Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar 28 Nisan’da İngiliz Financial Times gazetesine ABD enerji devi Exxon Mobil ile 1,1 milyar dolar tutarında 2,5 milyon ton sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alımı için görüşmelerin sürdüğünü açıklamıştı. Bakan, Türkiye’nin “tek bir tedarikçiye” bağlı kalmamak için kaynaklarını çeşitlendirme gereğinden söz ediyordu; kast ettiği Rusya idi. Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Vedant Patel 30 Nisan’da bir soru üzerine “Bölgedeki tüm ülkeleri enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve Rusya’ya enerji bağımlılıklarını azaltma konusunda teşvik ettiklerini” söyledi. Patel konuyu Rusya’nın Ukrayna savaşına bağlıyor, Türkiye’nin “Güney Gaz Koridorunun ev sahibi olarak” Avrupa’nın enerji tedarikinin çeşitlendirilmesinde ve Rusya’dan bağımsızlaşmasında çok önemli bir rol oynadığını söylüyordu.
Tam da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta ABD Başkanı Joe Biden ile Beyaz Saray’da yapması beklenen görüşmeyi “program değişikliği” nedeniyle bilinmeyen bir tarihe ertelediği günlerde yapılan bu iki açıklama Türkiye’nin enerji ikmal güvenliğine dış politika boyutlarıyla bakmamızı gerekli kılıyor.
Türkiye’nin enerji ikmal güvenliği aynı zamanda artan ölçüde milli güvenlik meselesi. İklim değişikliği, vergi, ticaret dengesi, rekabet, dış politika, teknoloji ve finansman boyutları ile de hemen her alanda şah damarımız. Siyasi müzakerelerde de “al gülüm, ver gülüm” kozu olarak kullanılabiliyor Rusya, İran, Azerbaycan, Irak’ın Kürt bölgesi ve Doğu Akdeniz’de çok sık yaşıyoruz çarpıcı örneklerini.
Burada doğal gaz çok önemli bir yer tutuyor zira elektriğin yüzde 33’unun üretimini sağlayan bu yakıtın yaklaşık yüzde 98’ini ithal ediyoruz. Yıllık 54 milyar metreküp civarında.
Bunun yüzde 40’i Rusya’dan geliyor.
Oldukça yüksek bir bağımlılığı oranı. Bunu, mutlaka yönetilebilir ve kriz dönemlerinde enerji silahı olarak kullanılamayacak bir düzeye çekmek gerekiyor. Avrupa LNG hariç Rusya’ya bağımlılığı neredeyse sıfırladı Ukrayna savaşı dolayısıyla, muazzam bir enerji dönüşümü gerçekleştirmeye çalışıyor, enflasyonu körükleyen maliyeti yüksek olsa da.
Doğal gaz boru hatları yoluyla Rusya’nın yanı sıra İran ve Azerbaycan’dan da geliyor. İleride Irak’ın Kürt bölgesi ve Doğu Akdeniz’den gelmesi ihtimali var.
Dahası, seçimler sırasında ayyuka çıkartılan ama sonrasında aynı yoğunlukta konuşulmayan Zonguldak açıklarındaki Sakarya gaz sahasında keşfedildiği söylenen toplam 710 milyar metreküplük doğal gaz rezervi de mobilize edilebilir. Yerli gaz ihtiyacımızın yüzde 10’unu karşılayacak boyuta çıkabilir, şayet yatırım kesintisiz devam edebilirse.
Halihazırda LNG toplam doğal gaz ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 30’unu sağlıyor. Bu oran 10 yıl önce yarı yarıya idi. Katar, Cezayir, Umman gibi ülkelerin ve mevsimsel ihtiyaçlar için spot piyasaların yanı sıra artan ölçüde ABD’den de LNG de satın alıyoruz. Geçen yılki ithalatımız 5 milyon ton idi. Hem tedariki Exxon üzerinden çeşitlendirmek hem de Washington ile nane limon ilişkileri enerji ticareti ile tatlandırmak, aynı zamanda da Rusya’ya bağımlılık ile ilgili üzerimizdeki Amerikan baskısını dengelemek, hafifletmek için.
Sürekli olarak “Fiyatı rekabet edebilen her gazı alırız” diyoruz ama bakmak lazım fiyat bakımından bizim nihai kullanıcılarımıza hangi üreticiden LNG ya da boru hattı ithalatı daha avantajlı diye.
