Dünya şampiyonu oldular, Avrupa şampiyonu oldular, artık 2024 olimpiyat vizesi de aldılar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan varsın onları Beştepe’ye davet etmesin, onlar için resmî geçitler düzenlenmesin. Kara vicdanlı bir avuç saldırganın iftiralarına rağmen Türkiye’nin büyük çoğunluğu onları çok seviyor, onlarla gurur duyuyor. Onların dilindeyse neşe içinde söyledikleri o müthiş direniş şarkısı var.
Biliyorsunuz ama şu bağlantıdan bir daha izleyin.
Sözlerini yazayım:
Bıraktım geldim evimi geride
Adımı aldılar, kan karıştı terime
Demişti anam bana “Buz da olsan erime”
Dünyayı kaldırdım dertlerimin yerine
Şarkıyı biliyorsunuz belki, Eypio adıyla tanınan rap şarkıcısı, besteci ve söz yazarı Abdurrahim Akça’nın şarkısı.
Ama onun sessiz ve müthiş bir direniş şarkısı olduğunu biliyor musunuz?
Peki şampiyon kızlarımızın neden her galibiyetleri ardından neşe içinde şakıdıkları bu şarkıyı seçtiklerini, bu kadar benimseyip içselleştirdiklerini?
Kendimce anlatayım.
Direniş şarkısı boş bir laf değil
Eypio o şarkıyı niçin besteledi, biliyorsunuz değil mi?
Milli haltercimiz, merhum Naim Süleymanoğlu’nun hayatını anlatan filmin müziği olması için.
Naim Süleymanoğlu Bulgaristan Türküydü; Bulgaristan’ın rekordan rekora koşan halter milli takımı üyesiydi. Todor Jivkov rejiminin 1980’ler isim değiştirme zorbalığında adı zorla Naum Şalamanov yapılmıştı. “Adımı aldırlar” da “Kan karıştı terime” de boş laflar değildir. Bunu dedesinin küçük kardeşi Hüseyin, isminin değiştirilmesine itiraz ettiği için 1985’da meşum Belene kampına atılmak üzereyken vefat etmiş olan birisi olarak söylüyorum.
“Buz da olsan erimemek” sebatı kolay bir iş değildir; baskı ve saldırılara karşı sakin ve dik durmayı da demektir. Naim baskılara dayanamayarak 1986’da Avustralya’nın Melbourne şehrindeki Dünya Halter Şampiyonası sırasında Türkiye’ye iltica etmiş, Başbakan Turgut Özal’ın gayretleriyle Türkiye’ye getirilmiş, dünya ve olimpiyat madalyalarını Türkiye adına kazanmaya devam etmiştir. Kendi ağırlığının üç katını kaldırıp “Cep Herkülü” namını hak eden Kırcali’li Naim Süleymanoğlu için “Dünyayı kaldırdı dertlerinin yerine” de boş bir laf değildir; “Evini geride bırakıp gelmiştir”.
Direniş şarkısı budur işte.
Naim abilerine de söylüyorlar
Eypio’nun Naim’e ithaf edilmiş güzel şarkısının bir direniş şarkısı olduğunu Mustafa Kemal Atatürk’ü Selanik göçmeni diye akıllarınca küçümsemeye kalkan kara vicdanlılar anlayamaz. Bir zamanlar Selanik’in, Saraybosna’nın, Kırcali’nin, Plevne’nin o zamanlar Türkiye olduğu tarih bilincine sahip olmayan okmuş cahiller de anlayamaz.
Yahya Kemal’in “Üsküp ki Şar dağında devamıydı Bursa’nın” dizesini asla gerçekten anlayamayacakları gibi.
Şampiyon voleybolcularımız anlıyor. Smaçlarını yalnızca rakiplerine indirmediklerini, başka kimlere indirdiklerini gayet iyi biliyorlar. En sert hücumları savuştururken aslında neyi savunduklarını gayet iyi biliyorlar.
Neşe içinde söyledikleri o sessiz direniş şarkısı sadece kadını yeniden erkeğe her bakımdan tabi görmek isteyen gericilere bir cevap değil, aynı zamanda Naim Abilerine de yürekten bir selamdır aslında.
Milli voleybolcularımızın arasında Rumeli Türkü, Balkan Müslümanı göçmen ailelerin kızlarının bu yoğunlukta bulunması rastlantı mıdır sizce? Ya da Atatürk başta olmak üzere İstiklal Savaşı önderlerinin çoğunun “Evladı Fatihan” olması? Bu kara yüreklilerin hangisi benim sevgili Razgrad’lı Kadri dedemden öğrendiğim “Son vatan” kavramından haberdardır? Son vatanı savunup yüceltmeye çalışırsınız, gelene ağam, gidene paşam demezsiniz, yol bulamazsanız, yol açmaya çalışırsınız.
Bazılarımızın dedelerinin İstiklal Savaşında “Keşke Yunan kazansaydı da Hilafet kalsaydı” diyenlerin saflarında yer almış olduğunu hatırlıyoruz böyle zamanlarda ne yazık ki.
Yüzüncü Yıl Barış Yolu Ödülü onların
Bir de haber vereyim size…
Baktılar ki herkes yan gözle yukarıdan gelebilecek tepkiyi gözetiyor, kimsenin ödül vereceği, tören düzenleyeceği yok, Mudanya Mütarekesi Barış Yolu Ödülünü jürisi bu yıl “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında dünya çapında kazandığı başarı ile büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunu çizdiği çağdaş Türkiye’yi temsil ettikleri” gerekçesiyle Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’na vermeyi önerdi, daha Ağustos ayıydı, Avrupa Şampiyonu olmamışlardı. Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz ve Belediye Meclisi de kabul etti; 11 Ekim’de verilecek ödülleri. (*)
Size bir jüri üyesi olarak içeriden bilgi vereyim, ödülün şampiyon voleybolcularımıza verilmesini öneren de Atatürk’ün kadınların toplumda eşit bireyler olması hedefinin değerini çok iyi bilen jüri üyesi, roman yazarı Ayşe Kulin oldu; heyecanla kabul ettik.
Voleybolcularımızın sessiz direniş şarkısı bahsiyle birlikte, geçen hafta 68 kiloda dünya şampiyonu olan Kadın Güreş Milli Takımımız üyesi Buse Tosun Çavuşoğlu’nu da yürekten kutlamak istiyorum.
Aslında kadın sporcularımız kadar onlara bu yolu açan anne ve babalarını ya da büyüklerini kutlamak gerekiyor.
Kadını erkeğin kölesi olarak görmek isteyenlere inat kadın sporcularımızın uluslararası başarıları beni iki misli mutlu ediyor.
Şimdi bu direniş şarkısı bambaşka anlam kazanabilir bazılarımızda ellerindeki kupayla söylenince.
NOT:
(*) Mudanya Barış Yolu “Şükran Ödülü” ise hem Mudanya Mütarekesi imzacısı hem İstiklâl Savaşı Batı Cephesi Komutanı hem de Cumhuriyetin Atatürk’le birlikte asli kurucularından olması nedeniyle İkinci Cumhurbalkanı İsmet İnönü’ye verildi. Bu arada İnönü’nün 139 yıl önce bugün, 24 Eylül 1884’te İzmir’de doğduğunu da hatırlatalım. Babası Bitlis’ten Malatya’ya yerleşmiş ailelerden Mehmet Reşid Bey, annesiyse Razgrad göçmeni Cevriye Hanım idi.