Siyaset

2023’ün son rezaletinden 2024’e kalanlar

2023’ün 2024’e devrettiği son rezalet olan Riyad futbol rezaleti 2024’e devrolan pek çok sorunun bir özetidir. (Foto: AA)

Birgün gazetesinin Pazar eki “Felaketle geldi, rezaletle bitti” başlığını atmış. Ben “Gelen gideni aratmasın” dileğimi kayda geçireyim. Felaket Kahramanmaraş-Hatay depremleriydi, rezalet ise Türkiye futbol kupasının “Bir avuç dolar için” Suudi Arabistan’da oynamaya kalkıp Atatürk duvarına çarpılması ve Türkiye’nin cümle aleme rezil edilmesi. Doğrusu ben Suudi Arabistan’daki futbol rezaletine 2023’ün son rezaleti derken dahi tereddütle yazıyorum: bakarsınız bugün son gün daha büyüğü çıkar, belli mi olur?

Erdoğan’a göre “yaşanan hadiseler”

Doğrusu, yazmak için TurkCell Süper Kupa olmadan önceki adı “Cumhurbaşkanlığı Kupası” olan kupada yaşanan rezalet üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ne diyeceğini bekledim. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in “Atatürk ülkemizin kurucu lideri ve ortak değeridir” sözünü tekrarlayıp ortadan, rezaleti yatıştırıp geçiştirici bir konuşma yapacağını tahmin ediyordum. Öyle olmadı. “Cumhuriyet 85 milyonun ortak değeridir. Gazi Mustafa Kemal bu ülkenin banisidir” demekle “Atatürk ortak değerimizdir” demek elbette aynı şey değildi.
Erdoğan için “dün gece yaşanan hadiselerin” bir tek anlamı vardı o da seçimlerde -özellikle İstanbul’da- CHP’nin işine yaraması ihtimali. O yüzden hem de “Sporun günlük siyaset mezesi haline getirilmesi yanlıştır” dedikten sonra doğrudan CHP’lilerin iktidardan değil kendilerine “Atatürk’ün askeri değil, itlerisiniz” diyen “bölücü örgütün uzantılarından” hesap sorması gerektiğini söyledi. Böylelikle 2023’ün son rezaletinin arkasında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile Fenerbahçe ve Galatasaray’dan çok bütün kararları alan “tek adamı” sorumlu tutan CHP lideri Özgür Özel’i hedef alıyordu.

Para için mi onay verdi?

Erdoğan sorunun özüne değinmek istemiyordu. Çünkü sorunun özü TFF’yi de Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimlerini de aşıyordu. Hasan Göğüş’ün dün YetkinReport’ta yazdığı gibi “Riyad’daki futbol krizinden TFF de kulüpler de suçluydu” ve fazlası da vardı.
Neye dayanarak mı söylüyorum?
Üç ifadeye dayanarak söylüyorum.
Birincisi, 29 Aralık gecesi TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in imza attıkları ve 2023’ün (yani Cumhuriyetin 100. Yıldönümündeki Türkiye kupasını Suudi Arabistan’da oynama kararlarını paraya bağlayan ortak metindir.  İkincisi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başanlığınmın Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yaptığı ve temel olarak son anda akıllarına Atatürk gelen kluüplerin haksız olduğunu vazeden, gerçeğe çok yakın ayrıntıda (ama Suudilere toz kondurmama özenindeki) açıklamadır. Üçüncüsü de Erdoğan hayranlığıyla da tanınan futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’in yaptığı açıklamadır ki aslında niyeti o olmamasına rağmen Erdogan’ın bütün süreçten haberli olduğu ve sorgulayarak onay verdiğini öne sürmektedir.

Bir avuç dolar için mi?

