Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün ABD’li Senato üyeleri Jeanne Shaheen ve Chris Murphy ile Cumhurbaşkanlığında yaptığı görüşme dikkatlerden kaçmaması gereken bir ziyaretti. Görüşmeye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake de katıldı.
Görüşmeye ABD Kongresinde Yunanistan lobisinin önde isimlerinden Chriz Van Hollen’ın da katılacağı ancak sağlık nedenleriyle katılamadığı öğrenildi. Van Hollen son olarak Türkiye’ye F-16 satışına ABD’li yetkililerden bu uçakların Ege’de Yunanistan’a karşı kullanılmayacağı garantisi aldıktan sonra onay verdiğini söylemiş, ancak bu haberler Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarınca yalanlanmıştı.
Diplomatik kaynaklar Shaheen ve Murphy’nin Türkiye’ye F-16 satışındana yana çalıştıklarını belirtiyorlar. Murphy sosyal medya hesabında ziyareti Türkiye-ABD ilişkilerinde bir “ivmelenme anı” olarak niteledi.
Shaheen, son yıllarda Türkiye-ABD ilişkilerinin hassas dönemeçlerinde rol oynamış bir siyasetçi. Birazdan ayrıntılarına gireceğiz. Dolayısıyla bu ziyaretini de böyle bir dönemecin işareti olarak almak mümkün.
Shaheen ve Murphy, Münih Güvenlik Konferansına katıldıktan sonra üç ülkeyi kapsayan bir ziyaret planlamışlar: Macaristan, Moldova ve Türkiye. Shaheen Senato’daki internet sayfasında ziyaretin amacını NATO ittifakını güçlendirmek diye duyurdu.
Macaristan’daki öncelikli amaç, Başbakan Viktor Orban’ı İsveç’in NATO üyeliğini onaylamaya ikna etmekti. Orban Shaheen ve heyetine (Budapeşte’de Senatör Thom Tillis de heyetteydi) randevu vermedi, İsveç konusunu onlarla görüşmeyi reddetti. İsteği, İsveç başbakanının, İsveç basınının, AB üyesi ülkesindeki tek adam yönetimi eleştirilerine rağmen ayağına geldiğini göstermekti.
ABD’li senatörler Orban ile görüşemedi ama tesadüfe bakın ki o sırada İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, 22 Şubat’ta Macaristan ziyaretini ilan etti. Orban da İsveç üyeliğinin Macar parlamentosunun 26 Şubat’taki oturumunda oylanacağını duyurdu. Yine de ziyarette Kristersson’un ne söyleyeceğini ve İsveç medyasının ne yazacağını görmek istiyordu.
Moldova durağında Cumhurbaşkanı Maia Sandu ile görüşmeleri ardından Murphy X hesabında “Ukrayna, ABD’nin yardımı kesmesi nedeniyle kaybederse, Moldovalılar bir sonraki hedefin kendileri olacağını biliyor” diye yazdı.
Jeanne Shaheen daha önce de defalarca Türkiye’ye gelmiş bir Amerikalı siyasetçi. (Belki “Şahin” diye okunan soyadı sizde bir şeyler çağrıştırmıştır: eşi Bill Shaheen, ABD’ye Lübnan’dan göç etmiş Maruni bir aileden geliyor.)
Örneğin 29 Temmuz 2018’de ABD’li senatörler Lindsey Graham ve Shaeen Ankara’daydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan onlarla AK Parti Genel merkezinde görüştü. O zaman gündemde 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Fethullahçılarla işbirliği ve casusluk iddiasıyla tutuklanan Rahip Andrew Brunson’un serbest bırakılması vardı. Rusya’yla S-400 alım anlaşması da gündemdeydi. Türkiye henüz ABD tarafından F-35 programından çıkarılmamıştı. Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’a, Fethullah Gülen ile Brunson’u takas teklifi yaparak “ver papazı, al papazı” diye sesleniyordu.
