Hayat

Yeni “oyun değiştirici” teknolojiler hayatımızı riske mi atacak?

Hayatımızı gerçekten de kökten değiştirdi, daha da durulmayacak, bizi sürekli değişim süreci içinde zinde tutuyor teknolojiler. Önümüzdeki dönemde, 2050’ye kadar uzanan bir menzilde, “Dünyayı değiştirecek geleceğin teknolojileri nelerdir?” sorusuna aklımız, fikir üretme yetimiz, hayal gücümüz ve ipuçları aracılığıyla verebildiğimiz yanıtları paylaşacağım sizlerle.

Ateşli tartışmalarımızda “bugün dünyadaki en önemli oyun değiştirici gelişme nedir?” diye sorulduğunda kimisi iklim değişikliğini, gezegenimizin sürdürülebilirliğini, enerjideki yeşil dönüşümü öne atıyor, kimisi jeopolitik çatışmaları, kimi Z kuşağının yeni değerlerini.

Ama “yeni teknolojilerin” zincirleme tetikleme, hemen her şeyi süratle dönüştürme, değiştirmede çok daha belirleyici olduğunu söylediğimizde pek itiraz gelmiyor.

Hayatımızı gerçekten de kökten değiştirdi, daha da durulmayacak, bizi sürekli değişim süreci içinde zinde tutuyor teknolojiler. Eskiden onyıllara yayılan süreçler artık birkaç ayda gerçekleşiyor.

Artık iletişimden eğitime, iş dünyasından günlük yaşantımıza kadar her alanda teknolojinin etkisini derinden hissediyoruz. Yapay zeka, otonom araçlar, akıllı şehirler, biyoteknoloji, uzay seyahatları, tıpta devrimler sayesinde hayatımız daha sürdürülebilir, verimli ve konforlu hale geliyor, yaşam kalitemizi daha da artırıyoruz, ama siber saldırı ya da radyoaktif sızıntılar gibi ciddi riskler ile de karşılaşıyoruz teknolojiyi yanlış ya da kötüye kullananların yarattığı.

Mobil cihazlar, sosyal medya platformları, video konferans uygulamaları gibi teknolojiler, insanların birbirleriyle ve dünya ile anında iletişim kurmalarını sağlıyor. Uzak mesafeler arasındaki engelleri kaldırarak küresel bir toplum oluşturuyor, insanların etkileşimini kolaylaştırıyor.

Aklımız, fikir üretme yetimiz ve yeni teknolojiler

Marie Curie, uranyum ile yaptığı deneyler sırasında radyoaktiviteyi keşfetmesi sayesinde Nobel kimya ödülünü aldı. Toryumun radyoaktif özelliğini buldu, radyum elementini ayrıştırdı. Radyoloji biliminin kurucusu Nikola Tesla, büyük buluşlara imza attı. Önceleri Edison’un yanında çalışıyordu. Bugün kullandığımız floresan, radar, MR cihazı Nikola Tesla’nın teorileri kaynaklık edinilerek yaratılmış projeler. Elektriğin kablosuz aktarımını başardı.

Bugünün bilim ve teknolojisi süratle geliştiğinde böyle şöhret isimler yok karşımızda. Çoğu isimsiz kahraman.

Önümüzdeki dönemde, 2050’ye kadar uzanan bir menzilde, “Dünyayı değiştirecek geleceğin teknolojileri nelerdir?” sorusuna aklımız, fikir üretme yetimiz, hayal gücümüz ve ipuçları aracılığıyla verebildiğimiz yanıtları paylaşacağım sizlerle.

Yapay zekâ-nanobotlar

Yapay zekâ bugün hayatımızın her alanına sızmış durumda. Makinelerde, akıllı telefonlarda, robotlarda pek çok nesnede kullanılıyor. Bu durum, kimi mesleklerde iş kayıplarına neden oluyor gibi görünse de esasında yapay zekâ ile yeni daha cazip iş kapıları da açılıyor.
Yani, zamanında Sanayi Devrimi’yle birlikte yaşanan dönüşüm, şu an yapay zekâ ile yaşanıyor. Robotlar sayesinde tehlikeli işler riske yol açmadan, hızlı ve hassas şekilde tamamlanabiliyor.