Tek tek üzerinde duralım:
1- TFF, Fenerbahçe ve Galatasaray yöneticileri ortak metinlerde 2023’ün Türkiye Kupası maçının Suudi Arabistan’da oynanma kararının “Türk futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı” gözetilerek aldıklarını söylemektedir.
Türk futbolunun marka değeri milyonlarca dolar döktüğünüz yabancı oyuncularla (sadece FB ve GS için değil, hepsi için söylüyorum) Avrupa kupalarında köy takımlarına yenilmemekle olur. 2023’ün son ayında bu Türk futbolunun Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem dövdüğü olayla birlikte dünyaya rezil olduğu ikinci vakadır.
Nitekim İletişim Başkanlığı “En iyi teklifi veren Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanması, tamamen kulüpler ve TFF tarafından ortak bir kararla belirlenmiş ve organize edilmiştir” diyordu.
Öte yandan Rıdvan Dilmen, “Erdoğan’a sordum” diyerek şunu aktarıyor: “Ya ben de Büyükekşi’ye niye orada oynayacaklarını sordum’ dedi. Büyükekşi de diyor ki, ‘İki kulübe para kazandıracağız’. Peki ‘Kulüpler ne dedi?’ diyor. ‘Kulüpler de kabul etti’ deyince ‘O zaman tamam’ diyor.”
Cumhurbaşkanı gerçekten Kulüplerin bu işi para için kabul ettiğini öğrenince mi cevaz vermiştir?

Atatürk sonradan mı akıllarına geldi?

2- Üçlü açıklamada maçın “bazı aksaklıklar nedeniyle” ertelendiği söyleniyor.
O “aksaklıkların” ne olduğunun izi yok. Yani Suudi yetkilierin “siyasi sloganlara ve resimlere izin vermiyoruz” diyerek, Atatürk posteri ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” pankartına izin vermediğinden bahis yok.
Öte yandan TFF ve kulüplerin 20 Ekim’de imzalanan protokolde sadece Türk bayrağı ve İstiklal Marşı için izin aldığı hem Suudi hükümeti destekli organizasyon şirketi Riyadh Season açıklamasında hem de İletişim Başkanlığı açıklamasında var. Rıdvan Dilmen de Fenerbahçe ve Galatasaray kulüp yönetimlerinin 26 Aralık sonrasında stada Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” yazdığı pankart ve Atatürk posteriyle çıkma isteğinin reddedildiğini söylüyor.
Acaba TFF ve kulüp yöneticilerinin aklına yumurta kapıya dayanınca mı gelmiştir Atatürk resmi, sözü ve formasıyla çıkmak, yoksa şark kurnazlığıyla “Nasıl olsa Suudiler izin vermez” diyerek önceden açmayıp son dakikada oldubittiyle kabul ettireceklerini mi düşünmüşlerdir?
TFF ve kulüp yönetimlerinin bir avuç dolar için Suudi Arabistan’da Türkiye kupasını oynamaya karar verirken neredeydi acaba?

Bir de üstüne tazminat mı?

3- Üçlü açıklamada maçın “ileri bir tarihe ertelendiği” yazılı ama nerede olduğu yazılı değil. Acaba Türk futbolunun “marka değeri” gerekçeli TFF ve kulüp yönetimleri para alacakları maçı yapmadıkları için Suudi şirketi Riyadh Seasons’a tazminat ödeyecekler mi?
Rıdvan Dilmen “Tazminat kısmını bilmiyorum” diyerek para bahsinde “duyduklarını” şöyle aktarmış:
• “Toplamda tutar, kazanan takıma 2 milyon 400 bin dolar verilecekti, kaybeden takıma da 1 milyon 600 bin milyon dolar verilecekti. Yani toplam 4 milyon dolar. Eğer 4,5 ise 500’ünü federasyon alacaktı, onu bilmiyorum. Ama kulüplerin alacağı buydu. Bir ay önce her iki kulübümüz de mağlubiyet parası alıp kazanan 800 bin dolar daha alacaktı. Yani kulüplerimiz 1 milyon 600 bin doları bir ay önce aldılar, bu önemli bence.”
Doğruysa bence de önemli. Acaba kulüplerimiz ve TFF bu parayı iade edecekler mi, ya da “Maçı yine Riyad’da yapalım, ödemeyelim” pazarlığına mı oturacak Suudi yetkililerle. Dilmen’in duyduklarının fazlası elbette devletin yüce makamlarında da vardır.

