2030 yılında Türkiye’de beklenen nüfus artışıyla buğday ihtiyacı 558 bin ton olacak. Bu buğdayı üretmek için 1,8 milyon dekar tarım arazisi gerekiyor ancak tarım arazileri hızla yok oluyor. 1992 yılından bu yana 38 milyon dekar tarım arazisi kayboldu. Hayvanları besleyebilecek meralar bitmek üzere. 1920 yılında Türkiye’nin yüzde 50’sine yakını meraydı, bugün yüzde 19’u mera, bu alanların yüzde 70’inde ise hayvanları besleyebilecek ot verimi düşük.
Ormanlarımıza geldiğimizde, ormanların tahribatına yol açan yasal düzenlemelerle 2012-2021 yılları arasında tam 383 bin hektar ormanlık alan madencilik, ulaşım, enerji, turizm, haberleşme, atık yönetimi gibi ormancılık dışı kullanım ve tesislere açıldı. Izin verilen yapı sayısı 51 bin. Madencilik Kanunu 1985’ten buy ana 20 kez değiştirildi, kanunlar nezdinde çalışmalar için kısıtlayıcı düzenlemeler yetersiz.
Su rezervlerimiz azalıyor, politika eksikliği sebebiyle kullanılan su miktarı sürekli artıyor, kuraklık her geçen gün daha da büyük bir sorun olarak karşımızda.
İklim değişikliği, enerji politikaları, doğa koruma alanları, su politikaları, çevre etki değerlendirmeleri, mekansal planlama…
14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde TEMA Vakfı, tüm bu alanlardaki eksiklikleri ve çözüm önerilerini “2023 Ekosiyaset Belgesi” ile bir politika metnine dönüştürdü.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan politika önerilerinde vakıf, öncelikle Türkiye’de ekonominin geleceğini, vatandaşların su, yiyecek, temiz hava gibi temel ihtiyaçlarına ulaşımını etkileyecek olan ekolojik problemleri tespit ediyor, yasal düzenlemeler öneriyor.
Çevre, tarım: sorunlar, yasal eksiklikler
Toprak, Tarım ve Gıda Güvencesi, Ormanlar, Doğa Koruma Alanları, Su, İklim, Enerji, Madencilik, Mekansal Planlama ve Çevre Etki Değerlendirmesi başlıkları altında sorun alanlarını belirleyen TEMA, bu alanlarda seçimlere girecek siyasi partiler için politika önerileri geliştirdi.
Azalan tarım arazileri ve meralar için “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Planı” hazırlanmasını öneren TEMA, tarımsal potansiyeli yüksek, büyük ovaların tarımsal koruma alanı ilan edilmesi, tedbirlerin ise ivedilikle desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Orman arazilerinin korunması için ise Orman Kanunu’ndaki değişikliklerin bir an önce hükümsüz hale getirilmesi öneriliyor.
Buna göre Orman arazilerinin varlığını azaltan 6831 sayılı kanunun 2/B ve EK 16. Maddeleri orman varlığını azaltıyor, 16, 17 ve 18. Maddeler ise orman tahribatına yol açıyor.
Öyle ki, ek 16 madde çıktıktan sonra orman açma ve işgal suçlarında 2017 verilerine göre 2,5 kat artış olmuş. Yapılaşmaya izin verilen orman alanları yanan orman alanlarının 4 katı büyüklükte.
İklim değişikliği gündeme alınmalı
Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olduğunun altını çizen vakıf, buna ragmen 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunda yüzde 30’dan fazla artış beklendiğini, ancak karbon nötr hedefi çerçevesinde çalışılmalara hızla başlanması gerektiğini belirtiyor.
TEMA, Türkiye’de enerji arzının yüzde 84’ünün fosil yakıtlardan sağlandığını ve yüzde 70’inin ithal edildiğini belirterek, “kömürden çıkış için bir adil geçiş planı yapılmasını” öneriyor.
TEMA’nın altını çizdiği bir diğer önemli konu ise Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği.
1993 yılında yürürlüğe giren ve günümüze kadar 23 kez değiştirilen bu yönetmeliğin yaşam alanlarının korunmasını “sağlayamadığını” belirten TEMA, 28 yılda verilen 76 bin karardan sadece 63 tanesi olumsuz yönde olduğunun altını çiziyor.
TEMA Vakfı 2023 Ekosiyaset belgesinin tamamı için buraya tıklayınız.