Geleceğin teknolojileri içerisinde değerlendirildiğinde yapay zekâ-nanobotlar ile insanların hafızalarından hatıraları çağırıp bunları DNA örnekleriyle harmanlayarak hayatını kaybetmiş kişilerin sanal bir biçimde vücut bulması mümkün hâle getirilebilecek. Nanobot ile ayrıca hassas ve zorlu ameliyatların açık kesiye gerek duyulmaksızın gerçekleştirilmesi ve insan beyninin bulut teknolojisine bağlanması da bekleniyor. Robotların, askerî destekte ya da bizzat asker olarak savaşlarda bulunması da söz konusu.

Elektrikli ve otonom araç

Elektrikli araç ile otonom sürüş kavramları, 2024’u görenler için yabancı kavramlar değil ancak gelecekte bu teknolojilerin geçmişten günümüze getirdiğimiz ulaşım sektöründeki klasik teknolojileri tamamen unutturması bekleniyor. Bu kapsamda elektrikli araçların bataryalarının daha uzun süreli kullanıma imkân sunacak şekilde güçlendirileceği, daha süratli dolduracak şarj istasyonlarının yaygınlaştırılarak kolayca ulaşılan noktalarda boy gösterdiğini şimdiden görüyoruz.

Otonom araç teknolojisinin yaygın olarak kullanılmaya başlaması ve böylelikle şoförlere duyulan ihtiyacın büyük oranda ortadan kalkmasının, ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan kazaları önemli oranda azaltacağı ve kişilerin kendine vakit ayırmasını mümkün hâle getirmesi sevindirici.

Bu teknolojiyi binek araçlarla sınırlandırmak imkânsiz: Yakın gelecekte yük taşıyan kamyonları ve insan taşıyan otobüsleri de sürücüsüz olarak yollarda görebileceğiz. Araç üreticileri bu değişime yavaş yavaş adapte olmaya başladı. Görülen o ki, bazıları yavaş şeridinde gitse de, gelecekte üretilen araçların tamamı elektrikli ya da otonom araç özelliklerine haiz olacak.

Megakentlerde yaşamı kolaylaştırmak

Akıllı ağ yapı nesnelerin internetinin gelecekte elektrikli aletlerin tamamında kullanılması öngörülüyor. Böylelikle, hemen hemen her alet internete ve bulut teknolojisine bağlı hâle gelecek, görevlerini daha başarılı bir şekilde, insanların yükünü hafifleterek icra edecek. Örneğin nesnelerin interneti ile bir buzdolabı, muhafaza ettiği yiyeceklerdeki azalmayı fark ederek sipariş veren bir elektrikli alete dönüşecek.

Öngörülen o ki 2050’ye gelindiğinde dünya nüfusunun önemli bir bölümü (yaklaşık yüzde 70’i) megakentlerde yaşıyor olacak. Bu durum da ulaşımdan konaklamaya pek çok zaruri ihtiyacın karşılanmasını ve çevresel koşulların iyileştirilmesini olanaksız hâle getirecek. Geleceğin teknolojileri işte bu problemleri çözmeye çalışıyor.

Bu doğrultuda dünyayı değiştirecek gelişmelere örnek olarak yaşam alanları ile yolların su üzerine kurulması, hem karada hem havada ilerleme özelliğiyle donatılmış araçların yaygın olarak kullanılması, yer ve su altında uçak hızında yol alabilen trenlerin üretilmesi verilebilir.

Tarım arazilerinin gökdelenlerdeki açıklık alanlara ya da şu üstündeki yüzer alanlara taşınması ve etlerin laboratuvar ortamında üretilmesinin yaygınlaşması da mümkün.

