CHP, DEVA, DP, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisi imzalı “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” yoğun katılımlı bir toplantı ile kamuoyuna açıklandı.
Temel hedef: Türkiye’yi herkesin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdüğü ve sosyal refah standartlarına ulaştığı, kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülke haline getirmek olarak açıklanıyor.
Her kararın tek kişi tarafından alındığı mevcut yönetim sistemi ile sınanıyorken, altı farklı partinin ortak bir metinde uzlaşması çok kıymetli.
Bununla beraber kadınlar özelinde, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini de alarak, metnin daha da ileri götürülmesi ihtiyacı çıkacak gibi görünüyor.
İstanbul Sözleşmesi
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, büyük alkış alan, “İstanbul Sözleşmesi yeniden yaşatacak” cümlesini söylediğinde, altılı masanın bu konuda uzlaşmış olduğu, Saadet Partisi’nin de artık sorun çıkarmayacağı düşünüldü.
Ancak basılı metinde İstanbul Sözleşmesi’nden bahsedilmediği görülünce bir tereddüt oluştu.
Mutabakat metninde bu konuya özgülenebilecek iki cümle var:
“Kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edecek, şiddetin önlenmesi adına uluslara¬rası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız.”
“Yasama yetkisinin korunması için milletlerarası sözleşmelerden geri çekilme yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anayasal güvence altına alacağız.”
Her ne kadar metinde geçen bu cümlelerin İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönüleceğinin garantisini verdiğini söyleyen parti temsilcileri olsa da; “Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne (Lanzorete Sözleşmesi) yer verilir, çocukların erken yaşta ve zorla evlendirilmelerinin önüne geçileceğinin altı çizilirken, İstanbul Sözleşmesi’nin adının geçmemesi dikkat çekti ve eleştirilere neden oldu. Saadet Partisi’nin bu konudaki çekincesinin metni etkilediği düşünüldü.
Laiklik kelimesi mütabakat metninde yok
İstanbul Sözleşmesi’ne atıf yapılsaydı, metinde yer alan kadına karşı şiddetle mücadeleye yönelik taahhütleri yazmaya da gerek kalmayacaktı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi kapsamı ve oluşturduğu denetim mekanizmasıyla ayırt edici bir özelliğe sahiptir ve kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık konularında en kapsamlı tanımları içermektedir.
Metinde eksikliği görülen bir diğer konu da metnin içinde “laiklik” ilkesinin geçmemesi oldu. Çünkü özellikle kadınların eşitlik talebinin güvencesi Laiklik.
Kadın erkek eşitliğine dair bir karşılığı: “Cinsiyet eşitliğini esas alarak parlamento, yerel yönetimler, siyasi partiler ve kamu kurumlarında kadınların karar ve yönetim süreçlerine katılımını destekleyecek, kadın temsilini ar¬tıracak, kadın haklarının korunmasını öncelikli tutan bir politika izleyeceğiz.” cümlesinde görüyoruz.
Ancak eşitlik vurgusunun daha güçlü yapılmasına ve önümüzdeki seçimde yapılacak tercihlerle bu konuyu somutlaştırmaya ihtiyaç var. Çünkü en gözönündeki alan olan siyasetteki erkek egemen yapının değişmesi toplumsal ivmeyi de artıracaktır.
Kreş sayısında artış, ev kadınları için sigorta
Mütabakat metninde ön plana çıkan önerileri sıralayacak olursam, öncelikle kadınların iş gücüne katılımının önündeki engeller arasında yer alan, çocuk ve yaşlı bakımı konusunda destek sağlamak amacıyla, “okul sonrası eğitmenli aktivite merkezleri ile kreşlerin sayısını yerel yönetimlerle işbirliği içinde mahalle düzeyinde artırmak ve yaşlı bakımına erişimi iyileştirmek” ekonomi, finans ve istihdam hedefleri arasında yer alıyor.
Tarımda çalışan kadın ve 30 yaş altındaki gençlere sosyal güvenlik prim desteği sağlanarak, tarımdaki kadın ve genç emeğinin görünür olması amaçlanmış.
