine’ye değil de Belgrad’a bağlı kabul ediyorlar. Bu nedenle, örneğin bağımsız Kosova’ya ait nüfus cüzdanı ve araç plakası almayı reddediyorlar, Kosova Elektrik İdaresinin faturalarını ödemiyorlar.
Anında barikatlar kuruluyor
Bu tutumlarının değiştirilmesi ve Kosova yasalarına uygun biçimde davranılması yönünde baskılarla karşılaşınca eylemlere başlıyorlar. Sırbistan-Kosova sınır ve gümrük kapılarını bloke ediyorlar, yollara barikatlar yerleştirerek trafiği durduruyorlar, asayiş sorunları yaratıyorlar. Gelişmeler uluslararası basına yansıyınca, “acaba savaş mı çıkacak?” yönünde endişeler artıyor.
Öte yandan, Kosova yönetiminin Kosovalı Sırpları kazanmak için ciddi gayret sarf etmediğini, Kuzey Mitroviça’da yaşayan Sırpların genç devletin eşit vatandaşları olduklarını iyi kavrayamadığını da vurgulayalım.
Son gerilim, Kosova Cumhuriyetine ait araç plakalarından kaynaklanmadı. AB’nin ısrarı üzerine, Kosova makamları, araç plakalarını değiştirmeyenlere para cezası uygulanmasını yine ertelediler.
Belgrad’ın üzerinde durduğu diğer önemli husus, Kuzey Mitroviça’daki Sırp belediyeler arasında birlik kurulması girişiminin engellenmesine son verilmesiydi. Bu konuda ilerleme sağlanılmayınca, Kasım ayı başlarında, Mitroviça’da istihdam edilen Sırp polisler, hakimler, savcılar topluca istifa etti.
Vuçiç tribünlere oynuyor
Kosova Parlamentosuna seçilen “Sırp Listesi” partisi mensubu 10 milletvekili de istifa furyasına dahil oldu. İstifa eden 576 Sırp polisin yerine, Kuzey Mitroviça’ya bir yandan KFOR ve EULEX mensubu asker ve polis sevk edilirken, bölgedeki Kosova polisinin sayısının arttırılması, etnik Sırpların tedirginliğini artırdı.
Dejan Pantiç adında emekli bir Sırp polisin 10 Aralık’ta tutuklanması Sırpları sokağa döktü. Eylemci gruplar birçok yolu kamyonlarla trafiğe kapattı.
AB yetkilileri barikatların derhal kaldırılması çağrılarını tekrarlarken, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç, BM Güvenlik Konseyinin 1999’da aldığı 1244 sayılı kararına dayanarak Kosova’ya bin Sırp askeri yollanılması için müracaatta bulundu.
Milliyetçi Sırp çevreleri tatmin etmek üzere yapılan bu talebin karşılanma olasılığı sıfır. Zira Sırp askerinin kamu güvenliğini sağlamak üzere Kosova’ya girmesine 1244 sayılı karar cevaz vermiyor. Kararda, mayın temizlenmesi, kültürel mirası koruma gibi bazı özel faaliyetler için sınırlı sayıda Sırp askerine izin verilmesinden bahsediliyor. Zaten, Vuçiç’in bin Sırp askeri teklifini ciddiye alan da çıkmadı.
Sırbistan Kosova ilişkilerinin düzelmesi zor
Sırbistan ile Kosova arasındaki ilişkilerin düzelmesinin ne kadar zor olduğunu vurgulamaya gerek yok. İlişkilerin ikide bir gerilmesi artık kanıksandı. AB tabiatıyla sorunların aşılması için çabalarını sürdürecektir.
Şahsi görüşüm, uzlaşmazlığın çözümü için, her şeyden önce, Kosovalı Sırpların Belgrad’a değil de, Priştine’ye bakmaları zorunluluk arz etmektedir. Bu da birkaç yıla sığdırılacak bir iş değildir. Bu durumun farkında olan Belgrad, Kuzey Mitroviça’da tüm kararların kendisine danışılarak alınmasını sağlamaya devam ediyor. Kosovalı Sırp politikacı olarak öne çıkmak isterseniz yolunuzun Belgrad’dan geçmesi gerekiyor. Kosova Parlamentosuna seçilen 10 Sırp milletvekilinin tamamı Belgrad’ın güdümündeki “Sırp Listesi Partisi”nden seçiliyor. Mitroviça’da huzur ve refahın sağlanmasını amaç edinmiş, Miloseviç tarzı Sırp milliyetçiliğine arkasını dönmüş, Belgrad ile tartışabilen, gerektiğinde meydan okuyabilen, Kosovalı Sırp siyasetçilerin sayısı arttıkça, kökleşmiş tarihi sorunun çözümü ihtimali kuvvetlenecektir.
AB asıl aktör ama sorun sürüyor
Kosova sorununun çözümünde en etkili aktör (5 üyesinin Kosova’yı tanımamasına karşın) AB. AB dışında kalan ABD ile İngiltere ise “Kosova beşlisi” (Kosovo Quint) olarak adlandırılan, Fransa, Almanya ve İtalya’nın da dahil olduğu gayri resmi grup üzerinden, sorunun çözümüne müdahil oluyorlar.
Ancak Batı Balkanlar’da, AB üyeliği için, her iki tarafın da gerekli adımları atmadıkları dönemde, Sırbistan-Kosova ilişkilerinde bir ilerleme kaydedilemediğini izliyoruz. Batı Balkanları uzun süre ihmal eden AB’nin lider ülkelerinin, Ukrayna savaşı sonrasında, Rusya/Çin endişesinden ötürü, bölgeyi tekrar genişleme gündemine dahil etmeleri, doğru yöndeki gecikmiş adımlardır. Aralık ayı başında, ilk kez bir bölge ülkesinde (Arnavutluk), AB-Batı Balkanlar zirvesi düzenlenmesi, AB’nin bölgeye artan ilgisinin kanıtı sayılmalıdır.
Bosna-Hersek’e ahiren verilen aday ülke statüsü benzer türde bir başka olumlu adımdır. Ancak Balkan halklarının, geciktikçe geciken AB üyeliği yolunda karşılaştıkları hayal kırıklığından çıkmaları için, Brüksel’in gösterdiği ilgi ve çabanın iki katına çıkarılması zorunluluktur.
Çözüm gerçeği kabul etmekte
Sosyalist Yugoslavya cumhuriyetlerinden Slovenya ve Hırvatistan AB üyesi olurlar iken, Miloseviç sonrasında, Belgrad’ın yönünü Brüksel’e çevirdiği 22 yıllık dönem içinde, Sırbistan’ın en uzun süreli, en başarılı, en pragmatik siyasetçisi olduğu gözlemlenen Aleksander Vuçiç, tarihi Kosova düğümünü çözemez ise, kim çözebilir çok merak ediyorum. Belki de Vuçiç’den daha pragmatik ama daha az milliyetçi, ancak vizyoner, yeni bir Sırp liderin dümene geçmesi icap edecektir. Yapılacak iş, Kosova’nın 1999 yılında, Miloseviç’in önderliğinde kaybedildiğinin Sırp kamuoyuna açık ve uygun biçimde ifşa edilmesi, “bilinen milli sır” oyununa son verilmesidir.