Kablosuz bataryalar

SpaceX, Blue Origin ve Virgin Galariç, geleceğin uzay turizmini yorumlamamıza imkân sunan bugünün ipuçları.

2050’de uzay turizminin -pahalı da olsa- turizm çeşitleri arasına girmesi bekleniyor. Diğer gezenlerde yaşamın sürdürülebilir olup olmadığı da güncel araştırma konularından. Başta Mars olmak üzere Dünya’nın dışında yaşanabilir bir gezegen arayışının nihayete ermesi ve dayanma gücümüz tükendiğinde bu gezegene geçiş yapılması, teknolojinin bugünkü gelişme hızına bakıldığında fazla ütopik durmuyor.

Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası hâline gelen cep telefonlarının gelecekte sıra dışı tasarımlarda üretilmesi, ÖLED ekran teknolojisine sahip olması ve kabloya ihtiyaç duymadan şarj edilmesi bekleniyor. Hatta bataryaları bitkilerin yaptığı fotosentezden elde edilen enerji ile doldurma çalışmalarının başarısı gösteriyor ki kablo ile şarj etme tarih olacak.

Ekranların katlanabilir özellikte olması ve bataryaların kablosuz olarak şarj edilmesi gibi teknolojiler arasında parlayacak bir diğer teknoloji de telefon ekranlarının herhangi bir yüzeye yansıtılması. Ekranı cilde, duvara ya da herhangi bir yüzeye yansımasını sağlayansa giyilebilir bir teknolojik alet ya da komplike olmayan bir implant. Gelecekte telefonların üstte taşınma mecburiyetini ortadan kaldıran bu teknolojinin herkesin hayatına girmesi şaşırtıcı olmayacak.

Yeni teknolojik yenilikler sağlık sektörünü artan bir hızla ileriye doğru itiyor. Bir akıllı saatten bireyin yaşam tarzı hakkında bilgi alma potansiyeli sağlık uzmanlarına, hasta herhangi bir semptom göstermeden önce olası tıbbi sorunları tahmin etme ve hatta tedavi etme yeteneği veriyor.

Hastaların tedavisi söz konusu olduğunda bu teknoloji trendi, doktorların genellikle öngörücü tip olarak adlandırılan daha kişiselleştirilmiş ilaçları reçete etmelerine yardımcı olacak. Sağlık takip cihazları ve uzaktan hasta izleme cihazları da dahil olmak üzere giyilebilir sağlık cihazlarının, bugün yıllık 20 milyar dolarlık tahmini harcama ile sağlık hizmeti sunmanın olmazsa olmazları arasına gireceği de görülüyor.

Yüz tanıma

Yüzlerimiz artık teknoloji için iyi bir ortak olmaya başladı.

Yüz tanıma sistemleriyle başlayan hikaye, şimdi yüzlerimizi bir dizi farklı uygulama için kullanacak olan çok sayıda sektör tarafından daha da geliştiriliyor. Telefonunuzun kilidini sadece ona bakarak açma yeteneğimiz internete bağlı olan evimizin ve arabamızın kilidini açmaya da yarayacak. Yakın gelecekte bir kişinin sadece yüzünü tanıtarak binalara giriş yapması, resmi işlerini daha kolay halletmesi ve ATM kullanması mümkün hale gelecek.

Otomasyon, üretim hatlarına dahil olmanın ötesine çoktan geçti bile. Bu yeni teknoloji, meyve suyu kutularının paketlenmesinden sürücüsüz araçlarda pizza teslimine kadar, gıda zincirinde rutin görevlerden çok daha karmaşık karar verme görevlerini çözmek için halihazırda çalışıyor. Robotik, makine öğrenimi ve yapay zeka ile harmanlanan otomasyon süreçleri, yiyecek / içecek, medikal ve müşteri hizmetleri gibi birden fazla sektördeki hizmet veya servisleri kapımıza daha kolay ve otomatik bir şekilde getirecek.

