“Daha önceleri neredeydiniz?” sorusunun üç muhatabı var.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki.
Son iki günde üç bakandan üç açıklama geldi. Duyunca “Nihayet” diyebileceğiniz sözler. Hemen arkasından iki şey daha söylemek mümkün.
Biri Fuat Edip Baksı’nın sözleriyle Selahattin Pınar’ın Hicaz şarkısının nakaratı: Daha önceleri neredeydiniz?
Diğeri: Bakalım devamını getirecek misiniz?
Sondan başlayalım, Özhaseki’nin “İstanbul bizi gerçekten korkutuyor” sözlerinden.
Aynı bakanlıkta daha önce de bulunan Özhaseki’nin korkusu deprem, kendi ifadesiyle yaklaşan büyük Marmara depremi. NTV yayınında verdiği bilgiye göre İstanbul’daki 6 milyon konuttan 600 bini, yani her on konuttan biri ilk sarsıntıda yıkılacak zayıflıkta; “Durduğu yerde yıkılan binalar var zaten”.
Aslında ağır hasara açık binaların hemen bir deprem yasasıyla kentsel dönüşüme girmesi lazımmış ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan orta hasar durumundakilerin de buna dahil edilmesinden yanaymış.
Bakanımız, deprem riskinin konutlara, dolayısıyla insanlara zarar verme riskinin sel yataklarında, dere ağızlarında, sıvılaşma eğilimi olan zeminlerdeki inşaatlara bağlıyor. “Hızlı bir şekilde vaziyet alma gereğinden” söz ediyor.
Ama bütün bunlar yıllardır uzmanların, örneğin sürekli olarak Türkiye Mühendis ve Mimar odaları Birliğinin (TMMOB) dile getirdiği etkenler değil mi? Bartın ve Kastamonu’daki sel felaketleri ardından yine sel yataklarında, tarım arazilerinde inşaatlar kimin devrinde yükseldi? O zaman Bakan, şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığı konuşulan Murat Kurum değil miydi?
Zannedersiniz son 21 yıldır ülkeyi Erdoğan ve AK Parti yönetmiyordu da tam 31 Mart yerel seçimlerine giderken farkına vardılar.
“Daha önceleri neredeydiniz?” demek yetmiyor elbette. Bakalım Özhaseki, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da deprem planı çalışmalarına katacak mı? Yoksa bu da seçim sürecinde imar aflarına boğulup sonra sumen altımı edilecek?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, son 1 ayda İstanbul’da 21 bin kaçak göçmen yakalanıp sınır dışı işlemlerine başlandığını söyledi habercilere. Erdoğan’ın kendisini İçişleri Bakanlığına atadığı 3 Haziran tarihinden bu yana da 66 bin “düzensiz göçmen” yakalanmış.
1 Ekim’de İstanbul’daki Geri Gönderme Merkezindeki çalışmanın tamamlanmasından sonra göz açtırılmayacakmış kaçak göçmenlere. Güzel de zannedersiniz Ali Yerlikaya İçişleri Bakanlığını AK Partili Süleyman Soylu’dan devralmadı, başka bir parti vardı iktidarda ve şimdi göreve gelince yapılan ihmallere tepki gösterip kolları sıvıyor.
Yerlikaya İstanbul’un yasadışı göçle mücadelede “pilot bölge” seçildiğini de vurgulamış.
Bu da güzel, geç de olsa doğru karar. Ama İçişleri Bakanımız, bakan olmadan önce ne yapıyordu? İstanbul Valisiydi. O zaman neredeydiniz? Muhalefet partileri her Allah’ın günü göçmen sorunundan söz ederken, bu sorun nedeniyle Türkiye’de bir siyasi parti, Zafer Partisi kurulmuşken yok muydu İstanbul’da kaçak göçmen? Bir ayda mı doldu 21 bin kaçan İstanbul’a?
Yoksa Erdoğan “İlk hedef İstanbul” dediği için mi bakanların İstanbul aşkları depreşti?
“Daha önceleri neredeydiniz?” sorusuna bir muhatabı da Dışişleri Bakanı Fidan.
Fidan 21 Ağustos’taki kabine toplantısının ardından, 22 Ağustos’ta Bağdat’taydı. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile ortak basın toplantısında Türkiye’nin Irak’ın “PKK’yı resmen terör örgütü olarak tanımasını beklediğini söyledi.
Öncelikle buradan neyi anlıyoruz? İran ve Türkiye sınırı boyunca PKK’nın karargâh ve üsleri bulunan PKK’nın Irak tarafından henüz terör örgütü olarak tanınmadığını. Öncesini saymayalım; PKK lideri Abdullah Öcalan’ı bir MİT-CIA operasyonuyla 1999’da Kenya’da AK Parti daha kurulmadan getirilip hapseden DSP-MHP-ANAP koalisyonu çok zayıf olduğu için Irak’tan bu talepte bulunamadı diyelim.
Peki, 21 yıllık AK Parti iktidarında, sıralı Dışişleri Bakanları, Yaşar Yakış, Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve nihayet Mevlüt Çavuşoğlu dönemlerinde de Irak’tan bu talepte bulunulmamış mı? Ya da bulunulduysa Bağdat geri mi çevirmiş? “Buradaki “Neredeydiniz? Sorusunun şahsen muhatabı Fidan değil, o bulundu dün bu talepte ama başta hep Erdoğan’ın bulunduğu AK Parti iktidarı olmuyor mu?
Şunu sorarsanız yerden göğe kadar haklısınız: ABD terör örgütü sayıyor da şimdi Suriye’de PKK’nın gölge örgütleriyle askeri ve mali işbirliği içine girmiyor mu? AB terör örgütü sayıyor da PKK Fransa’dan İsveç’e, Belçika’dan Almanya’ya dek faaliyetini sürdürmüyor mu? Olabilir, ama gün gelir bu resmi tanımalar siyasette bir dayanak noktasına dönüşebilir; o da doğru. O zaman başkaları da “neredeydiniz?” diye sorabilir yaptırmayanlara.
O zaman soralım Dışişleri Bakanımıza: Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüştüğünde Rusya’nın da PKK’yı (tıpkı Müslüman Kardeşleri saydığı gibi) resmen terör örgütü saymasını talep edecek mi? Fidan’ın 13 yıl başında bulunduğu MİT peşindeyken, Öcalan’ın Rusya’da saklandığını, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakanı Mesut Yılmaz’ın zorlamasıyla çıkarılabildiğini elbette hepimizden daha iyi biliyordur.
Belki de bu gecikmiş talebi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mı bırakmayı doğru bulmuştur, Erdoğan “dostum” dediği Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile bu aralar görüştüğünde?
Fidan, tahıl anlaşması için Ukrayna’ya gitsin gelsin, Erdoğan hem Putin hem ABD ve AB’yi ikna etsin uzlaşmaya da sonrasına bırakıyorlardır belki.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…