Ülkemizin sınıf düşmesinde kurumlarının yok edilmesinin çok büyük payı var kuşkusuz. Kurumlar, belli misyonlara sahiptir: Örneğin bir ülkenin Merkez Bankasının birinci görevi, ülkenin parasının değerini korumaktır. Üniversite de bir kurum; misyonu da özgür düşünen, bilgiyi araştırıp bulmaktan öte, yeni bilgiler üretebilen insanlar yetiştirmektir. Nasıl ki merkez bankası bir kurum olarak aşındırıldığında ülkenin parası tepetaklak gidiyorsa, üniversite tahrip edildiğinde de, ülkenin yararını düşünecek, yararına karar verecek, uygulayacak insan gücü yetişmez; var olanlar da başının çaresine bakmak üzere ülkeden kaçar gider.
Ülkemizde az sayıda nitelikli kamu üniversitesinin teker teker aşındırılması, yok edilmesi yeni değil. Boğaziçi Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi bu süreçte en sona kalanlar. 2021 yılı başında Boğaziçi Üniversitesi’nin tasfiye ve tahribine başlandı. Öğretim üyeleri her aşamasına mahkemelerde karşı çıksa da, mahkemeler bu süreci durdurmadı. Üniversitenin tüm idari akademik kadrosu, mesnetsiz suçlamalarla görevden almalarla, mükerrer oylarla, YÖK’ün dışarıdan görevlendirmeleri ile değiştirildi.
Benzer şekilde, Boğaziçi Üniversitesi’nde daire başkanı, şube başkanı, müdür gibi kurumun işleyişini bilen kıdemli çalışanlar, bezdiri (mobbing) denilen uygulamalar ile işten uzaklaştırılıyor ya da emekli olmaya zorlanıyorlar.
Mesela şöyle: Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinin yurdun çeşitli yerlerinde deprem gözlem istasyonları var. Bu istasyonlar, genelde kırlık bölgelerde, içinde ölçme cihazları bulunan kulübecikler. İçinde personel çalışmadığı için, ısıtmaları, sıhhi tesisatları yok; sadece cihazların tamiri için ayda yılda bir gidilen istasyonlar. Örneğin yeni doğum yapmış bir personeli, bu istasyonlardan birinde (dağ başında bir kulübede) görevlendiriyorlar.
Açıkça usulsüz olan böyle işlemlere itiraz edenlere pişkin pişkin “mahkemeye gidersiniz” diyorlar. Mahkemeye gidiyorsunuz. Mahkemeler çok uzun sürüyor. Aylar, yıllar sonra mahkemeyi kazanıp işe geri dönen personel, göstermelik olarak bir haftalığına işe başlatılıyor; sonra aynı işlem bir kez daha tekrarlanıyor. Emekliliği gelenler emekli oluyorlar. Diğerleri mahkemelerde hakkını arıyor. Bu yolla yavaş yavaş kurumun içi boşaltılıyor, kurumsal hafıza yok ediliyor.
Akademik personelin işten çıkarılması daha zor. 2547 sayılı kanunda tabii ki, öğretim üyelerinin işten çıkarılması için maddeler var: Mesela yazdığınız bir yazı ile “iş arkadaşlarına asılsız suçlamalarda bulunmak,” maaştan kesme cezası ile cezalandırılabiliyor.
Hakkımda, Herkese Bilim Teknoloji dergisinde yazdığım bir yazı için böyle bir suçlama var. Bu yazıda da aynı suçlama uygun görülürse, aynı suçu iki kere işlediğim için kamu görevinden çıkarılabiliyorum. Üniversitede pek çok hoca hakkında, benzer mesnetsiz suçlamalarla disiplin soruşturması açılmış durumda.
Akademik ve idari personel böyle. Öğrenciler hakkında zaten sayısı binlerle ifade edilen disiplin soruşturması, yüzlerce öğrenci hakkında sürmekte olan davalar var.
Kim kaldı? Mezunlar. Üniversitenin mezunları, başarısının en önemli göstergesi. Uluslararası üniversite sıralamalarında, mezunlarının başarısı, ne kadar sürede iş buldukları, girişimcilik başarıları, aldıkları ödüller soruluyor. Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ gibi üniversitelerimiz, mezunlarının başarıları ile öne çıkıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED), ödüller almış, çok başarılı bir sivil toplum kuruluşu. Mezunlarının bağışları ile yaptırdığı ve üniversiteye bağışladığı bir binada faaliyet gösteriyor. Mezunları için spor tesisleri ve lokanta işletiyor; elde edilen geliri burs olarak üniversiteye bağışlıyor. Aynı zamanda sektörde çalışan mezunlar ile öğrencileri ve öğretim üyelerini buluşturarak iki tarafa fayda sağlayan eğitim faaliyetleri yürütüyor.
Rektörlük, bir süre önce, sosyal tesisteki lokantanın içecek ruhsatı olmasına rağmen mezunlara lokantada alkollü içecek ikramını yasaklamıştı. 2023 yılı başında, rektörlük, BÜMED’e sosyal tesis binasından çıkması tebligatında bulundu. Tebligatın yapıldığı günlerde, yandaş basında BÜMED’in gece kulübü işlettiği gibi gerçek dışı bir haber çıkması BÜMED’in niye cezalandırıldığını belli etti. Mezuniyet töreninden sonra bu tesiste müzikli, danslı kutlama düzenlemek, mezunların özel gün kutlamalarını düzenlemek, gece kulübü diye ötekileştirilen, dışlanan davranışlar.
Boğaziçi Üniversitesi, belli bir kültürel kalıba sokulmaya çalışılıyor. Mezunları, öğrencileri ve personeli ile Boğaziçi Üniversitesi bu kalıba uymuyor. Uymadığı için tasfiye edilmeye çalışılıyor.
Kurumun tasfiyesinin son aşamalarına geldik. İdari personeli değiştirildi. Akademik personelin tasfiyesi zaman alsa da, yeni alınan öğretim üyeleri, tamamen kurum dışından kararlarla, akademik olmayan kriterlerle alınıyor. Kampüsler hızla boşaltılıyor; binaların işlevleri değiştiriliyor. Satın almalar, hizmet alımları kapalı ihalelerle yapılıyor, kampüste hizmet veren işletmeler değiştiriliyor.
Bu iş nereye kadar gider? Üniversitenin sahibi kamudur; yani hepimiz. Biz, yıkımı yakından yaşayan ve buna razı olmayan öğretim üyeleri, kamuya üniversitenin ne olduğunu, özgür düşüncenin değerini, üniversite yok olursa bunun ülkeye vereceği zararları anlatmak zorundayız.
Kamu bu yıkıma karşı çıkmalı.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…