Makineler ve insanlar arasındaki sürekli artan etkileşim miktarıyla birlikte, her uyanık olduğumuz saatte yanımızda taşıdığımız cihazlar devasa bir veri deposu haline geldi. Bu büyük veriler, işletmelerin daha iyi hizmet sunabilmek için anlamlı bilgi ve içgörüye dönüştürülmeyi bekleyen veriler.

Tıpkı bir insan gibi robot

Chatbot’ların işletmeyi yedi gün yirmi dört saat ulaşılabilir kılarak işletmelerin büyüme hikayelerini şekillendirdiği zaten bilinen bir tespit. Yaklaşan en yeni teknolojilerden biri ise makine öğrenimi ve tahmine dayalı analitik teknolojilerle güçlendirilen chatbotların müşteri iletişimini daha kişisel ve akıllı hale getirerek yepyeni deneyimler yaşatacak olması.

Günümüzde özellikle fotoğraf ve video çekimleri için sıkça kullanılan drone’ların, gelişen teknolojiyle birlikte 2050’ye kadar kargo taşıma alanında yerini alması bekleniyor. Üstelik sadece kargo da değil, bir yemek siparişi veya taşınabilir olan her şeyin, gelişmiş ‘görsel görüş hattı ötesi’ sistemlerine sahip yüksek hızlı drönelar ile adrese teslim edilebileceği tahmin ediliyor.

Bu teknoloji zaman kazanımından, güvenli kargo teslimatına hatta kara trafiği azalımına kadar pek çok avantajı insanlığa sağlayacak gibi duruyor.

Hyperloop teknolojisi ile yol alan trenler saatte yaklaşık 1020 km hiza çıkabiliyor. Her yıl test stabilitesi, gelişen teknolojiyle birlikte arttırılarak yapılan bu Kore yapımı trenlerin, 2050’de ulaşacağı hızı ise gerçekten merak konusu. Keza mevcut hızıyla dahi insanların kullanımına açılması halinde şehirler hatta ülkeler arası toplu taşıma da yeni bir çağa gireceğimizi söyleyebiliriz.

Bu yapay zekaya sahip teknolojilerden bir diğeri robotun tıpkı bir insan gibi davranabilecek, analiz yapabilecek, reaksiyon gösterebilecek, akılcı ve mantıklı çözümler üretebilecek şekilde evrilmesi. Kim bilir belki de günümüzde bazı insanlarının sahip olamadığı naifliğe ve duygusallığa dahi sahip olabilirler ya da herkesin korktuğu gibi insanlığa tehdit haline gelebilirler.

Nano robotlar insan vücuduna enjekte edilebilen nanometrenin mikroskobik boyutlarında bir çeşit robot teknolojisi. Bu teknolojinin özellikle bazı ülkelerde, kanser tedavisi gibi sağlık alanlarında test ve deneylerinin halihazırda yapılmakta olduğunu biliyoruz.

2050 yıllarında ise bu teknoloji sayesinde insan hafızasının belli bir kısmının, tıpkı akıllı telefonlarımızda ki bulut sistemine benzer bir şekilde depolanabileceği ve istenildiği zaman erişilebilir olacağı düşünülüyor. Ürkütücü olsa da hafızası zayıf insanlar için oldukça yararlı bir gelişme olabilir.

Mars seyahati

Uzay aşığı Elon Musk günümüzde uzaya, özellikle Mars’a yönelik pek çok proje geliştirmeleri yapıyor olsa da hala insanları Mars’ın görüntüsüne birebir şahit edebilmiş değil.

