Korkunç bir afet yaşamaktayız. Türkiye yaralarını sarmaya çalışıyor, bu epey de sürecek gibi görünüyor. Belki de bu afetten sonra Türkiye kendisine yeni bir format atacak. Bunu yaşayarak göreceğiz. Öte yandan, yanı başımızda İran, 1979 İslam Devriminden sonra yeni bir devrimin eşiğinde. Gözünüzden kaçmasın istedim.
İran’da Mehsa Amini’nin öldürülmesi sonrası protesto gösterilerini tüm dünya gibi sosyal medyadan izledik. Kadınların başörtülerini kontrol eden Geşti İrşad polisleri kalktı mı kalkmadı mı tartışmasını yaşadık. Yüzlerce insan öldü, rejim gözdağı olsun diye gençleri astı. İran’ı yakından takip etmeyenler mesele burada kapandı gitti diye düşünüyor. Tam aksine.
Baskıcı rejimlere karşı toplumsal hareketler için sokak protestoları işin sadece bir kısmı. Asıl mesele sonrası için doğru ortamı oluşturmak. Eğer sonrası için bir plan yoksa, geriye yıkılmış bir otoriter rejim ve işlemeyen bir devlet mekanizması, dolayısıyla dev bir çöküş kalıyor. İran’ı Arap Baharı sonrasından ayrıştıran da bu olacak.
İran muhalefeti birleşiyor
Şubat ayı başından itibaren, İran’ın dışında bulunan rejim karşıtı muhalefet bir araya gelmeye başladı. “Bunlar yurt dışında yaşayan diaspora, içeriye etkisi olmaz” diye düşünmemek gerek. Ayetullah Humeyni de 1979 devrimini yurt dışında, Fransa’da sürgündeyken başlatmıştı. İran muhalefetinin öne çıkan isimleri arasında, İran’ın son şahının oğlu Reza Pehlevi, başörtüsü eylemlerini başlatan Mesih Alinejad, karısı ve kızını rejimin düşürdüğü Ukrayna uçağından kaybeden Hamid İsmailiyun gibi figürler var. Muhalefet bir araya gelerek toplantılar ve mitingler yapmaya başladı.
Brüksel’de 5 bin İranlı eylem yaptı. Eylem yapanlar, 1979 devriminden sonra Humeyni tarafından kurulan Devrim Muhafızları Ordusunun terör örgütü ilan edilmesini istiyorlar. AB bu konuda şimdilik isteksiz. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bunun olabilmesi için AB’nin herhangi bir ülkesinde bir mahkeme kararı olmasını gerektiğini söyledi. Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da aynı fikirde. AB henüz zor kararlar almaya hazır değil. Ancak İran muhalefeti kurumlar üzerinde baskısını arttırıyor.
İçeride işler değişiyor
Almanya’da 17-19 Şubat’ta düzenlenen Münih Güvenlik Konferansına bu yıl İran hükümet temsilcileri Cumhurbaşkanı ya da Dışişleri Bakanı değil, muhalefet temsilcileri çağırılmıştı; Rıza Pehlevi ve Masih Alinejad oradaydı. Pehlevi, verdiği röportajlarda, dünyanın da yeni bir İran’a ihtiyacı olduğunu vurguladı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası, Rus petrolüne Batı’nın ambargo koyma kararı istinaden, Batı’nın enerji ihtiyacını demokratik bir İran karşılar dedi.
İran muhalefeti dışarıda organize olurken, içeride de işler değişiyor. 2009 seçimlerinde reformistlerin adayı olan Mir Hüseyin Musavi, 1979 İslam devriminin ilk başbakanı. İran siyaseti için bir dönüm noktası olan 2009 seçimlerinden sonra ev hapsine konuldu. Musavi, yurt dışındaki muhalefete açık destek vermese de İran’ın artık demokratik bir sistem için referanduma gitmesi gerektiğini savunan bir açıklama yayınladı.
Sivil toplum da ayakta
Aralarında öğrenci grupları, sendikalar, meslek odalarının olduğu sivil toplum kuruluşları 20 maddelik bir bildiri yayınladı. İran’ın insan ve azınlık haklarına saygılı demokrasiye geçişini talep ediyorlar. Kadın, çevre, azınlık düşmanı yasaların, idam cezasının ivedilikle kaldırılmasını talep ediyorlar. İran dış politikasının baştan değişmesini istiyorlar.
2009’da başlayan muhalif hareket başlarda, İran’da bir rejim değişikliği istemiyor, bu konuda utangaç davranıyordu. Artık öyle değil, “geri dönüş yok” diyorlar.
İran’ın önde gelen sosyal bilimcilerinden Mohsen Renani, eski dışişleri Bakanı Cevad Zarif aracılığıyla İran’ın dini rehberi Ali Hamaney’e bir mektup gönderdiğini aktarıyor. Mektupta Renani, toplum ve yönetim ilişkisini aile içi ilişkilere benzetiyor. Rejim ve halk arasında duygusal bağların da koptuğuna dikkat çekiyor ve diyor ki eğer en tepede değişim başlamazsa, kanlı bir devrim gerçekleşebilir. Zarif, Renani’nin mektubunu Hamaney’e vermeye cesaret edememiş. Renani de bunun üzerine yazdıklarını Telegram’da yayınladı. Mektuptan böylece haberimiz oldu.
Muhalefet içi sorunlar
Rejim için iyi gözüken pek bir şey yok. İran Riyali Amerikan doları karşısında tarihinin en düşük seviyesinde. Yaptırımlar nedeniyle bloke olan paraları içeri çekemiyor. İran içinde başlayan eylemlerin çok kanlı biçimde bastırılmaya çalışılmasının ardından, yaptırımların kaldırılabilmesi de çok olası görünmüyor. Rejim zayıflarken, muhalefet güç topluyor.
Muhalefetin önünde ciddi iç sorunlar da var. Pehlevi’ye diasporada, özellikle monarşiye dönüş yanlısı İranlılar arasında ciddi destek var. Ancak Azeriler ve Kürtler Pehlevi’yi Fars Milliyetçisi olarak görüyor. Pehlevi’nin karısının geçenlerde Instagram hesabında paylaştığı “solculardan nefret ediyorum” yayını epey ortalığı karıştırdı. Reza Pevlehi’yse dengeli mesajlar vermeye çalışıyor, “Lider olma hevesim yok, ülkenin demokrasiye geçişinde rol oynamak istiyorum” diyor.
Türkiye olarak bir yandan ayağa yeniden kalkmaya çalışırken, öte yandan da göz ucuyla İran’ı izlemekte fayda var.