İsteğe bağlı sigorta ile emeklilik hakkı bulunan ev kadınları için prim ödeme gün sayısı ve oranı ile sigortalılıktan önce yaptıkları doğumlarla ilgili borçlanma hususlarında iyileştirme¬ler vadedilmiş.
İsmi sık sık değiştiği için takip edilmekte zorlanılan ve adından kadının çıkarıldığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı “Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı” şeklinde değiştirilerek, yeniden yapılandırılıyor. Önümüzdeki süreçte yeni ismin de tartışılacağını göreceğiz.
Girişimcilikle ve istihdamla ilgili sağlanacak destekler ve teşviklerle kadın girişimciliğinin önünün açılması hedefleniyor. Bu noktada bir çok ülkede uygulanan kamu alımlarında kadın girişimcilerin desteklenmesi yöntemi metne girmiş.
Eşit işe eşit ücret, hijyen ürünlerinde vergi indirimi
Ev işlerinde güvencesiz ve kayıt dışı çalışan kadın ev işçilerinin İş Kanunu’na tabi olması sağlanacakmış ki oldukça önemli bir konu.
Üst düzey görevlere atanan kadın yöneticilerin sayısının artırılması, eşit işe eşit ücret ilkesinin hâkim kılınması, işe alımlarda cinsiyetçi soruların kaldırılması, cam tavan (terfi engelleri) sorununun aşılması adına gerekli düzenlemelerin yapılması vaatler arasında.
Temel ihtiyaç olan kadın hijyen ürünleri üzerindeki vergi yükünün azaltılması taahhüt ediliyor.
Kadın sağlığına açılan başlıkta: Genç kızlar ve kadınları rahim ağzı kanseri ve genital siğillerden korumak için HPV aşısının Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen aşı takviminin içerisine alınarak geri ödeme sis¬temine dahil edilmesi yer alıyor.
İklim değişikliğiyle mücadelenin yoksulları, kadınları, gençleri ve tüm dezavantajlı kesimleri koruyacak şekilde adil dönüşüm ilkesi çerçevesinde yürütüleceği belirtiliyor ki bu çok değerli bir yaklaşım. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan iklim mücadelesi yükselen bir değer ve Birleşmiş Milletler İklim Zirvelerinin gündeminde önemli bir yere sahip.
Yerel yönetimlerin farkındalığının daha da artmasını sağlayabilecek olan kentlerimizin kadınların güvenle yaşayacağı hale getirilmesi hedefi de dikkat çekiyor.
Cinsiyetçi dile vurgu
Mutabakat metninde yer verilen, “yazılı ve görsel basında cinsiyetçi söylemlerin önüne geçmek ve konuşma dilinde cinsiyetçi söylemlerin ortadan kaldırılması için gerekli düzenlemelerin yapılacağı; kanunlar ve ikincil mevzuatta eşitlikçi dilin kullanılacağı” vurguları önemli.
Bunun başarılabilmesinin eğitimdeki düzenlemelerle mümkün olabileceği, “Eğitim müfredatına ilkokul birinci sınıftan itibaren insan hakları, kadın-erkek eşitliği, aile yaşamı ve aile içerisindeki rollere ilişkin derslerin konulması” hedefinde karşılığını buluyor.
Elbette verilecek eğitimin içeriği, kadına ve erkeğe biçilen rollerin ne olacağı çok önemli ve dikkatle izlenecektir.
Kadına yönelik toplumsal bakış açısının ve ataerkil zihniyetin değişmesi ancak ve ancak laik, eşitlikçi bir eğitimle mümkün olabileceğinden, İran ve Afganistan örnekleri de yanı başımızdayken, kadınlar için Millet İttifakının söylemleri çok önemli.
Dost acı söyler misali, Millet İttifakı ortakları, kadın örgütlerinden gelebilecek öneri ve eleştirileri bu bağlamda değerlendirmeli, yeri geldiğinde altılı masada gösterdiği uzlaşma başarısını masaya davet edeceği sivil toplum örgütlerini dinleyerek çoğaltabilmeli. Bugün gelinen nokta bu konuda da umut veriyor. Bu umut yükseltilmeli.