Dâvut ve Câlut’un hikayesi üç kutsal kitapta, sırasıyla Tevrat, İncil ve Kuran’da yer alır. Câlut, o devirde Filistinlilerin yenilmez savaşçısıdır, her türlü zırh ve silaha sahiptir. Dâvut ise abilerinin aksine çelimsizliği nedeniyle askere dahi alınmayan genç çoban. Zalim Câlut’a o meydan okur; elinde silah namına sadece bir sapan vardır. Çelimsiz çoban o sapanla zalim devi iki kaşının arasından vurup öldürür. Roller değişmiştir. Hazreti Dâvut hem peygamber hem İsrail Kralı olacaktır artık.
Batı dillerinde David ve Goliath olarak geçen Dâvut ve Câlut hikayesi İngiliz Yayın Kurumu BBC’nin Hamas’ın İsrail’e saldırısı üzerine Filistin Devletinin Londra Büyükelçisi Husam Zomlot’la yaptığı söyleşiyi izlerken hatırıma geldi. Sunucu Lewis Vaughan Jones’un sorularının tek amacı var: Filistin Büyükelçisine Hamas’ı kınatmak. Zomlot ise İsrailli sivilleri de öldürmeleri üzerinden ağzından alınacak kınamanın bütün Filistinlilere girişilecek harekâtı meşrulaştıracağı endişesinde. Filistin Büyükelçisi bu zor durumun altında kalmadan, bağırıp çağırmadan, yavaş yavaş BBC sunucusunu sorduğuna pişman ediyordu.
Belki o diyalogu Diken haber sitesinin döküm ve çeviriyle aktarmam açıklayıcı olacaktır. Okuyalım:
Jones: Hamas’ın cumartesi başlattığı şeyi destekliyor musunuz?
Zomlot: Bu doğru bir soru değil.
– Önemli bir soru.
– Hayır, hayır önemli bir soru da değil.
– Onları destekleyip desteklemiyor olmanız önemli bir soru.
– Hayır, hayır, hayır; önemli bir soru değil. Hamas militan bir grup. Siz ise Filistin yönetiminin temsilcisiyle konuşuyorsunuz. Bizim pozisyonumuz açık ve net biliniyor.
– Neymiş o pozisyon, Hamas’ı destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz?
– Eş tutamazsınız. Konumuz desteklemek ya da desteklememek değil. Ben burada halkımı, Filistin halkını temsil etmek, neler çektiklerini anlatmak üzere buradayım. Kimseyi kınamak üzere gelmedim buraya. Eğer illa ki biri kınanacaksa, bu sizin ‘Ortadoğu’daki tek demokrasi’ olarak nitelediğiniz İsrail’dir. Parantez açıp belirtmeliyim ki az önce haberinizde İsrail’in sivilleri hedef aldığını bildirdiniz. Bu sadece son 48 saatte olmadı.
– Hamas Filistinlileri de hedef alıyor ama kınamadınız.
– Size bir şey söyleyeceğim. Hamas Filistin hükümeti değildir. Tamam mı? İsrail hükümeti ise düzenli ordusuna emirler veriyor. Bu nedenle lütfen simetri ya da benzerlik varmış gibi konuşmayın. İşgalci ile işgal edileni eşitlemeyin. Bu izleyicilerinizin meseleyi, gerçek durumu anlaması açısından adil bir tutum değil. İsrail’in kuruluşundan beri tek bir askeri doktrini var. Bulduğunda sivillerle savaşıyor, sivilleri öldürüyor ki onlar da savaşçılara baskı yapsın. 1948’den beri. Gidip kayıtlara bakın. Bu durum Gazze’de de tekrarlandı, tekrarlanmaya devam ediyor. Karşılıklı suçlama oyunu oynamayalım. Kurbanı suçlayacak değilim. Asıl tartışmamız gereken bu kısır döngüyü nasıl durduracağımızdır.
– Sivilleri öldürdüğü için az önce İsrail’i suçladınız ama Hamas’ı suçlamaya yanaşmıyorsunuz.
– Bak Lewis, İsrailli yetkilileri kaç kere mülakata aldınız? Yüzlerce kez. Yüzlerce. İsrail kaç kere savaş suçu işledi, hem de sizin kameralarınızın önünde canlı yayında? İsrailli yetkililerle de konuşmaya, önce kendilerini kınamalarını isteyerek mi başlıyorsunuz? Yaptınız mı bunu hiç? Ben yanıt vereyim, hayır yapmadınız. Neden sorduğun o soruyu yanıtlamayı reddediyorum biliyor musun Lewis? Çünkü bu sorunun içerdiği ön kabulü reddediyorum. Çünkü işin özünde her şeyin yanlış anlatılması var. Çünkü kendilerini kınamaları beklenenler daima Filistinliler. Bu bir siyasi mesele ve uzun zamandır haklarımızdan mahrum bırakıldık. Doğru bir başlangıç noktası bu meselenin temel nedenlerine odaklanmaktır; bu aşırı karanlık tünelden çıkmaya çalışmaktır.
– Nasıl?