Exxon Mobil ile henüz imzalanmamış ama müzakerelerinin devam ettiği anlaşılan 10 yıllık (yaklaşık 12 milyar dolarlık) LNG alım anlaşmasını bu büyük resim çerçevesinde değerlendirmek lazım.
Bence dört ana nedeni var:
1- ABD, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerde seçim yapması yönünde baskısını devam ettiriyor, elinde yeterince manivela gücü de var Ankara karşısında. Rusya ile nükleer dahil enerjide tek yönlü bağımlılık artışını dizginlemek için enerji ticaretinin Moskova ile azaltılıp ABD ile arttırılması pazarlığın bir parçası olabilir. Başka bir görüş: Cumhurbaşkanı’nın Biden ile Mayıs’ta yapılacağı açıklanan ama sonra iptal edilen Beyaz Saray randevusunu yeniden takvime koydurmak için bu ticari anlaşma kullanılabilir Ankara tarafından.
2- Dünyanın en büyük enerji şirketi Exxon Mobil istediği zaman Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri nezdindeki ağırlığını kullanabiliyor. Hem yeterince taviz kopartabilirse karşılığında bizim lehimize, hem de kendi ticari menfaatleri için. Bu defa, ABD’li şirket, LNG satışlarını 2030’a kadar yılda 40 milyon tona çıkarmak istiyor. Qatar Energy ortaklığıyla inşaatı devam eden ve 2025’te yılda 18 milyon ton üretime başlaması beklenen Golden Pass LNG terminalinde yüzde 30 hisseye sahip. Ve bu büyük LNG yatırımı için uzun vadeli satın alım anlaşmasına ihtiyaç duyuyor finansörler nezdinde. Türkiye’ye önümüzdeki yıldan başlayarak 10 yıl süreyle yılda 2,5 milyon ton satabilecek, şayet anlaşmaya varılırsa. Bu, Türkiye’nin geçen yılki doğalgaz tüketiminin yüzde 7’sine denk geliyor.
3- İşin içine Exxon Mobil’in bu projedeki iş/yatırım ortağı olarak Qatar Energy girince tabii ki Külliye ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Ankara’nın yakın dostu Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad El Saninin ricasını kırması zor olabilir.
4- “Yeni tedarik portföyü” oluşturulurken Rusya ve İran’la yapılan uzun vadeli anlaşmaların süresinin 2025 ve 2026’da dolacağını, Ankara’nın bu süreçte LNG hacmini ve tedarikçi sayısını arttırarak Moskova ve Tahran ile müzakerelerde elini, kozlarını güçlendirmek isteyeceğini de düşünmemiz lazım. Cezayir ile LNG anlaşmasının da üç yıl daha bu kapsamda uzatıldığını, Umman ile yeni bir anlaşma imzalandığını da not etmek gerekiyor.
Malum, Türkiye, geçen yıl Avrupa çapında en çok kömür kullanan ülke olarak Almanya’yı yakaladı, Polonya’yı geride bıraktı. İklim değişikliği çabalarında (elektrik üretiminin üçte birini sağlayan) kömürü devre dışı bırakmak için üzerimizdeki baskı önümüzdeki dönemde artabilir.
Nitekim, AB “Yeşil Mutabakat” çerçevesinde dünyanın en büyük pazarlarına ve finans piyasalarına erişimimizi sınırlandırma kozunu bu çerçevede ustaca kullanıyor.
Doğal gazın bile tu-kaka ilan edildiği, yatırım için finansman bulamadığı bir küresel ortamda kömür, doğal gaz, petrol, yenilenebilir ve nükleer dengesini ulusal ve küresel gerçekler, dinamikler ışığında yeniden kurmamız zorunlu.
Ama kısa ve orta vadede doğal gaz, boru hatları ve LNG ithalatıyla hem elektrik üretimi hem sanayi hem (gübre yapımında) tarım hem de konutlarda vazgeçilmez olmaya devam edecek.
Bu yüzden, Exxon Mobil’in yanı sıra diğer tedarikçilerle de dirsek temasını ihmal etmeden ülke ekonomisi için en iyi fiyatlarda, en güvenli ve siyasi/ekonomik yararları da maksimize edecek bir doğal gaz arz stratejisi izlememiz gerekiyor.
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın üç MHP milletvekilinin istifasının istendiğini, istifa…
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın beraberindeki heyet ile birlikte CHP Genel Merkezi'ne gitti,…
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanları Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir nükleer doktrin imzalamasıyla ilgili…