Sonra ne mi oldu? Brunson 12 Ekim 2018’de az bir ceza aldı, yattığına sayıldı ve 13 Ekim’de -belli ki bu tahliye kararını bekliyormuş gibi– kendisini İzmir’de bekleyen bir ABD uçağıyla Almanya üzerinden ülkesine döndü.
Shaheen ve Graham, 18 Ocak 2019’da yine Ankara’daydı. Bu defa adeta devlet başkanı gibi karşılandılar. Üstelik daha beş gün önce, 13 Ocak’ta Trump, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye’deki operasyonlarını kastederek, “Türkiye Kürtleri vurursa ekonomisini mahvederiz” diye bir tvit atmış ve Türk lirası ABD dolarına karşı biraz daha değer kaybetmişti.
Sonra ne mi oldu? Graham ve Shaeen, Türkiye’den ayrıldıktan sonra, 2 Temmuz’da Fırat’ın Batı yakasında, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin yerleştiği Münbiç’te o dönem üslenen ABD askerlerini ziyaret etti.
Shaheen Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarını bölge barışına tehdit saydı. O arada Rusya’dan alınan S-400’ler gelmeye başlamıştı. Trump bir daha Türk ekonomisini tehdit etti, Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması süreci başladı.
ABD’nin gündeminde şimdi Ukrayna var. ABD Kongresinde Ukrayna’ya silah yardımına devam edip etmeme tartışması var. İsrail’e Gazze’deki korkunç operasyonunu sürdürmesi için verilen ABD ve Avrupa yardımları, dikkatleri Ukrayna’dan dağıtıyor. Shaheen ve Murphy Ukrayna’ya yardımın devamından yana.
Bu gezinin amacının Türkiye’nin Ukrayna’ya desteğinin devamı ve Rusya’yı frenleme gibi duruyor. Hatırlanacağı gibi, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in -ertelenen 12 Şubat- Türkiye ziyareti sorulduğunda, ABD’den bazılarının beklediği sert çıkış yerine “Erdoğan, Putin’e derdimizi anlatır” mealinde bir açıklama gelmişti.
Diplomatik kaynaklar, Dışişleri Bakanı Fidan’ın ABD’li senatörlere mesajlarını üç başlık altında aktarıyor:
1- ABD İsrail üzerindeki frenleme etkisini kullansın, Gazze Krizi bölgeye yayılabilir,
2- ABD’nin Suriye’de PKK ile işbirliği kabul edilemez, stratejik bakış gerekiyor,
3- Ukrayna’dan tahıl sevkiyatında Türkiye üzerine düşeni yapıyor. Karadeniz’in güvenliği Türkiye için hayati önemde. Karadeniz’de gerilimi artıracak bir harekete izin vermeyeceğiz.
Bu sonuncusu özellikle önemli, çünkü ABD kaynakları bir süredir NATO gemilerinin Montrö’yü ihlal etme riskiyle Karadeniz’e geçişini istiyor, Ankara ise buna izin vermeyerek Karadeniz’e sahildar NATO üyeleri Bulgaristan ve Romanya ile Karadeniz güvenliğini sağlayabileceklerini, bunun Ukrayna güvenliğine de yararlı olacağını söylüyor.
Bakalım Shaheen ziyareti ardından ABD ile ne tür gelişmeler olacak? Hiç boşuna gelmedi şimdiye dek çünkü.
2024’ü geride bırakmak üzereyiz. 2025’e girerken ekonomimiz ne durumda? Doğru yolda mıyız? Kısa bir değerlendirme…
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye başlayan bir cümleye hazır…
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025 yılı için geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere dördüncü toplantısını…
Balıkesir'de Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada 24 Aralık'ta patlama ve çökme meydana geldi. Patlama sonucunda…
Baştan söyleyeyim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ona bu Cuma namazını Emevî Camiinde kıldırma yarışındaki meslektaşlarımızı hayal…
Orta Doğu, güvenlik, ekonomik, kültürel, tarihi ve insanlık ilişkilerimiz açılarından dış politikamızın yaşamsal alanlarından birini…