– 75 yıldır ana akım medyanın yaptığı… Bizi buraya sadece İsrailliler öldüğünde davet ediyorsunuz. Son iki ay içinde Batı Şeria’da 200’den fazla Filistinli öldürüldüğünde davet ettiniz mi beni? Kudüs’te ya da diğer yerlerde İsrail provokasyonları olduğunda çağırdınız mı yayına? İsraillilerin son 48 saat içinde yaşadıklarının trajik olduğunu söyleyerek başladık konuşmaya. Bu durumu Filistinliler son 50 yıldır her gün yaşıyor. Gazze’deki, dünyanın en büyük açık hava hapishanesindeki durumu biliyorsunuz. Orada yaşayan 2 milyon insan İsrail tarafından 16 yıldır rehin alınmış durumda. O nedenle Lewis, belki de artık meseleyi bu şekilde çerçevelemeyi bırakmanın, bu tehlikeli söylemi terk etmenin ve insanlara çirkin gerçeği anlatmanın zamanı gelmiştir artık.
– Sizin söyleminizle çözüm ne?
– Uluslararası hukuk. Bu kadar. Uluslararası kararların, hukukun ve meşruiyetin eşit uygulanması. Ukrayna’da yaptığınız gibi. Ukrayna Büyükelçisini buraya getirip, ondan bazı savaşçılarını kınamasını ister misiniz? II. Dünya Savaşı’nın dehşetinden sonra Milletler Cemiyeti’nin oluşturduğu kuralları tam ve eşit bir şekilde uygulamamız gerekiyor. İsrail’in son 75 yıldır olduğu gibi istisnaî olmadığından emin olmamız gerekiyor. Kimsenin kanunların üstünde olmadığından emin olmalıyız. Britanya, hukukun üstünlüğüyle tanınır Lewis. Bence çözüm bu. İsrail işgalci bir güçtür. İşgal altındaki insanların güvenliğini sağlamaktan sorumludur ve önümüzdeki saatlerde suç işlediklerinde, insanlığa karşı suç işlemeleri halinde, uluslararası toplum ve uluslararası yargı sistemi nezdinde hesap sorulmalıdır.
Yahudiler asırlar boyu çok acılar çekti, vatansız kaldı.
Katolik engizisyonu Yahudileri Müslümanlarla yan yana yaşadıkları Endülüs’ten kıyım ve işkencelerle sürdü. O zaman Calut, Katolik Engizisyonunu başlatan Papa Üçüncü Paul idi.
İkinci Dünya Savaşında Calut, Almanya’da Adolf Hitler’in Nazi yönetimiydi. Tarihin gördüğü en büyük soykırım girişimi olan Holokost, Almanya ile Alman işgali altındaki Orta ve Doğu Avrupa’da 6 milyon savunmasız insan, düşmanla işbirliği yaptıkları, ya da ayaklandıkları için de değil, sırf Yahudi oldukları için topluca ve feci şekilde öldürüldü.
1967’de Calut, 1948’de kurulan İsrail’in su kaynaklarını kesmek ve sonra da yok etmek için birleşen Arap Koalisyonu, Mısır, Suriye, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan ittifakı sayılabilirdi. Orada Davut, Arap koalisyonunu darmadağın ederek bugün “işgal altındaki Filistin toprakları” diye bildiğimiz toprakları aldı. Bugün İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, Hamas’ın saldırısı yüzünden 2,3 milyon insanın yıllardır abluıka altında yaşadığı Gazze’nin suyunu, elektriğini keseceğini söylüyor.
Bu kadar acılar çekmiş bir halkın, şimdi Filistinlileri yok etmek için Câlut kesildiğini görmek çok acı. Aynı şekilde ABD öncülüğündeki Batı’nın kayıtsız şartsız İsrail destekçiliğine, Arap otokrasilerinin maddi çıkarları için İsrail’le ilişki kurarken Filistinlilerin haklarını kollamayı akıllarına bile getirmemesi de.
Zamanında İsrail’in Filistin Kurtuluş Örgütünü bölmek için el altından desteklediği Hamas örgütünün bugün İran desteğinde başlattığı saldırıda sivilleri de katletmesi, BBC söyleşisinde Filistin Büyükelçisinin şimdiye dek İsrail’in hedef gözetmeden öldürdüğü Filistinli sivilleri gündeme taşıdı.
İnsanlık tarihten ders çıkarmıyor ve birileri savaşın yayılmasını hem İsrail hem Filistinlilerle konuşarak önlemeye çalışırken, birileri hala İsrail’e “Vur, arkandayız” mesajı vermeye devam ediyor. Bunun acısı hep sivil halktan çıkıyor. Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna Savaşında olduğu gibi bu defa da ilk grupta yer alması -zamanında yapılan hatalara rağmen- memnuniyet verici.
MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan açılımıyla başlayan gelişme ve tartışmaların hem MHP hem de CHP’de oy…
President Tayyip Erdoğan welcomed Donald Trump's return to the US presidency. During Trump's previous tenure,…
Türkiye’yi hedef alan iki vekil gücün liderlerine ilişkin Ekim ayında, ardı ardına önemli gelişmeler yaşandı.…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine memnun oldu. Bir sorun çıktığında doğrudan…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13 Kasım’da Ankara Büyükşehir Belediyesine usulsüz harcama soruşturma başlatmasından saatler sonra İstanbul…
Türkiye’de ana siyasi gelişmelerin birçoğunda belirleyici olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli;…