Aslına bakarsanız bugün yazımda bu Bayram günü haksız yere hapiste tutulduğuna inandığım kişileri hatırlatacaktım. Kimilerini şahsen tanıyorum; Osman Kavala’yı, Selahattin Demirtaş’ı, Hakan Altınay’ı, Gültan Kışanak’ı. Her birini şahsen tanımam da gerekmiyor; siyaseten ibret olsun diye hapiste tutulduğuna inandığım Gezi Davası tutukluları örneğin. Aralarından Can Atalay 14 Mayıs’ta milletvekili seçildi ama bırakılmıyor. Onlara bu Bayram gününde yine selamlarımı yolluyorum ama Türkiye’nin demokratik haklar aleyhine işleyen gündemi yükü sürekli artırıyor. Bayram arifesinde, 27 Haziran’da Tele-1 Yayın Yönetmeni, gazeteci Merdan Yanardağ dolayı tutuklandı, cezaevine koyuldu.
Hakkındaki suçlamama, terör örgütü propagandası yapmak. Neden? Çünkü Tele-1’in aynı zamanda ana haber bültenini de sunan Yanardağ 20 Haziran’daki AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun 19 Haziran’da 10Haber’de yer alan “Genel af değil ama af çalışması var” sözlerine tepki göstermiş. O sözlerin kaynağı da daha önce AK Parti Kalkınma Bakanı olan Müslüm Doğan’ın, 29 Ekim’de, Cumhuriyetin 100’üncü yılında “eline silah almamışlar için” bir genel af çalışması olduğu yolundaki sözleri. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da bir genel af çalışması olduğunu yalanlamış.
Merdan Yanardağ ise AK Partililerin sözlerine inanmamış, ki inanmayıp sorgulama hakkı vardır ve yine PKK lideri Abdullah Öcalan ile, bu defa sonunda Öcalan’ın serbest kalacağı bir diyalog süreci başlatabileceklerini öne sürmüş. Burada “Yakında sayın Öcalan da demeye başlarlar. Öcalan da yıllardır çok okuyor, filozof olmuştur’ diyor. Ayrıca diyor ki, kaldırın o zaman tecrit uygulamasını (görüşme yasağını) biz de avukatları aracılığıyla ne dediğini öğrenelim.
Bu kadar.
İstanbul 7’inci Sulh Ceza Mahkemesinde Ramazan Çiçek’e verdiği ifadede, ironi yaptığını vurgulamak için yayında güldüğünü de söylemiş.
Terör örgütü propagandası denilen bu; Yanardağ “böyle olmasın” dediği için olmasın dediği şeyin propagandasını yapmakla suçlanıyor.
Mahkeme “üzerine atılı suçu işlediği” yolunda “kuvvetli şüphe” görmüş, daha önce Fethullahçıların yargıya hakim olduğu dönemde Ergenekon davası nedeniyle hapsedilen ama dava düşüp çıktıktan sonra yurtdışına çıkmayıp gazeteciliğine devam eden Yanardağ yurtdışına çıkabilir diye kuşku duymuş Mahkeme ve tutuklamış.
Peki, Yanardağ bu yayını yapınca ortalık karışmış, halk galeyana mı gelmiş? Hayır. Aradan günler geçmiş, önce İYİP Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem sonra TBMM’ye CHP’den seçilip şimdi AK Parti milletvekili olan Mehmet Ali Çelebi, Yanardağ’ı terörizm propagandası yapmakla suçlamaya başlamış. Hükümet yanlısı medya da peşinden.
Erdem şimdi “Fikirleri yüzünden tutuklanmasını istemedim” yollu açıklamalar yapıyor ama Yanardağ, Bayram’a tutukevinde giriyor.
Aleyhinde açılan kampanyada bir etkisi olup olmadığını söyleyemeyiz ama Yanardağ’ın son yayınladığı “İslamo-faşizm” kitabını da burada hatırlatalım.
Merdan Yanardağ olayının hatırlattığı bir acı gerçek daha var. Türkiye basın özgürlüğünde dünyada en kötü durumda olan ülkelerden. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü sıralamasına göre 180 ülke arasında 165’inci sırada. Daha bir yıl önce 149’uncu sıradaydı. Bu hızlı düşüşte RTÜK’ün hükümetin hoşuna gitmeyen yayınlara ceza yağdırmasının da payı var.
İfade ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında da farklı durumda değiliz. Avrupa Birliğinin yapıcı olmaktan çok itici tutumumun da bunda payı var; Türkiye AB ile bütünleşme ümitlerini yitirdikçe hak ve özgürlükler bakımından Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerine dönüşüyor.
Yanardağ, ülkemizdeki basın ve ifade özgürlüğünün durumunu gösteren son örnektir eme maalesef bu gidişle sonuncu örnek olmayacağı görülmektedir. Tutuklu yargılanması basın ve ifade özgürlüğü ihlalidir, serbest bırakılmalıdır.
Ortada Cumhuriyetin 100’üncü Yılı nedeniyle bir af çalışması varsa, bu siyasi mahkumları odağına alan af olmalı. Bunun da sınırları bellidir: devlet, başkalarına karşı değil kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Silahlı eyleme katılmış olmak gibi cinsel suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı gibi başka canlara zarar veren suçlar dışında tutulabilir.
Bayram kutlama yazısı bu olmamalıydı ama oldu işte, sorumlusu gazeteciler değil.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…
Suriye'de Esad rejimini deviren harekatın hazırlığının bir yıldan fazla bir süredir yapıldığı, Türkiye’nin, ABD’nin ve…