2023’ün son rezaleti

2023’ün 2024’e devrettiği bu rezalet aslında 2024’e devredilen başka pek çok sorunun özetidir.
Tamamlanmayan deprem konutlarından işçi sendikalarının hesapladığı yoksulluk sınırı altında verilen asgari ücrete, dünya siyasetine yön vermeye çalışırken dış politikada yaşanan u-dönüşlerine ve ekonomik sorunların -evet, futbol tribünlerinde de yankı bulan- hamasetle geçiştirilmeye çalışılmasına dek pek çok sorunun özeti.
İletişim Başkanlığı açıklamasını Dilmen’e sızdırılan bilgilerle birleştirdiğimizde, TFF’nin kulüplere kabul ettirdiği para için Suudi Arabistan’da kupa maçı önerisinin Cumhurbaşkanı tarafından durdurulmadığını da anlıyoruz. Cumhurbaşkanı “Para için de olsa uygun olmaz, Türkiye’de oynansın” dese Büyükekşi mi karşı çıkardı, Özbek mi, ilk başta bu işe gönülsüz görünen Koç mu?

Ülkedeki her şeye karar veren Cumhurbaşkanı, ülkenin itibarının söz konusu olması muhtemel bu girişimi durduramaz mıydı?

Ve 2023’ün gurur kaynağı

Türk futbolunun “marka değeri” 2023’te Türkiye’ye gurur kaynağı olmadı. 2023’ün sporda gurur kaynağı kadın voleybolcular oldu. Futbolda dünya manşetlerine hakem dövmeyle çıktığımız hafta dünya kulüpler şampiyonasını Eczacıbaşı kazandı ama finali de bir başka Türk takımıyla, Vakıfbank’la oynadı. Kadın voleybol milli takımı 2023’ün Dünya ve Avrupa şampiyonu oldu ve şampiyonluklarını Cumhuriyet’in 100’üncü yılına ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ithaf ettiler.
Cumhurbaşkanı Türkiye’nin adını başarılarıyla duyuran, mevcut itibar anlayışı olan “marka değerini yükselten kadın voleybol milli takımını Cumhurbaşkanlığında, kamuoyuna açık şekilde kabul etmeyi çok gördü.
2024’ün “felaketle gelen, rezaletle biten 2023’ü aratmamasını diliyoruz.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Beklenmedik görüşme: Bahçeli Beştepe’ye çıkıyor

Yeni anayasa, Gezi Tutukluları ve siyasette "normalleşme" tartışmalarıyla birlikte Ankara'da baş döndürücü bir görüşme trafiği…

1 saat ago

Ayasofya’dan sonra Kariye Kilisesi de yeniden cami

Ayasofya'dan sonra Kariye Kilisesi de yeniden müzeden camiye çevrilerek 6 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uzaktan…

3 saat ago

Sinan Ateş dosyasında bir kilit soru: 06 AT 5021 plaka kime ait?

Gazeteci Asuman Aranca’nın T24’te yayınladığı bir haber, Sinan Ateş cinayeti davasında iddianamesindeki önemli bir eksiği…

4 saat ago

Öğretmenler eğitimde şiddete karşı iş bırakıyor

İstanbul'da bir eğitimcinin uzaklaştırma almış bir öğrenci tarafından silahla vurularak öldürülmesi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 68…

1 gün ago

Özgürlükler kalesi Türkiye’den ABD’deki üniversitelere üzülmek

Üniversite fikrinin temelinde aramak, araştırmak yatar. Bunun yapılabilmesi için soru sormak gerekir, hoşa gitmeyen aykırı…

1 gün ago

DEM Parti’nin üç “normalleşme” ölçüsü: ilki Kobani davası

AK Parti’nin başlattığı yeni Anayasa girişimine muhalefetten en açık desteği veren Halkların Eşitlik ve Demokrasi…

2 gün ago