Bu durum çeyrek yüzyıla kalmadan değişecek gibi gözüküyor. Öyle ki bir Mars seyahatinin, günümüzde farklı bir ülkeyi ziyaret etmek kadar sıradan hale gelmesi hiç de uzak bir ihtimal değil. İnsanoğlunun bilim ve teknoloji alanında ki güncel en büyük hedefinin Mars’a hatta onun da ötesine ulaşabilmek olduğunu düşünürsek, bu seyahatlerin yüksek olasılıklı olduğunu söyleyebiliriz.

Daha önce Haptıx projesi sayesinde protez kol ile beyine sinyal gönderilebilmiş, bu alanda büyük bir gelişme yaşanmıştı. Bundan 30 yıl sonra protezlerin beyin fonksiyonlarımızla tam uyum içerisinde çalışabileceği, hatta daha ütopik düşüncelere göre mevcut uzuvlarımızdan çok daha güçlü ve işlevsel olabileceği teknoloji alanının öngörüleri arasında yer alıyor. Bunun gerçekleşmesi insanoğlunun geneli için olumlu olsa da kötü niyetli insanlar için tehlikeli bir silah olarak kullanılabileceği anlamına geliyor.

Sanal gerçeklik gözlüklerinin yaygınlığı son 10 yılda bir hayli artmış durumda. Öyle ki gözlüğü kullanan öğrencilerin, bir tarih dersinde belirli bir zaman ve coğrafyaya 3 boyutlu olarak yolculuk etmesi hatta içerisinde bulunduğu ortamın fiziğini hissedebileceği düşünülüyor. Gerçekleşmesi halinde o zamanın çocuklarının bir hayli şanslı olacağını söyleyebiliriz.

Çağımızın en büyük bağımlılıklarından biri olan akıllı telefon ilerleyen yıllarda yerini yeni nesil teknolojiye kaptırabilir. Bu teknoloji bileğimize takabildiğimiz, akıllı kere akıllı, holografik görüntüye sahip bileklikler. Bu bileklikler sayesinde fiziksel tıklama yerine holografik görüntü üzerinde dokunuşlar yapabilecek, sesli komutlar ile her şeyini kontrol edebilecek, üstüne üstlük tehlikeli olabilecek anlarda bileklik tarafından uyarılabileceğiz.

Yeni teknolojiler ve inşaat sektörü

Dev 3 boyutlu yazıcı ile evler inşa etmek su an ufak boyutlu işlerde kullanılıyor olsa da, Belçika’da inşa edilen evler şimdiden gösteriyor ki önümüzdeki yıllarda daha da büyük 3D yazıcılar ile devasa inşaatlar yapılabilir. Teknolojinin, inşaat sektöründe kullanılmasıyla birlikte ev fiyatlarını ucuzlayacağı, fiziksel iş gücünün azalacağı, inşaat sürelerinin kısalacağı ve şehir popülasyonlarının katlanmasında rol oynayacağı öngörülüyor.

Biootech şirketi topraktan elektrik üretebilen portatif bir cihaz üretti ve üzerinde çalışmaları devam ediyor. Yüzde yüz doğal enerji prensibiyle yola çıkan şirket, cihazlarının tam anlamıyla doğa dostu olduğunu söylüyor. Gübreden ve topraktan alınan organik maddeler sulama ve yağmur suyuyla hücre içine sürükleniyor, ardından mikroorganizmalar organik molekülleri parçalayarak elektronları serbest bırakıyor. Böylece elektrik üretimi gerçekleşmiş oluyor. 2050 menzilinde bu teknolojinin kat ve kat gelişmesiyle doğamızın bir nebze daha nefes alacağını öngörebiliriz.

Yaşlanmayı durdurmak

2020’de Unity Biotechnology şirketi, yaşlanma önleyici ilaçlar ile yaşlılığa bağlı diz ağrılarına yönelik çalışmalardan başarılı sonuçlar aldığını açıklamıştı. Alkahest şirketi ise, yaşlı insanlara genç insanların kanında bulunan bileşenleri enjekte ederek, hafif ve orta şiddetli Alzheimer hastalarının, bilişsel ve işlevsel düşüşlerini durdurmaya çalışıyor.

