31 Mart seçimlerine bir hafta kala Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve mevcut Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile “Büyük Ankara Buluşması” mitinginde Ankaralıların karşısına çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir haftada başkenti CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan geri almak için izleyeceği stratejiyi de açıkça belli etti. CHP il binası satışındaki para sayma iddiaları, DEM Parti üzerinden terör iması ve CHP’nin “işbilmez, iş beceremez” olduğu iması.
Ankara Mitingi: Altınok’un “zengin olması suç mu?”
Ankara’da coşkulu geçen AK Parti mitinglerine nazaran daha sakin olan topluluğa seslenen Erdoğan “5 yıl boşuna geçti, 31 Mart önemli. Ankara’yı başkent sıfatına uygun hizmet veremeyenlerden kurtarmanın çoktan vakti gelmiştir,” dedi, ekledi: “CHP para kulelerinin henüz izahını verebilmiş değil.”
Para kuleleri iddiası, CHP’nin 2019 yılında İstanbul İl binası satışı sırasında çekildiği iddia edilen görüntülere işaret ediyor. Bir yandan da Mansur Yavaş’ın kızının İngiltere’de ev kredisi ile aldığı evin gündeme getiriliyor.
Yavaş, aynı saatlerde bu iddialara kinayeli bir dille cevap verip “Altınok isterse takas edebiliriz” demiş, CHP destekçilerinin gülüşmeleri ile karşılanmıştı.
AK Partililerin nezdinde ise ne CHP’nin para sayma iddiaları ne de son günlerde Ankara adayı Turgut Altınok ile ilgili mal varlığı tartışmalarının çok karşılığı olmamış görünüyor.
“Hizmet” vurgusu
AK Parti Ankara mitingine gelmiş olan AK Parti destekçilerine Altınok’un malvarlığı ile ilgili haberlerle ilgili ne düşündüklerini sorduk. Soruyu cevaplamayı kabul eden katılımcıların hemen hemen hepsi Keçiören Belediye başkanının zenginliğinin aileden geldiğini belirterek zenginliğini normal karşıladıklarını söylediler.
Bir katılımcı “zenginlik suç mu?” diye sordu, diğer bir katılımcı “Altınok aile olarak zaten eskiden beri zengin bir aile. Yani sonradan bir zengin aile değil,” dedi. Bir diğer katılımcı “zaten malvarlığı olmayan siyasete giremez,” dedi ve ekledi “Türkiye’de onun gibi çok kişiler var.” Bir diğeri, “tüm belediye başkanlarının neredeyse böyle olduğunu” söyledi.
Bir iki kişi yalan haber olduğunu söyledi, bazıları haberlerin çarpıtıldığını.
Keçiörenden gelenler Altınok’un belediyeciliğini beğendiklerini, bir yolsuzluğa karışmış olacağına inanmadıklarını söyledi.
AK Parti’ye yakın ana akım medyada yer bulan Yavaş ile veya CHP ile ilgili yolsuzluk iddiaları da karşılık bulmamış gibiydi. AK Partililer, yolsuzluktan çok “hizmet” vurgusu yapıyorlardı. Erdoğan’ın sözünü tekrarlayarak “5 yıl daha boş geçmesin” diyenler oldu, Altınok’un “işbitiriciliğine” dikkat çekenler de.
Örneğin “Yaparsa Turgut Başkan yapar, yaparsa AK Parti yapar” diyerek sözlerini bitiren bir kadın katılımcı Altınok’u şöyle tarif ediyordu: “Bize çok güzel hizmet etti zaten. Bizi hiçbir şeyden mağdur etmedi. Keçiöreni Keçiören yaptı. Sokaklarda rahatça dolaşabileceğimiz bir Keçiören yaptı. Sokaklarımız tertemiz. Onun malda mülkte gözü yok. Onun milletine hizmette gözü var.”
Bir diğer katılımcı ise “5 yıl boş geçen bir Mansur kazanırsa yazıklar olsun Ankara’ya,” sözleriyle cevap verdi soruma.
Kanıksanmış, benimsenmiş, tedirgin
Deneyimli gazeteciler AK Parti’nin son hafta kampanyasının milliyetçi oyların üzerine oynayacağına vurgu yapıyor. Altınok’un da Yavaş’ın da milliyetçi kökenden gelmesi sebebiyle yorumcular kararsız seçmenlerin bu hassasiyetle sandığa gidebileceği üzerinde duruyor.
Ama siyasi atmosfere etki eden, yolsuzluk ve milliyetçilik başlıklarından biraz daha farklı bir nokta var. Onu da miting alanından bir örnek ile açıklayacağım.
Altınok’un kazanacağından emin, neşeli sloganlar atan gençlerin videosunu çektikten sonra yanıma yine genç, nazik bir kişi yaklaştı. Onlara ne sorduğumu, ne cevap verdiklerini ve yayın için izin alıp almadığımı sordu. Videoyu izlettim, dinledi, gürültüden tam anlayamadı. Videoyu silmemi, belki de sıkıntı çıkabileceğini söyledi. Altınok’un mal varlığı ile ilgili genç arkadaşların verdiği cevapların onları zor duruma düşürebileceğinden endişe ediyordu. Belki o birşeyler söylemek ister diye kendisine sordum. Önce kabul etti, sonra o da emin olamadı. Yanlış bir cevap verebileceğini düşündü, partide yetkili bir kişiyi bulmak, “topu ona atmak” istediğini söyledi. Çekiniyordu.
Sorular karmaşık değildi. AK Parti kampanyası ona göre nasıl geçmişti, Altınok’un malvarlığı ile ilgili iddialara ne diyordu, bunları sormuştum. “Kamplar var ve kimse birbirine soru sormuyor” dedim. “Sözleriniz değerli olacak.” Ama yine de çekinmişti.
Miting çıkışında Filistin’e yardım için para toplanıyordu, ancak “İsrail’le ticareti kes” pankartı indirilmişti.
Yine de bu atmosfer içinde belli şeyleri söyleyebildiğinizi, belli alanlarda var olabildiğinizi size hissettiren o baskı AK Parti mitingine de yansımıştı.
Macun’dan gelen yaşlı bir amca kampanya nasıldı sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Bizim orada kampanya yoktu. Bi AK Parti adayını gördük, o da GİMAT bize yakın olduğu için.”