Umalım ki tüm bu çalışmalar 200 yıl yaşamak isteyen insanlar için gelecekte tam fonksiyonlu bir hale dönüşür.

Siber güvenlik son teknoloji gibi görünmese de en az diğer teknolojiler kadar hızlı ilerliyor. Bu durum, kısmen yeni tehditlerin ortaya çıkmasının sürekliliğinden kaynaklanıyor. Verilere yetkisiz erişim elde etmeye çalışan kötü niyetli bilgisayar korsanları hemen pes etmeyecek, en katı koruma önlemlerinden bile kaçınmanın yollarını bulmaya devam edecekler. Siber güvenlik, bilgisayar korsanlarına karşı bizlere koruma sağlamaya devam edecek.

Yiyecekler ve Biyoteknoloji

Gelecekte yeme alışkanlıklarımız şimdikinden çok farklı bir durumda olabilir. Et tüketerek ve mangal yaparak geçirdiğimiz zamanlar gençlere anlatılan hikâyelere dönüşebilir. Hayvanların sera gazi etkisi ve hayvanlardan bulaşan çeşitli hastalıklar sebebiyle et tüketimi giderek azalacak gibi. Beyond Meat ve Impossible Foods gibi firmalar çıkardıkları alternatif et ürünleriyle şimdiden piyasada kendilerine yer edindiler.

En ilginç yaklaşım ise “Cultured Meat”. Kesilmiş hayvanlar yerine hayvan hücrelerinde bulunan “Vitro Hücre Kültürleri” ile üretilen et. 2050‘de lüks lokantalara gidildiğinde ahşap görünümlü plastik tabaklarda Vitro T-Bone Steak yenmesi mümkün.

Günümüz insanlarının sebze ve meyve ağırlıklı diyetleri, etsiz alternatif sağlıklı beslenme programları da alışkanlıkları değiştirmeye başladı. İnsanların daha fazla yenebilir bitkiye ihtiyacı olacak. Bu durumda çiftlikler ve tarlalar yatay olarak büyüyemeyeceğinden dikey seralar, dikey tarlalar kurulacak.

Tıpta teknoloji

Yapay organların yanı sıra günümüzde gelişmekte olan bioteknoloji ve kök hücre tedavileri sayesinde kalıtsal hastalıklara da çare bulunabilir. COVID-19 pandemisiyle birlikte belki de kurtarıcı olan mRNA teknolojileri gelecekte kanseri ortadan kaldırabilecek potansiyele sahip. Kalp hastalıkları ve diyabeti 2050’de belki de kimse bilmeyecek. Bu tarz hastalıkların ortadan kalkması sadece ilaçlarla değil, gen düzenleme teknolojileriyle de sağlanabiliyor.

Henüz doğmamış bebeklerin genetik rahatsızlıkları DNA düzenleme teknolojisiyle sağlıklı olanlarla değiştirilebilir. Böylece yeni doğan çocuklar hayat boyu sağlıklı bir yaşama kavuşabilir.

Hem havada hem karada hem suda

1700’lerde bir İtalyan Prens, üçünü de ihtiva eden böyle bir araç isteği duyarak bütün hayatını bu teknoloji üzerinde çalışmalara adamış. Onun açtığı vizyondan giden bilim insanları hava kara deniz ulaşımını tek araçla sağlamayı mümkün kıldı. Bu hayali bugün gerçek oldu.

Pek çoğumuz Amficar teknolojisini çok yeni sanıyoruz ama aslında 1960’lardan beri var. Hatta Amfibi Araba adıyla 1960’da tam 4.500 adet satılmıştı.

Bu araçlar, çok yavaş gelişti. İstenilen seri üretime ise hala geçilemedi. Çünkü fizik kuralları gereği havada giden bir araç ile karada giden ve denizde giden bir aracın aerodinamikleri birbirinden çok farklı. Basit bir örnek verelim mi? Denizde hızlı gitmek için aracın burnu yukarı doğru olmalı. Ama karada hız için yere yakın karoser gerekir. Bu iki işlevi de doğru yapacak karoser nedir? İşte onun için bir kaç yüz yıldır çalışılıyor.

Amfibi araçlar, üretiliyor. Satılıyor da. Ama hemen herkesin alacağı şekilde seri üretim henüz yok. Çünkü bu araçlar için müthiş bir mühendislik çalışması yapılmasına rağmen malzeme ve işçilik konusunda hala çok maliyetliler.

Seri üretim yok ama Gibbs Sports Quadski araçtan epeyce üretiliyor. Birkaç saniye içinde kara aracından suda gidecek hale gelen bu araç, ATV’den JetSki’ye dönüşme becerisine sahip.

Bir savaş gemisinden çıkıp karaya doğru ilerleyen tank hayal edin. İçi asker dolu. Yani askerleri gemiden tahliye etmek filan yok. Doğrudan tankla karaya geliyorlar. Bu da yapıldı. ABD’de sudan karaya kesintisiz geçiş yapabilen ve 21 askeri taşıyabilen bir amfibi tank var. Suda 13,1 km/s hızlanma ve karada 72km/s hızlanma verilerine sahip.

Elbette havada karada ve suda gidebilen de var. Dornier Seaster modeli, geleneksel bir deniz uçağı. Uçmak için kanatları ve pervanesi, suda girmek için doğru konumlanmış yüzeyi ve su motorları, korozyona yüzdeyüz dayanıklı malzemesi ve karada da ilerleyecek alt yapısı var. Aeromobil dünyanın ilk ticari uçan arabasını tanıttı. Uçan arabalar var artık. Slovak şirket, taşımacılık sektörünü sarsacak olan dünyanın ilk karayoluna uygun uçağını yakında piyasaya sürmeyi hedefliyor.

Teknolojik atılımların sadece küçük bir bölümünü anlatmaya çalıştım. O kadar süratle gelişiyor ki herşey biz kavramakta, ayak uydurmakta geç kalıyoruz. Teknolojinin hizmetkarı değil patronu olmak için bugünden özel bir çaba sarfetmezsek işimiz giderek zorlaşacak, eşsiz bir nimet olmanın ötesinde külfet de olabilecek yaşamımızın kalitesini bozacak ölçüde.

Mehmet Öğütçü

Londra Enerji Kulübü YK Başkanı

Recent Posts

Türk-Amerikan aktivist Batı Şeria’da öldürüldü: Ankara’dan “cinayet” tepkisi

Türkiye, İşgal altındaki Batı Şeria'da, İsrail güçleri tarafından vurulduğu iddia edilen Türk-ABD çifte vatandaşı Ayşenur…

3 saat ago

CHP kurultayda kapsamlı tüzük değişikliğini onayladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) siyasette normalleşme ve parti içi husumet tartışmaları ile gözlerin çevrildiği 20.…

6 saat ago

Kurt Sürüsü: İsrail’in Filistinlileri tek tek fişleme programı

El Cezire kanalının geçen yıl yayınladığı bir Tariq Nafi haberi ile İsrail’in Filistin’i kontrol altında…

8 saat ago

Hükümetin emekçiyle emekliye yeten gücü yandaş sermayeye yetecek mi?

Yeni Orta Vadeli Programın 5 Eylül’de ilanı hem ekonomik krizden çıkış çabaları hem de Cumhurbaşkanı…

1 gün ago

Özel, Kılıçdaroğlu’yla aynı hatada: Erdoğan yeniden aday olamaz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Kasım 2025’te ya da 2026'nın baharında seçimleri…

1 gün ago

Erdoğan-Sisi: Eski düşmanlar dost olacak mı?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye'ye yaptığı ilk ziyarette 4 Eylül'de Ankara'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…

1 gün ago